Eğitimli ev hanımlığı

anne_etimiGünümüz kadını gerek sosyal çevrenin baskısı gerekse modern hayatın yönlendirmeleriyle her şart altında çalışmaya sürüklenmektedir. Bu anlamda aileler -özellikle anneler- kendi yaşadıkları sıkıntıları göz önüne alarak kızlarının daha rahat, emniyetli ve bağımsız yaşamalarını salık vermekte ve çalışmalarının zaruri olduğu noktasında baskıya varan telkinlerde bulunmaktadırlar.


Ayrıca son zamanlarda -yazılı ve görsel basının teşvikiyle- ev hanımlığını kendi iradesi olmayan, kocasının emrinde bir köle olarak gösteren ve ev hanımlığını sürekli basitleştirerek salt tüketici konumunda gören, asosyal bir çerçeveye sokan zihniyet de kadınlarımızın bu yönde düşünmelerinde oldukça etkilidir. Maalesef bu düşünce bugün mütedeyyin aileler de dahil bütün toplumu kapsamaktadır. Bu olumsuz telkinlerle zihninde çalışma zarureti oluşturulan genç kızlar ileride telafi etmede zorlanacakları birçok soruna göğüs gererek çalışmayı, kendi paralarını kazanmayı bir hayat gayesi haline getirmektedirler. Toplumsal bir vazifeyi ifa ettikleri inancıyla iş hayatına atılan genç kızlar, başta başörtüsü olmak üzere birçok maddi ve manevi tavizlerle zorlu bir hayata adım atmış olmaktadırlar.Bu durum onları, ilerleyen hayatlarında hele hele evlenip çocuk sahibi olduklarında fıtratlarına ağır gelen birçok sorun yumağıyla karşı karşıya getirmektedir.

Toplumsal vazifesini yerine getirirken en önemli vazifesi olan anneliği hakkıyla yerine getirememe sıkıntısı birçok çalışan anneyi çok üzmektedir. Çalışan kadınlar, erkek merkezli bir çalışma hayatında adeta ezilmektedirler. Mesai saati boyunca eşiyle aynı şartlar altında çalışan kadın akşam eve geldiğinde eşi dinlenirken kendisinin annelik ve kadınlık mesaisi başlamaktadır. Bu kadar yoğun bir tempoyla çalışmak, çok çabuk yıpranma, özgüveni yitirme ve beraberinde bir sürü sağlık sorununu getirmektedir. Elbette kadının da kendisi, ailesi ve çevresiyle sağlıklı bir şekilde ilgilenebilmesi için dinlenmeye ihtiyacı vardır.  Bunun ötesinde evlatlarının da yorgunluktan uzak, dingin bir ruh haliyle annelerinin kendileriyle ilgilenmesine ihtiyaçları vardır. Onun sevgisiyle doymak ister çocuk. Sabah kalktığında annesini görmek, annesiyle oyun oynamak ister. Okul çağına gelmiş ise annesi tarafından sevgiyle hazırlanılıp okula gönderilmek ister. Bütün bunlar çocuğa ailenin varlığını hissettirir. Birçok çalışan annenin çocuklarından içinde bulundukları sıkıntıları defalarca duymuşuzdur. Onu her gün sabah bırakıp giden bir anneye karşı duydukları kızgınlığa bir çoğumuz şahit olmuşuzdur. Bunun çocuk üzerinde bırakacağı izleri silmek bazı zamanlar bir ömür boyu kazanılan parayla dahi mümkün olmayabilir.  Anne için de sabahları gözyaşları içinde evlatlarını bırakıp işe gitmek hiç de kolay bir şey değildir.


EK İÞ OLARAK ANNELİK

Son zamanlarda çalışan anneleri bu vicdani sıkıntıdan kurtarmak için çocuklarıyla sabahtan akşama kadar bilinçsiz bir birlikteliktense az ama kaliteli vakit geçirme gibi bir tavsiyede bulunulmaktadır. Sanki sabahtan akşama kadar bilinçli ve kaliteli bir birliktelik mümkün değilmiş gibi Kadının mutlaka çalışması gerekliliği kanaati beraberinde iki problemi de getirmektedir. Birincisi, eşler arasında karşılıklı güven ve hayat paylaşımına dayalı evlilik akdinin, karşı tarafa güvensizlik, terk edilme ihtimalli bir yaşam, paylaşımdan uzak bencillikle kabusa dönüşen bir evlilik sözleşmesi´ne dönüşmesidir.


İkincisi ise, en kutsal vazife olan anneliğin küçümsenmesi ve işe yaramaz bir yaşam tarzı olarak takdim edilmesidir. Halbuki huzurlu ve sağlıklı bir toplumu oluşturacak olan yegane unsur; inançlı ve eğitimli bir ev hanımı, yani annedir. Komşularıyla sürekli irtibat halinde, onların dertleriyle sevinçleriyle hemhal, aynı zamanda iyi bir evlat, gelin, görümce, elti, kardeş, iyi bir dostİyi bir kul, iyi bir evlat, iyi bir fert olarak başta kendisi ve bütün ailesinin saadeti için elinden geleni yapan anne Çocukları için ilk ve en büyük mürebbi Onların sadece maddi bakımlarıyla değil manevi eğitimleriyle de son derece ilgili bir anne Eşinin gözünün nuru, güneşi, huzur kaynağı bir kadın Bu bakış açısıyla modern hayat, kadını bütün bu vasıflarından uzaklaştırıp anneliği ikinci sırada tutarak tamamen mekanik bir hayat tarzı sunmakta hatta bunu zorunlu tutmaktadır. Ev hanımlığını asosyal bir çerçeveye sokan zihniyet karı-koca çalışan bir aileyi çocuklarıyla birlikte yalnızlığa itmektedir.Anneyi çocuğa çocuğu anneye hasret bırakmaktadır. İnsanlığın doğasına aykırı bu durum ise fert fert bütün toplumu mutsuz ve sorunlu bir yapıya dönüştürmektedir. Elbette bütün bu ifade edilenler çalışan kadın düşmanlığı yapmak veya kadının kati surette çalışmaması gerektiğini savunmak için değildir.

Kadın, toplumsal önemli bir görevi ifa etmek için İslami gelenek çerçevesinde eğitim ve sağlık hizmetlerinde muhakkak bulunmalıdır. Yine aynı zamanda sivil toplum kuruluşlarında gerek profesyonel gerekse gönüllü olarak kadınların çalışmasının topluma kazandırdıkları da asla görmezden gelinemez. Kadın toplumun aynasıdır. Ruhen ve bedenen sağlıklı, ahlak ve maneviyatı güçlü fertlerden oluşan bir toplum için, ailelerin kızlarına ilk paragrafta yer alan telkinler yerine, azami değil asgari seviyede annelik sorumluluğunu taşıma ve yerine getirme noktasında telkinlerde bulunması daha evla değil midir? Aileler sadece kız çocuklarını değil erkek çocuklarını da maddiyatçılıktan uzak tutarak evlilik sorumlulukları noktasında bilinçlendirmeliler. Huzur ve sevgi parayla elde edilmez. Emekle, fedakarlıkla, hoşgörüyle, sabırla elde edilir. Bu hasletlerle donatılmış ´eğitimli´´ bir ev hanımı toplumun en büyük değeridir. Ev hanımlığına gereken değerin verilmesi demek insanlık onuruna sahip çıkmak demektir. Ve bu değerin yitirilmesi demek toplumun yitirilmesi demektir.

Emel Kurt Ağdağ

anadolugenclik dergisi

Telif Hakkı © 2025 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.