Mektubat-ı Rabbani-Tam Metin Tercümesi-Abdülkadir Akçiçek-Çile Yayınları-1979
44.Mektup
- Ayrıntılar
- Kategori: Mektubat-ı Rabbani
- Gösterim: 8551
44. MEKTUP
MEVZUU :
a) Hayrülbeşer Resulûllah'ı övmek. Ona ve âline salât ü selâm..
b) Resulullahı tasdik edenin; ümmetlerin hayırlısı, onu tekzib edenlerin de
ümmetlerin şerlisi olduğunun beyanı..
c) Resulûllahın sünnet-i seniyesine tabi olmaya rağbet ettirmek.. Ona ve onun
âline salât, selâm, tahiyyet..
***
NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bu mektubu Seyyid Nakib Şeyh Ferid Buhariye yazmıştır.
***
Mektub-u şerifiniz, zamanların en güzelinde ulaştı; onu mütalâa ile şerefyab oldum.
***
Fakr-i Muhammedi mirasından hâsüatınız için, Allah'a hamd ve şükürler olsun. Ona ve âline salât, selâmlar.. Fukaraya mahabbet ve onlara bağlılık, anlatılan Fakr mirasına ermenin bir neticesidir.
***
O mektubun cevabında ne yazayım, bilemiyorum. En büyük ceddinizin faziletleri Hakkında, Arabi ibarelerle bazı fıkraları yazmaktan başka.. O: Arab'ın ve Acem'in hayırlısıdır. Ona ve âline selâtların en tamamı, tahiyatın eksiksizi..
Bu mektubu uhravî necat için bir vesile kılıyorum. Ben, sözlerimle onu övemem ki.. Asıl övgüye ulaşan onu medhettiğim için sözlerimdir.
Bu manada bir şiir:
Övebilmiş değilim, sözlerimle Muhammedi;
Lâkin Muhammed'le sözlerim pek değerlendi.
***
Allah'tan başarı ve korunmamı dileyip söze başlarım: (1)
«Muhammed, Allah'ın Resulüdür .» (45/29)
Allah-ü Taâlâ ona salât ve selâm eylesin.
«Âdemoğlunun efendisidir.»
«Tebaa ciheti ile insanların en çoğuna sahiptir.»
«Evvellerin ve âhirlerin en keremlisidir.»
«Kabrin, kendisine ilk açılacağı kimsedir. İlk şefaatçi ve şefaati ilk makbul olandır.»
«Cennetin kapısını ilk çalan kimsedir.»
«Allah-ü Taâlâ, onun için (fetih yolları veya cennetin kapısını) açar.»
«Kıyamet günü, Liva-i Hamd'i taşıyan olup onun altında Adem ve diğerleri olacaktır.»
Bu o zattır ki, şöyle buyurdu:
— «Biz sonuncular olduğumuz halde, kıyamet günü öndekiler olacağız.»
— «Ben, bir söz söylüyorum; ama övünmek için değil: Ben, Allah'ın Habibiyim.»
— «Ben, Resullerin önderiyim; bunda övünmek yok. Ben, nebilerin sonuncusuyum; bunda övünmek yok.»
— «Ben, Abdülmuttalib oğlu Abdullah'ın oğlu Muhammedim. Allah-ü Taâlâ, halkı yarattı; beni hayırlıları arasında kıldı.
Sonra onları iki fırkaya ayırdı; beni fırka olarak hayırlıları arasında kıldı.
Sonra onları kabile kabile ayırdı; beni kabile olarak hayırlıları arasında kıldı.
Sonra onları, ev ev ayırdı; beni ev olarak hayırlıları içinde kıldı.
«Ben: Şahıs olarak, onların hayırlısıyım; ev olarak onların hayırlısındayım.»
— «Baas olundukları zaman, ben insanların ilk çıkanıyım. Yola kovuldukları zaman, onların önderiyim. Onlar sustukları zaman, ben onların hatibiyim. Zindana atıldıkları zaman, onların şefaat talepgâhı olacağım.
Onlar, ikramdan ümitlerini kestikleri zaman, kendilerinin müjdecisi olacağım.
O gün, anahtarlar elimde olacaktır. O gün Liva-i Hamd elimde olacaktır.
Ben, Rabbım katında âdemoğullarının en keremlisiyim.
Çevremde bin hizmetçi dönüp duracaktır ki, onların her biri gönül açan inci gibidir.»
«Kıyamet günü oldukta, nebilerin imamı ve onların hatibi, şefaat edenleri olacağım; bunda övünmek yok.»
«Eğer Resulûllah S.A. efendimiz olmasaydı; Sübhan Allah, halkı yaratmazdı; rübubiyeti hiç izhar etmezdi.»
«Âdem, toprakla su arası bir halde iken, Resulûllah S.A. efendimiz peygamberdi.»
Manası buraya uygun bir şiir var:
Bir kimsenin ki, muktedası bu zat emrince;
Kalmaz günahlar kaydında emrine girince..
Hiç şüphe edilmesin; böyle beşerin efendisi olan bir kerim Resul'ü tasdik edenler, elbette ümmetlerin hayırlısı olurlar. Nitekim bu manada, Allah-ü Taâlâ şöyle buyurdu:
— «Siz ümmetlerin hayırlısı oldunuz; insanlara çıkarıldınız.» (3/110)
Bu, onların vakitlerinin hâsılatıdır; güzel hallerinin vasfıdır.
Resulûllah S.A. efendimizi tekzib edenlere gelince; onlar da, âdemoğullarının en şerlileridir. Şu âyet-i kerime, onların halini anlatır:
— «Araplar, küfür ve nifak cihetinden daha şiddetlidirler.» (9/97)
***
Resulûllah S.A. efendimizin sünnet-i seniyyesine uyana, onun getirdiği şeriat-ı mardiye ile uyuşana saadetler olsun.
Bugün, Resulûllah S.A. efendimizin dininin hakikatini tasdikle yapılan az bir amel; nice çok amel yerine geçer. Bu manada, şaşılacak hiç bir durum yoktur.
Hele Ashab-ı Kehfin durumuna bir bak. Onlar, bir tek hasene ile nail olacakları kadarına nail oldular. Ki bu: Muannidlerin istilâsı zamanı, yakin derecesindeki imanları sebebi ile, Allah'ın düşmanlarından hicret edip kaçtılar.
Bu, bir ordu hareketine benzer. Düşmanın ağır bastığı, muhaliflerin istilâsı zamanında, kendilerinden çıkan az bir hareket, öyle bir kabul ve itibar görür ki: Emniyet ve asayişin yerinde olduğu zamanki hareketin kat kat fazla mertebesine ulaşır.
Resulûllah S.A. efendimiz, âlemlerin Rabbı Allah'ın Habibi olduğuna göre, hiç şüphe edilmesin; ümmeti dahi mahbubiyet dereceline ulaşır. Bunu, mütabaat sebebi üe elde ederler. Şundan ki: Bir kimse, sevgilisine ait bir şeyi, bir başkasında gördüğü zaman, onu seVer. Sebep: Sevgilinin huyuna ve yoluna girdiğidir.
Muhaliflerin halini de bununla kıyas edebilirsin. Bir şiir:
Muhammed (S.A.) Reis tüm âlemlerin başına;
Saçılsın toprak, düşman saçma başına..
***
Zahiri hicret müyesser olmayınca; kemaliyle, batini hicrete riayet etmek
gerek. Zahirde onlarla beraber olmalı; ama batında onlardan ayrı durmalı..
(Bilhassa, kötülük şuyu bulduğu zamanlarda..) Böylece, beklemeli; sonunda şu
âyetteki mana tecelli eder:
— «Allah, belki bunun ardmdan yeni bir iş yaratır.» (65/1)
***
Nevruz mevsimi geldi. Bugünlerde, memleket ahalisinin değişik halleri dağınık gönülleri malumdur.
Sübhan Allah'ın muradı olursa., bu haller geçtikten sonra mülakat nasib olur.
***
Bundan daha fazlasını yazmak, yorgunluğa ve bıktırmaya sebeb olur.
Allah-ü Taâlâ, size ecdad-ı kiranımızın yolunda sebat ihsan eylesin.
Selâm size ve hepsine., ta, kıyamet gününe kadar..