Mektubat-ı Rabbani-Tam Metin Tercümesi-Abdülkadir Akçiçek-Çile Yayınları-1979
52.Mektup
- Ayrıntılar
- Kategori: Mektubat-ı Rabbani
- Gösterim: 7172
52. MEKTUP
MEVZUU : Nefs-i emmareyi zemmetmek, onun zatî hastalığı, bu hastalığın giderilmesine dair ilâcın beyanı..
***
NOT : İMAMI RABBANİ Hz. bu mektubu Seyyid Nakib Şeyh Ferid Buharî'ye yazmıştır.
Mükerrem kardeşin mektubunu mütalaa ile şerefyab oldum. Öyle bir kardeş ki: Bu muhlis duacıya, şefkat ve merhamet yüzü ile kendisine imtiyazlı kıldı.
Allah-ü Taâlâ, ecrinizi artırsın, kadrinizi yüce eylesin; işlerinizi kolay gelirsin. Pek şerefli ceddiniz hürmetine.. Ona ve âline salâtların en fazietlisi, selâmların ekmeli.. Allah-ü Taâlâ, bizlere zahir ve batın ona tabi olmakta sebat ihsan eylesin.. Bu duaya:
— Âmin !.
Diyen kula Allah merhamet eylesin..
Kötü arkadaştan, kötü huylu yandaştan şikâyet babında fıkralar yazmak istiyorum. Kabul kulağı ile dinlemek ümidi vardır.
***
Ey Muydum-u Mükerrem,
Bilmiş olasın ki: Nefs-i emmare-i insaniye makam ve baş olmaK sevdası üzerine yaratılmıştır. Bütün gayreti, akran üzerine üstün gelmektir. Bütün arzusu: Yaratılmışların hepsi kendisine muhtaç, emrine nehyine münkad olmaktır. Kendisinin hiç bir şeye muhtaç elmasını istemediği gibi; hiç kimsenin hükmü altına girmek de istemez. Bütün bunlar, ondan gelen ülûhiyet davasıdır; Yüce Sultan misli benzeri olmaktan münezzeh yaratıcısı ile ortaklık davası güder.. Mes'ud olmaktan yana pek uzaktır. Hatta ortaklığa bile razı olmaz. Yalnız kendisinin hâkim olmasını ister; başkasını istemez. Herşeyi hükmü altında görmek ister. Bir kudsî hadiste şöyle geldi:
— «Nefsine düşman ol; çünkü o, bana düşmanlığa saplandı.»
Makam, riyaset, yükselmek, tekebbür babında nefsin isteklerini vermek sureti ile nefsi terbiyeye kalkışmak ona yardım olur ki; hakikatta Yüce Allah'a düşmanlıktır. Onu takviye etmek dahi bu manayadır. Bu için şenaati ciddî bir şekilde idrâk edilmelidir. Bir kudsî hadiste Allah-ü Taâlâ, şöyle buyurdu:
«Kibriya ridamdır; azamet izarımdır. Bir kimse, bunlardan biri ile benimle nizaya tutuşmak isterse, onu ateşime atarım; haline hiç bakmanı.»
Bu alçak dünya, Sübhan Hak katında buğza ve lanete uğramıştır. Sebep: Muratların husülu zımnında nefsin yardımcısı ve muavini olmasıdır. Bir kimse, düşmana yardım ederse., lanete ve tarda uğrayacağında şüphe yoktur.
Fakr halinde, Resulûllah S.A. efendimizin fahri vardır; bunun sebebi şudur: Fakr halinde, nefsin muradlarının yerine gelmeyişi vardır; onun aczi vardır.
Peygamberlerin gönderilmesinden murad ve hikmet; bilhassa şer'i emirlerin Özü: Nefs-i emmareyi aciz bırakıp onun (binasını) tahrib etmektir. Şer'î emirler, bilhassa nefsanî arzuları kaldırmak için gelmiştir.
Her ne mikdar şer'î amel işlenirse., o mikdar, nefsanî arzu zail olup gider..
Anlatılan mana icabıdır ki: Şer'i hükümlerden birini icra etmek; nefsanî arzuların izalesi için, bin senelik riyazetten ve bu uğurda mücahededen daha faziletlidir. Ama, mücahede ve riyazete nefsanî arzu karışırsa.. Bu riyazet ve mücahede Şeriat-ı Garra muktazasma göre olmayınca, nefsin arzusunu takviye ve teyid eder.. Brahmanlar ve Hindular riyazet ve mücahede şanında hiç bir kusur etmezler; ama, şeriat uyarınca yapmadıkları için, kendilerine hiç bir faydası olmaz, Nefsin takviye ve terbiyesinden başka bir şey elde edemezler..
Meselâ: Bir kimse, şeriatın emrettiği zekât niyeti ile bir danik (dirhemin altıda biri kadar) sarf etse., nefisten gelen bir arzu ile, (yani: Kendiliğinden) nefsin tahribi yolunda bin dinar sarf etmesinden daha faydalıdır.
Ramazan bayramı günü oruç tutmayıp yemek, ama şeriat hükmüne göre., bir kimsenin kendiliğinden bin senelik orucundan hayırlıdır.
Sabah namazının iki rikât farzını cemaatle kılmak; sabah namazını cemaatle kılmayı bırakarak, geceyi sabaha kadar ibadetle geçirmekten çok faziletlidir.
Hâsılı; Nefis, siyadet ve rif'at babında malihulyasındaki habasetin kurtulmadıkça, kurtuluş muhal fikirdir. Ondaki bu hastalığın balesi zaruridir. Ta ki: Ebedî ölümle, yüz yüze gelmeye..
***
— LÂ İLAHE İLLALLAH. (Allahtan başka ilâh yoktur.) Kelime-i tevhidi, afakî ve enfüsî putların nefyi için konmuştur, Nefsin tezkiyesi ve temizlenmesi için pek faydalıdır. Bu mübarek cümleyi, bu Tarikat'm büyükleri nefsin tezkiyesi için seçmişlerdir. Bu manada bir şiir şöyledir:
Siva boynunu:
— LA."
Lafziyle vurmadıkça;
İLLALLAH..
Köşküne kurulamazsın hakça..
***
Nefis, azgınlık ve inat, ahdi bozmak ve fesat makamında devam edip kaldıkça, üstte anlatılan mübarek kelime-i tevhidin tekrarı ile imanı yenilemek gerekir. Bu manada, Resulûllah S.A. efendimiz şöyle buyurdu:
— «İmanınızı, LÂ İLAHE İLLALLAH kelâmı ile yenileyiniz.»
Hatta, bu mübarek kelimenin tekrarı, bütün vakitlerde gereklidir, çünkü, nefs daima habaset makamındadır. Bu mübarek kelimenin fazileti Hakkında Resulûllah S.A. efendimizin şöyle bir hadis-i şerifi vardır:
— «Semalar ve yer, terazinin bir gözüne konsa; bu mübarek kelime de diğer gözüne konsa, elbette bu kelime ağır gelir..»
***
Selâm hidayete tabi olup Mütabaat-i Mustafa'ya iltizam edenlere.. Ona ve âline ekmel manada salât.. Bol bol selâm..