Uyku Apnesi

Uykuda solunum durması sendromu

-Uykuda solunum durması sendromu (USDS) son senelerde tanınan ve görülme sıklığı giderek artan modern zaman hastalıklarından biri.

Cahit Sıtkı Tarancı'nın bundan senelerce önce ünlü 35 yaş şiirinde söylediği 'Uyudun uyanamadın olacak' mısraı işte tam da bu hastalık tablosunu anlatıyor.

Apne, ağız-burun yolunda hava akımının yani solunumun durması anlamında bir kelime. Tıbbi olarak apne deyince ağız-burun yolunda hava akımının en az 10 saniye süreyle durması anlaşılır. Apnenin bir hastalık olarak kabul edilebilmesi için bir saatte en az 15 veya bir uyku süresince 35'ten fazla olması gerekir. Çünkü tamamen sağlıklı insanlarda da normal uyku sırasında solunumun durduğu dönemler vardır.

Uyku apnesi yani uykuda solunumun durması ya merkezi sinir sistemindeki bir bozukluktan veya solunum yollarındaki tıkanıklıktan kaynaklanır. Bazen her iki bozukluk aynı anda da bulunabilir. Uyku apnesinin en sık rastlanan sebepleri solunum yolları tıkanıklığı ile ilgili olanlardır. Uykuda solunum durması sendromu zamanında tanınıp tedavi edilmediğinde hayat kalitesi ciddi olarak bozulur. Trafik kazalarından cinsel fonksiyon kusurlarına, baş ağrılarından hipertansiyona ve kalp krizlerine, hafıza kayıplarından iş hayatında başarısızlıklara kadar pek çok olumsuzluğa ve hatta ölümlere sebep olabilir.

Uyku apnesi için risk faktörleri var: Uyku apnesi erkeklerde kadınlara göre 2-4 misli fazla görülür. Her yaşta rastlanabilir, ancak hastaların çoğu orta ve ileri yaşlardaki kişilerdir. Şişmanlık ve boynun geniş olması en önemli risk faktörlerindendir. Ancak hastaların yüzde 40'ının obez olmadıkları da unutulmamalıdır. Vücut kitle endeksinin (VKE) 27'den ve boyun çevresinin erkeklerde 45 santimetreden, kadınlarda 40 santimetreden fazla olması USDS için risk yaratır.

Üst solunum yollarında daralmaya sebep olan bademcik ve geniz eti büyümeleri, burun kemiği eğriliği, çene küçüklüğü, yumuşak damak ve çenede şekil bozuklukları, havayollarının dar olması gibi durumlar da apne riskini artırır. Tiroit hormonlarının azalması, alkol, uyku ve sakinleştirici ilaçlar apne oluşumunu kolaylaştırır.

En önemli belirtisi horlama: Uykuda solunum durması sendromunun en sık rastlanan ve en iyi bilinen belirtisi horlamadır. Çoğumuz için sadece yanımızda bulunan kişiyi rahatsız eden bir çeşit gürültülü solunum olan horlama hastaların neredeyse tamamında vardır. Horlama başlangıçta az ve sadece alkol ya da yatıştırıcı bir ilaç alındıktan sonra ortaya çıkarsa da giderek sıklaşır ve şiddetlenebilir.

Hastaların eşleri, gece boyunca defalarca horlamanın kesilmesini takiben solunumun durduğunu ve sonra gürültülü bir horlama ile tekrar nefes almaya başladıklarını gözlemlerler. Bazı hastalar ise gece içinde boğulma duygusu ile birden korku ve panikle uyanırlar. Bazıları da gece sık sık idrara çıkarlar.

Hastalar sürekli olarak yorgun, halsiz, sinirli ve keyifsizdir. Gündüzleri otururken, televizyon seyrederken, gazete okurken uyuklarlar. Araba kullananlar direksiyon başında uyuya kalıp trafik kazalarına ya da makine kullananlar iş kazalarına sebep olurlar. Pek çok hastada sabah baş ağrıları, unutkanlık, konsantrasyon bozuklukları, sinirlilik, huzursuzluk, kişilik değişiklikleri, cinsel isteksizlik ve iktidarsızlık gibi belirtiler vardır. Bunlar hasta erişkin ise iş, öğrenci ise okul yaşamında başarısızlıklara yol açar.

Uyku sırasında ani ölümlerin hem erişkinlerde hem de çocuklardaki başta gelen sebeplerinden birinin uyku apne sendromu olduğu aklınızda bulunsun.

Bu hastalar doktora çoğu zaman horladıkları için değil geç dönemde apneye bağlı olarak gelişen hipertansiyon, kalp yetersizliği, ritim bozuklukları, cinsel güç kaybı gibi komplikasyonlar yüzünden başvururlar. Hastalığın tanısında altın standart yöntem uyku laboratuvarlarında yapılan polisomnografidir. Bu yöntem sayesinde, apnelerin tipi, süresi, sıklığı, uykunun hangi döneminde ortaya çıktığı gibi özellikler belirlenir.

Tedavi hayat kurtarıcı: Tedavide ilk yapılması gereken risk faktörlerinin ortadan kaldırılması ya da azaltılmasıdır. Obez hastaların mutlaka kilo vermeleri sağlanmalıdır. Bunu diyetle ve egzersizle başaramayan hastalarda cerrahi yöntemler de denenir. Hormon bozukluğu olanlarda gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Hastaların sırtüstü yatmaları engellenmelidir. Bu amaçla kullanılan özel yastık ve yataklar da varsa da, hastanın sırtına pijamasının altına bir pinpon topu konması da sırtüstü yatmayı engelleyebilir. Sigara içilmemeli, alkol ve sakinleştirici ilaçlar kullanılmamalıdır.

Bu hastalarda en çok etki gösteren tedavi yöntemi, özel bir maske aracılığı ile ve burun yoluyla solunum yollarına pozitif basınç uygulanmasıdır. Buna kısaca CPAP ismi verilmektedir. Bu şekilde, oda havası sürekli olarak pozitif basınçla verilerek solunum yollarının açık kalması sağlanır. Hafif olgularda, basit horlamalarda ve CPAP tedavisini başaramayan hastalarda, dili ve alt çeneyi öne doğru çekerek üst hava yollarındaki tıkanıklıkları gideren ağız içi aygıtlar kullanılabilir.

Cerrahi girişimler de gerekebilir: Bu amaçla uygulanan çeşitli cerrahi girimler var. Büyük bademcik ve geniz etinin alınması ve burun kemiğindeki eğriliğin düzeltilmesi bazı hastalarda, özellikle de çocuklarda çok etkilidir.

Az sayıda hastada tek sebep küçük dilin uzun ve/veya kalın olmasıdır; küçük dilin kısaltılması etkili olabilir. Hafif hastalıkta yumuşak damağın ve küçük dilin radyofrekans dalgaları kullanılarak küçültülmesi işlemi işe yarayabilir.

Kısaca UPPP denilen girişimin amacı ise küçük dili kısaltmak ve yutak etrafındaki yumuşak dokuları çıkararak solunumun daha rahat olmasını sağlamaktır.

Pr.Dr.Ahmet Rasim Küçükusta - zaman

 

X (Twitter) sayfamız

Günün Sözü

“Üstteki (veren) el, alttaki (alan) elden hayırlıdır. Sadakaya, geçimi senin üzerine olan(lar)dan başla! Sadakanın hayırlısı, ihtiyâç fazlasından yapılandır. Kim dilenmekten sakınırsa, Allah onu iffetli kılar. Kim de tok gözlü olursa, Allah onu zengin kılar.” (Hadîs-i Şerif—Buhârî)
Telif Hakkı © 2025 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.