وَلَقَدْ آتَيْنَا دَاوُودَ مِنَّا فَضْلًا يَا جِبَالُ أَوِّبِي مَعَهُ وَالطَّيْرَ وَأَلَنَّا لَهُ الْحَدِيدَ Ve lekad âteynâ dâvûde minnâ fadlâ(fadlen), yâ cibâlu evvibî meahu vet tayr(tayre), ve elennâ lehul hadîd(hadîde).Sureler Anasayfası
Sadakat.Net- Kırık Manalı ve Karşılaştırmalı Meal
sebe suresi 10. Ayet
ve lekad : ve andolsun âteynâ : biz verdik dâvûde : Davut min-nâ : bizden fadlen : fazl yâ : ey cibâlu : dağlar evvibî : bana yönelin, bana dönün mea-hu : onunla beraber ve et tayre : ve kuşlar ve elennâ : ve biz yumuşattık lehu : ona el hadîde : demir Hasan Basri Çantay
Andolsun ki biz Dâvuuda bizden bir imtiyaz verdik. «Ey dağlar, onunla birlikde tesbîh edin» (dedik), kuşlara da (bunu emretdik). Ona demiri de (mum gibi) yumuşatdık.
Ömer Nasuhi Bilmen
Şanım hakkı için Biz Dâvud'a tarafımızdan bir fazilet vermiştik. «Ey dağlar! O'nunla beraber tesbihte bulunun» (dedik). Kuşlara da (böyle emrettik). Ve onun için demiri yumuşattık.
Elmalılı Hamdi Yazır
Şanım hakkı için Davuda bizden bir fadıl verdik: ey dağlar çınlayın onunla beraber ve ey kuşlar! dedik ve ona demiri yumuşattık
Elmalılı (sadeleştirilmiş)
Andolsun ki, Davud'a tarafımızdan bir üstünlük verdik: «Ey dağlar, çınlayın (tesbih edin) onunla beraber, siz de ey kuşlar!» dedik ve ona demiri yumuşattık.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)
Andolsun ki, biz Davud'a tarafımızdan bir fazilet verdik. «Ey dağlar! Onunla beraber tesbih edin.» dedik ve bunu kuşlara da (emrettik) ve ona demiri yumuşattık.
Diyanet İşleri (eski)
(10-11) 'Ey dağlar ve kuşlar! Davud tesbih ettikçe siz de onu tekrarlayın' diyerek and olsun ki, ona katımızdan lütufta bulunduk; 'geniş zırhlar yap, dokumasını sağlam tut' diye ona demiri yumuşak kıldık. Yararlı iş işleyin; doğrusu Ben yaptıklarınızı görenim.
Diyanet İşleri
(10-11) Andolsun, Davud’a tarafımızdan bir lütuf verdik. “Ey dağlar! Kuşların eşliğinde onunla birlikte tespih edin” dedik ve “(Bütün vücudu örtecek) zırhlar yap, işçilikte de ölçüyü tuttur diye demiri ona yumuşattık. “Salih amel işleyin. Çünkü ben sizin yaptıklarınızı görürüm” diye vahyettik.
Diyanet Vakfi
Andolsun, Davud'a tarafımızdan bir üstünlük verdik. «Ey dağlar ve kuşlar! Onunla beraber tesbih edin» dedik. Ona demiri yumuşattık.
Celal Yıldırım
And olsun ki, Davud'a kendi katımızdan bir üstünlük verdik; «Ey dağlar ve kuşlar, Onunla beraber tesbihte bulunup sesinizi çıkarın!» dedik ve ona demiri yumuşattık da,
Suat Yıldırım
(10-11) Biz Davud’a tarafımızdan bir imtiyaz verdik: "Ey dağlar! Ey kuşlar! Onunla beraber tesbih edin, şevke gelip Allah’ın yüceliğini terennüm edin." dedik. Ayrıca demiri ona yumuşattık (demiri şekillendirme kudreti verdik) "Bütün bedeni örtecek uzun zırhlar yap, onları dokumada intizama dikkat et ve siz de ey Davud ailesi! Hepiniz faydalı ve makbul işler yapınız, çünkü Ben yaptıklarınızı görüyorum." buyurduk.
Ali Fikri Yavuz
Gerçekten Davud’a, tarafımızdan (kendisine has olmak üzere) bir fazilet verdik: “- Ey dağlar ve kuşlar! Davud ile beraber tesbih edin?” dedik. Ona demiri de yumuşattık, (demiri eritmeden, çamur gibi, şekillendirme kudretini, Davud’a verdik).
İbni Kesir
Andolsun ki; Davud'a, katımızdan lutuf ihsan ettik. Ey dağlar; onunla birlikte siz de tesbih edin ve kuşlar da. Ona demiri yumuşak kıldık.
Abdulbaki Gölpınarlı
Ve andolsun ki biz, Dâvûd'a, katımızdan lûtfettik, üstünlük verdik. Ey dağlar dedik, onunla berâber tenzîh edin beni ve ey kuşlar, siz de ve ona, demiri yumuşattık.
Adem Uğur
Andolsun, Davud'a tarafımızdan bir üstünlük verdik. "Ey dağlar ve kuşlar! Onunla beraber tesbih edin" dedik. Ona demiri yumuşattık.
Ali Bulaç
Andolsun, biz Davud'a tarafımızdan bir fazl (üstünlük) verdik. "Ey dağlar, onunla birlikte (Beni tesbih edip) yankıyla ses verin" (dedik) ve kuşlara da (aynısını emrettik). Ve ona demiri yumuşattık.
Bekir Sadak
(10-11) «Ey daglar ve kuslar! Davud tesbih ettikce siz de onu tekrarlayin» diyerek and olsun ki, ona katimizdan lutufta bulunduk; «genis zirhlar yap, dokumasini saglam tut» diye ona demiri yumusak kildik. Ey insanlar! Yararli is isleyin; dogrusu Ben yaptiklarinizi grenim.
Fizilal-il Kuran
Biz gerçekten Davud'a kendi katımızdan ayrıcalık sunduk. «Ey dağlar, o tesbih ettikçe siz de söylediklerini tekrarlayın. Ey kuşlar sizde» dedik. Ayrıca demiri avucunda yumuşattık.
Gültekin Onan
Andolsun, biz Davud'a tarafımızdan bir fazl (üstünlük) verdik. "Ey dağlar, onunla birlikte [benim tesbihimi] dönderin / tekrarlayın (evvibiy)" (dedik) ve kuşlara da [aynısını emrettik]. Ve ona demiri yumuşattık.
Muhammed Esed
Ve (böylece) Biz Davud'u lütfumuzla onurlandırdık: "Siz ey dağlar! Onunla birlik olup Allah'ın yüceliğini terennüm edin! Ve (siz de) ey kuşlar!" Biz o'ndaki bütün sertliği ve katılığı yumuşattık
Şaban Piriş
Davud’a katımızdan bir lütuf vermiştik. -Ey dağlar ve kuşlar Davud’la birlikte yönelin. Ona demiri de yumuşatmıştık.
Tefhim-ul Kuran
Andolsun, biz Davud'a tarafımızdan bir fazl (üstünlük) verdik. «Ey dağlar, onunla birlikte (Beni tesbih edip) yankıyla ses verin» (dedik) ve kuşlara da (aynısını emrettik). Ve ona demiri yumuşattık.
Ümit Şimşek
Biz Davud'a tarafımızdan bir lütufta bulunmuştuk. 'Ey dağlar ve ey kuşlar, onunla beraber tekrarlayın' dedik. Demiri de onun için yumuşattık.
Süleyman Ateş
Andolsun, Dâvûd'a tarafımızdan bir üstünlük verdik: "Ey dağlar, onunla beraber tesbih edin. Ve ey kuşlar (siz de onun tesbihine katılın)!" (dedik) ve ona demiri yumuşattık:
Yaşar Nuri Öztürk
Yemin olsun, biz, Dâvud'a katımızdan bir lütufta bulunduk. "Ey dağlar, onunla birlikte tespih edin ve ey kuşlar siz de." dedik. Ve onun için demiri yumuşattık.
Edip Yüksel
Katımızdan Davud'a lütufta bulunmuştuk: 'Ey dağlar, ilahisine katılın; ey kuşlar sizler de.' Ona demiri yumuşatmıştık.