Fıkıh Köşesi
İMTİHAN DÜNYASI, İSTİKAMET VE SABIR
- Ayrıntılar
- Kategori: Fıkıh Köşesi
- Gösterim: 6065
Soru: "-Türkiye; 28 Şubat süreci ile birlikte; yeni bir döneme girmiştir. Bu yeni dönemde; Müslümanları potansiyel suçlu kabul eden zihniyetin mensupları, keyiflerine göre hareket etmektedirler. Kendi hazırladıkları Anayasa'ya ve TBMM'de çıkardıkları kanunlara dahi uymamaktadırlar. (..) Tıp Fakültesi'nde okuyan ve inancı gereği başını örten kızıma, önce uyarı, sonra kınama cezası verdiler. Allah-ü Teala'nın (cc) farz kıldığı bir ameli eda eden kızıma; "-Başını aç!.. Okuluna devam et" diyemiyorum. (..) Kızımla eğitim ve tesettür konusunu müzakere ederken: İmtihan dünyası, istikamet ve sabır üzerinde konuştuk. Birbirimizden çok farklı düşünüyoruz. (..) Eğitimin amacı, insana istikameti öğretmek midir? Maddi ve manevi sabır, hangi hasletleri kazandırmak içindir? İnsanoğlunun başına gelen musibetler, işlediği günahların bir neticesi midir?"
CEVAP: Yeryüzünde Allah-ü Teala (cc)'nın halifesi olan insanoğlu, hevasından kaynaklanan arzularını kenara bırakmak mecburiyetindedir. Bu mecburiyet; ruhlar aleminde gerçekleşen manevi mukavelenin (Ahd-ü misak'ın) tabii bir sonucudur. Resul-i Ekrem (sav)'in: "-Nefsim yed-i kudretinde olan Allah-ü Teala (cc)'ya yemin olsun ki, arzusunu İslam'a tabi kılmayan kimse iman etmiş olmaz" (1) buyurduğu ve insanları ikaz ettiği malumdur. Arzuların İslam'a tabi kılınması; her fiilde, İslam ahkamına riayet edilmesi ile gerçekleşir. Allah-ü Teala (cc)'nın tekliflerinin sebebi imtihandır. İçinde yaşadığımız alem, bir imtihan dünyasıdır. İslam dini, bütün insanları imana, adalete ve istikamete davet etmiştir. Sahabe-i Kiram'dan Hz. Süfyan b. Abdullah b. Sakafi'nin "-Ya Resulallah!.. Bana İslam hakkında öyle bir söz söyle ki, onu senden sonra hiç kimseye sormayayım" demesi üzerine, Resul-i Ekrem (sav) "- Allah-ü Teala (cc) iman ettim de ve sonra istikamet üzere ol" tavsiyesinde bulunduğu malumdur. Bu tavsiyenin keyfiyeti ile ilgili olarak Kadı İyaz'ın tesbiti şudur: "Bu hadis, Resul-i Ekrem (sav)'in cevami'ul-kelim (az söz ile çok mana ifade eden) sözlerindendir."(2)
İslami mücadele; istikamet üzere olan ve Allah-ü Teala (cc)'dan sabırla yardım isteyen muttaki insanların devam ettirebileceği salih bir ameldir. Resul-i Ekrem (sav)'in: "-Sabır imanın yarısıdır" (3) buyurduğu malumdur. Sabır; nefsi şehvet ve tabiatının iktizası olan şeylerden alıkoymaktır. İslam alimleri sabrı; maddi (bedeni) ve manevi şeklinde, ikiye ayırmışlardır. Manevi sabır, eğer mide ve ferc şehvetine karşı bir sabır olursa, bu "İffet" diye isimlendirilir. Eğer bu manevi sabır, cihad ibadetini eda hususundaki gayret olursa "Şecaat" denilir ki, bunun zıddı korkaklıktır. Eğer sabır, öfke ve kızgınlığı bastırma hususunda olursa buna "Hilm" denilir, bunun zıddı da hafifmeşrepliktir. Bazılara müzepziplik demişlerdir. Eğer sabır, bir sözü gizleme, sırları muhafaza hususunda olursa, buna "Kitman-u nefs" denilir. Bu kimseye de "Ketum" adı verilir. Eğer sabır, bütün dünyevi nimetler elinin aldında olduğu halde, sünnete uygun yaşama şeklinde olursa "Zühd" denilir, bunun zıddı dünyevi hırstır. Eğer sabır, malın azlığına karşılık olursa "Kanaat" diye isimlendirilir. Allah-ü Teala (cc) bütün bu kısımları bir araya getirerek, hepsine birden "Sabır" adını vermiş, ayrıca "Ey iman edenler!.. Sabır ve namaz ile yardım isteyin. Şüphesiz ki Allah sabredenlerle beraberdir" (El Bakara Suresi: 153) buyurmuştur. İmam-ı Keffal (rha): "-Sabır, insanın ızdırabın elemini hissetmemesi değildir çünkü bu imkansızdır. Kişi acısını ve hüznünü içine atıp kendisini, onun emarelerini dışarıya vurmaktan alıkoyunca, her ne kadar o kimsenin gözünde yaş belirip rengi değişse de, bu kimse sabretmiş olur. Resul-i Ekrem (sav): "Sabır, ilk çarpma esnasındadır" (4) buyurmuştur.
İnsanoğlu mümkün olan her şey ile imtihana tabi tutulur. Kur'an-ı Kerim'de: "-Celalim hakkı için sizi biraz korku, açlık, mallardan, canlardan ve mahsullerden yana eksiltme ile imtihan edeceğiz. Sabredenlere müjdele" (El Bakara Suresi: 155) buyurulmuş ve mü'minler ikaz edilmişlerdir. İmam-ı Keffal (rha) bu ayetin "Ey iman edenler!.. Sabır ve namaz ile yardım isteyin. Şüphesiz ki Allah sabredenlerle beraberdir" ayetinin tafsili mahiyetinde olduğunu belirtmektedir. Sabır ve müsabere, imtihanı devam eden her insanın üzerine farzdır. Resul-i Ekrem (sav)'in: "- İnsanların en çok sıkıntıya uğrayanları Peygamberlerdir. Sonra salihler, sonra ard arda gelen iyilerdir. Kişi dinine (imanına) göre belalarla imtihan edilir. Eğer selabet-i diniyesi varsa, belası daha da artırılır. Eğer dininde zayıflık varsa, ona göre belası da azalır" (5) buyurduğu malumdur. İnsanoğlunun "işlediği günahlardan dolayı, değişik belalara uğradığı" iddiası ile bu hadis-i şerif arasında tearuz vardır. Meselenin özü budur. Birbirimize dua edelim.
(1) İbn-i Kesir- Tefsiru'l Kur'an'il Aziym- Beyrut: 1969 C: 3 Sh: 490.
(2) Ahmed Davudoğlu- Sahihi Müslim Tercüme ve Şerhi-İst:1973 C:1 Sh:253.
(3) İmam-ı Suyuti- Camiu's Sağir-Beyrut: ty. C: 2 Sh: 49.
(4) Sahih-i Buhari- İst:1401 K. Cenaiz: 32.
(5) Sünen-i İbn-i Mace- İst:1401 K. Fiten: 23