sebe suresi 31. Ayet

1 . 2 . 3 . 4 . 5 . 6 . 7 . 8 . 9 . 10 . 11 . 12 . 13 . 14 . 15 . 16 . 17 . 18 . 19 . 20 . 21 . 22 . 23 . 24 . 25 . 26 . 27 . 28 . 29 . 30 . 31 . 32 . 33 . 34 . 35 . 36 . 37 . 38 . 39 . 40 . 41 . 42 . 43 . 44 . 45 . 46 . 47 . 48 . 49 . 50 . 51 . 52 . 53 . 54


وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لَن نُّؤْمِنَ بِهَذَا الْقُرْآنِ وَلَا بِالَّذِي بَيْنَ يَدَيْهِ وَلَوْ تَرَى إِذِ الظَّالِمُونَ مَوْقُوفُونَ عِندَ رَبِّهِمْ يَرْجِعُ بَعْضُهُمْ إِلَى بَعْضٍ الْقَوْلَ يَقُولُ الَّذِينَ اسْتُضْعِفُوا لِلَّذِينَ اسْتَكْبَرُوا لَوْلَا أَنتُمْ لَكُنَّا مُؤْمِنِينَ

Ve kâlellezîne keferû len nû’mine bi hâzel kur’âni ve lâ billezî beyne yedeyh(yedeyhi), ve lev terâ iziz zâlimûne mevkûfûne inde rabbihim, yerciu ba’duhum ilâ ba’dınil kavl(kavle), yekûlullezînestud’ifû lillezînestekberû lev lâ entum le kunnâ mûminîn(mûminîne).


ve kâle: ve dedi
ellezîne: onlar
keferû: inkâr ettiler
len nû'mine: asla inanmayız
bi hâzâ: buna
el kur'âni: Kur'ân
ve lâ: ve olmaz
bi ellezî: ona
beyne yedeyhi: elleri arasında, önlerinde
ve lev: ve şâyet, eğer
terâ: görürsün
iz: olduğu zaman
ez zâlimûne: zalimler, zulmedenler
mevkûfûne: tevkif edilenler, tutuklananlar
inde: yanında, huzurunda
rabbi-him: onların Rabbi (Rab'leri)
yerciu: dönerler
ba'du-hum: onların bir kısmı
ilâ ba'dın: bir kısmına, diğerlerine
el kavle: söz, lâf
yekûlu: der
ellezîne: onlar
istud'ifû: zaafa uğratılanlar, hakir görülenler
li ellezîne: onlara
istekberû: büyüklük tasladılar, kibirlendiler
lev lâ entum: eğer sizler olmasaydınız
le kun-nâ: biz mutlaka olurduk
mû'minîne: mü'minler


Hasan Basri Çantay
O küfredenler. «Biz ne bu Kur'ana, ne de ondan öncekilere asla inanmayız» dedi (ler). O zaalimler Rablerinin dîvânında mevkuf dururlarken, sözü (kabahati) birbirine evirib çevirir (lerken, içlerinden) zâif sayılanlar o büyüklük taslayanlara: «Siz olmasaydınız muhakkak ki biz mü'minler (den) olmuşduk» derler (ken) sen bir görmelisin!

Ömer Nasuhi Bilmen
Ve kâfir olanlar dediler ki: «Elbette biz ne Kur'an'a inanırız ve ne de onun önündekine.» Eğer o zalimleri Rablerinin huzurunda tevkif edilmiş oldukları zaman görecek olsan, (pek acaib bir manzara görmüş olursun) bazısı bazısına söz çevirir. Zayıf sayılmış olanlar kendilerini büyük görmüş olanlara der ki: «Eğer siz olmasa idiniz, elbette biz mü'minler olmuş olurduk.»

Elmalılı Hamdi Yazır
Bununla beraber o küfredenler: «biz ne bu Kur'ana inanırız, ne de önündekine» dediler, fakat görsen o zalimler yakalanıp rablarının huzuruna durduruldukları zaman ba'zısı ba'zısına söz atarken, ki taraftan zebun edilenler, o büyüklük taslıyanlara şöyle diyorlardır: siz olmasa idiniz her halde biz mü'min olurduk

Elmalılı (sadeleştirilmiş)
Bununla beraber, o küfredenler: «Biz ne bu Kur'an'a inanırız, ne de önündekine!» dediler. Fakat o zalimler yakalanıp Rablerinin huzurunda durduruldukları zaman birbirlerine laf atarken bir görsen! Bir taraftan zebun edilenler (zayıf düşürülenler), o büyüklük taslayanlara: «Siz olmasaydınız kesinlikle biz mü'min olurduk!» diyeceklerdir.

Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)
Kâfirler: «Biz ne bu Kur'ân'a inanırız, ne de ondan öncekilere.» dediler. Fakat o zalimler yakalanıp Rablerinin huzuruna durduruldukları zaman, birbirlerine söz atarken bir görsen! Bir taraftan zayıf düşürülenler, o büyüklük taslayanlara: «Siz olmasaydınız biz mutlaka mümin olurduk» derler.

Diyanet İşleri (eski)
İnkar edenler: 'Bu Kuran'a ve ondan öncekilere inanmayacağız' dediler. Sen bu zalimleri, Rablerinin huzurunda dikilmiş oldukları zaman, suçu birbirine atıp dururken bir görsen! Güçsüz sayılanlar, büyüklük taslayanlara: 'Siz olmasaydınız biz inanmış olacaktık' derler.

Diyanet İşleri
İnkâr edenler, “Biz bu Kur’an’a da ondan önceki kitaplara da asla inanmayız” dediler. Zalimler, Rablerinin huzurunda durduruldukları zaman hâllerini bir görsen! Birbirlerine laf çevirip dururlar. Zayıf ve güçsüz görülenler, büyüklük taslayanlara, “Siz olmasaydınız, biz mutlaka iman eden kimseler olurduk” derler.

Diyanet Vakfi
Kâfir olanlar dediler ki: Biz hiçbir zaman bu Kur'an'a ve bundan önce gelen kitaplara inanmayacağız. Sen o zalimleri, Rablerinin huzurunda tutuklanmış, birbirlerine söz atarlarken bir görsen! Zayıf sayılanlar, büyüklük taslayanlara: Siz olmasaydınız, elbette biz inanan insanlar olurduk, derler.

Celal Yıldırım
Küfredenler dediler ki: «Biz elbette ne bu Kur'ân'a inanırız, ne de önündeki (önce indirilenlere inanırız.» Bu zâlimleri, Rablarının huzurunda durduruldukları zaman bir görsen, sözü birbirlerinin üzerine atıp tutar, evirip çevirirler. İçlerinden zayıf ve âciz sayılanlar, büyüklük taslayanlara : «Siz olmasaydınız bizler elbette mü'minler olurduk» derler.

Suat Yıldırım
Kâfirler: "Biz ne bu Kur’ân’a, ne de bundan öncekilere inanırız." derler. O zalimleri; sen, Rab’lerinin huzuruna duruşma için getirildiklerinde, birbirlerine laf atarken bir görseydin! Zebûn edilen, dünyada güçsüz bırakılanlar o kibirli olan önderlerine: "Ah! Sizin yüzünüzden bu hallere düştük, siz olmasaydınız biz de iman edecektik!" diyecekler.

Ali Fikri Yavuz
O küfre varanlar: “- Biz, asla ne bu Kur’an’a inanırız, ne de ondan öncekine (Tevrat ve İncil’e).” dediler. Fakat sen o zalimleri, Rablerinin huzurunda durdurulurlarken sözü birbirlerine çevirerek, düşükler, o büyüklük taslıyanlara: “- Siz olmasaydınız muhakkak biz iman ederdik.” dedikleri zaman bir göreydin!...

İbni Kesir
Küfretmiş olanlar dediler ki: Biz kesin olarak ne bu Kur'an'a ne de ondan öncekilere inanırız. Bir görseydin, hani zalimler Rabblarının huzurunda dikilmişler, bir kısmı bir kısmına söz atıyordu. Güçsüz sayılanlar büyüklük taslayanlara diyorlardı ki: Siz olmasaydınız biz, muhakkak inananlar olurduk.

Abdulbaki Gölpınarlı
Ve kâfir olanlar, biz dediler, ne şu Kur'ân'a inanırız, ne de ondan önceki kitaplara. Bir görmeliydin zâlimlerin, Rablerinin katında öylece kalakaldıkları ve birbirlerinin sözlerini kesip söylendikleri günkü hallerini; o zayıf ve aşağılık sanılanlar, ululuk satanlara derler ki: Siz olmasaydınız biz mutlaka inanırdık.

Adem Uğur
Kâfir olanlar dediler ki: Biz hiçbir zaman bu Kur'an'a ve bundan önce gelen kitaplara inanmayacağız. Sen o zalimleri, Rablerinin huzurunda tutuklanmış, birbirlerine söz atarlarken bir görsen! Zayıf sayılanlar, büyüklük taslayanlara: Siz olmasaydınız, elbette biz inanan insanlar olurduk, derler.

Ali Bulaç
İnkâr edenler dedi ki: "Biz kesin olarak, ne bu Kur'an'a inanırız, ne ondan önceki (indirile)ne." Sen o zulmedenleri, Rableri huzurunda tutuklanmış olarak görsen; sözü (suçlamaları) birbirlerine karşı evirip çevirir (birbirlerine yöneltirler). Za'fa uğratılan (müstaz'af)lar, büyüklük taslayanlara derler ki: "Eğer sizler olmasaydınız, gerçekten bizler mü'min (kimse)ler olurduk."

Bekir Sadak
Inkar edenler: «Bu Kuran'a ve ondan oncekilere inanmayacagiz» dediler. Sen bu zalimleri, Rablerinin huzurunda dikilmis olduklari zaman, sucu birbirine atip dururken bir gorsen! Gucsuz sayilanlar, buyukluk taslayanlara: «Siz olmasaydiniz biz inanmis olacaktik» derler.

Fizilal-il Kuran
Kâfirler «Biz ne bu Kur'an'a ve ne de ondan önceki kutsal kitaplara asla inanmayız» dediler. Sen bu zalimleri bir de Rabb'lerinin huzurunda dikilmiş durumda biribirlerini suçlarken görsen! O zaman ayak takımını oluşturan güdülenler kendini beğenmiş elebaşlarına «Siz olmasaydınız, biz mü'min olacaktık» derler.

Gültekin Onan
Küfredenler dedi ki: "Biz kesin olarak ne bu Kuran'a inanırız, ne ondan önceki (indirile)ne." Sen o zulmedenleri rableri huzurunda tutuklanmış olarak görsen. Sözü (suçlamaları) birbirlerine karşı evirip çevirir (birbirlerine yöneltirler). Zaafa uğratılan (müstazaf)lar, büyüklük taslayanlara derler ki: "Eğer sizler olmasaydınız, gerçekten bizler inançlılar olurduk."

Muhammed Esed
(Ama) hakikati inkara şartlanmış olanlar, "Biz ne bu Kuran'a inanırız, ne de önceki vahiylerden bugüne kalanlara!" dediler. Sen (Hesap Günü) Rablerinin huzurunda suçu birbirlerinin üzerine atıp durdukları zaman bu zalimleri(n halini) bir görseydin! (Yeryüzünde) güçsüz olanlar küstahça böbürlenenlere: "Siz olmasaydınız kesinlikle inanmışlardan olurduk!" diyeceklerdir.

Şaban Piriş
İnkar edenler: -Biz, bu Kur’an’a da ondan öncekilere de asla inanmayız, derler oysa o zalimler, Rab’lerinin huzurunda durdukları zaman bir görsen, suçu nasıl birbirlerine atıyorlar. Sömürülenler, büyüklük taslamış olanlara: -Eğer siz olmasaydınız, biz kesinlikle mü’min olurduk derler.

Tefhim-ul Kuran
Küfretmekte olanlar dedi ki: «Biz kesin olarak, ne bu Kur'an'a inanırız, ne de ondan önceki (indirile)ne.» Sen o zulmetmekte olanları, Rableri huzurunda tutuklanmış olarak bir görsen; sözü (suçlamaları) birbirlerine karşı evirip çevirir (birbirlerine yöneltirler). Za'fa uğratılan (müstaz'af)lar, büyüklük taslayanlara derler ki: «Eğer sizler olmasaydınız, gerçekten bizler mü'min (kimse)ler olurduk.»

Ümit Şimşek
İnkâr edenler, 'Ne bu Kur'ân'a inanırız, ne de ondan öncekilere' dediler. Sen o zalimleri Rablerinin huzurunda durduruldukları zaman bir görsen! Birbirlerine söz yetiştirmektedirler. Güçsüz olanlar, büyüklük taslayanlara derler ki: 'Siz olmasaydınız biz mü'min olmuştuk.'

Süleyman Ateş
İnkâr edenler dediler ki: "Biz ne bu Kur'ân'a, ne de bundan öncekilere inanırız." Sen o zâlimleri, Rablerinin huzûrunda tutuklanmış, birbirlerine söz atarlarken bir görsen: Zayıf düşürülenler, büyüklük taslayanlara: "Siz olmasaydınız, elbette biz inanan insanlar olurduk." diyorlar.

Yaşar Nuri Öztürk
Küfre sapanlar dedi ki: "Biz, bu Kur'an'a da bundan öncekine de asla inanmayacağız!" Ah, bir görsen o zalimleri Rableri huzurunda, tutuklanmış halde! Bir kısmı da bir kısmına söz atar durur. Basit görülüp horlananları, büyüklük taslayanlara şöyle derler: "Siz olmasaydınız, vallahi biz inanacaktık!"

Edip Yüksel
İnkarcılar, 'Biz ne bu Kuran'a ne de ondan öncekilere inanmayız,' dediler. Zalimleri, Rab'leri huzurunda duruşma sırasında birbiriyle atışırken bir görseydin! (Öğrenim, araştırma, ekonomik, politik v.b. yönlerden) güçsüzleştirilenler, büyüklük taslamış olanlara, 'Siz olmasaydınız biz inanan kişiler olurduk,' derler.