Mektubat-ı Rabbani-Tam Metin Tercümesi-Abdülkadir Akçiçek-Çile Yayınları-1979
229.Mektup
- Ayrıntılar
- Kategori: Mektubat-ı Rabbani
- Gösterim: 4907
229. MEKTUP
MEVZUU : Darb-ı mesellerler, bu Tarikatı değiştirme vehmini def etmek.
***
NOT : ÎMAM-I RABBANİ Hz. bu mektubu, Mirza Hüsameddin Ahmed'e yazmıştır.
***
Bunlardan başka nasihatler ve vasiyetler nice kere kulağınıza geldi.. Dikkatle onlara riayet etmelisiniz. Tazarru ve iptihal ile, kusurları telafi etmelisiniz.
Ramazan ayının son on gününün itikâf kazası niyeti ile, bu zilhicce ayının onunda itikâfa girmelisin.. Bu durum, adı geçen ayda yapılması gereken itikâfm terk edilmiş olması takdirine göredir. Bu niyetle sünnet ameli işlemiş olursun.
Bu itikatta, tazarru ve inkisarla taksirattan ötürü Sübhan Allah'a itizarda bulunmalısın.
Fakir, bu hususta inşaallah size yardımcı olacaktır.
Allah'a hamd olsun; selâm onun seçmiş olduğu kullarına..
***
Mübarek mektuplarınız, peş peşe geldikçe, ferahı mucib olmaktadır; mahabbetin artmasına da sebeb olmaktadır. Allah-ü Taâlâ. bizden yana sizlere hayırlı mükâfatlar ihsan eylesin..
O mektuplara, mücmel olarak; bazı şekler ve şüpheler derc edilmiş..
Bilesin ki,
Bizim bu yolumuz, Hazret-i Şeyhimizin tarikatıdır. Allah-ü Taâlâ, onun sırrının kudsiyetini artırsın. Mübarek intisap dahi ona tahsis edilmiştir.
Bu Tarikat-ı Aliyye'den ve bu intisaptan daha uygun ve ne münasip hangi tarikat ve hangi intisap vardır ki, insan onları tercih ede..
Bu babda son söz şudur ki:
Her sanaatın tekmili ve her intisabın tamama ermesi, ancak ona fikirlerin katılması ve görüşlerin eklenmesi ile olur.
Sibeveyh'in zamanındaki nahiv ilmini görmez misin?. Ona sonradan gelenlerin fikirlerinin eklenmesi ile, kat kat artmıştır. Genişletilmiş güzel bir başka eser olmuştur. Durum böyle olmasına rağmen, Sibeveyh'in zamanındaki nahiv ilmine fikirlerin katılması, onun güzelliğini artırıp genişletmekten başka bir şey yapmamıştır.
Hace Alâüddevle'nin şu yazısını duymadın mı ki?.. Şöyle dedi:
— Vasıtalar nekadar çok ve nekadar ziyade olursa., yollar o kadar yakın ve o kadar nurlu olur.
Bu Tarikat-ı Aliyye'de husule gelen bu miktar ziyadelik, yolu daha güzel gösterip sözlerini daha anlaşılır hale getirmek içindir. Bu arada sarahat için bazı sözler meydana gelmiş; bu sözler, bazı kimseleri hayalâta düşürmüştür. Ama, muamelenin hakikati budur; hem de tekellüfsüz ve vapmacıksız..
Bu Fakir'in yazdığı mektuplara ve risalelerine bir bakınız. Onlarda şu hususları tesbit ettim:
a) Bu Tarikat-ı Aliyye ashab-ı kiramın yoludur. Allah onlardan razı olsun..
b) Bu Tarikat-ı Aliyye'nin intisabını, bütün intisapların fevkinde gösterdim.. Hem de delillerle.
c) Bu Tarikat-ı Aliyye'yi ve onun büyüklerini öyle bir medhettim ki: bu cemaat-i azimenin halifelerinden hic biri bunun yüzde birini dahi yapamamıştır.
Bunlardan başka: bu Fakir, bu Tarikat-ı Aliyye'nin edeplerine tam manası ile riayet etmekteyim. Hem de: Bütün vakitlerde, sıkıntılı günlerde, otururken ve kıyamda iken.. Ona muhalefet cevazı veremem. Onda kıl kadar bir yenilik icadına dahi cevaz vermem..
Asıl şaşılacak durum şu ki: Bütün bu yapılanların hemen hepsi, nazardan saklı kalmıştır.
Amma, o eziyetli günlerde faraza, mülayim olmayan bir söz, bazı arkadaşlara: konuşma ve çıkışma sırasında söylenmiş ise, size göre bu nazara alınmıştır. Nekadar tuhaftır; daha şaşılacak bir durum da sırf duymak sureti ile o gibi sözleri tasdik eder, üzerinde durursunuz. Bunu da o sözü, size getirenlere hüsn-ü zanna mebni yaparsınız. Acaba ben hüsn-ü zanna lâyık değil miyim?.
Hulâsa: Eğer iş dedikoduya kalırsa., nemmamların ve müfterilerin elinden kurtulup ihlâsa girmek mümkün olmaz..
Dedikoduyu terk edip geçmek gerekir. Geçmişte vaki olan işleri de hatırlamak yersizdir. Ta ki, böylece ihlâs tasavvur edilsin. İlk zamanlardaki sıkıntılar dahi kalksın..
***
Yazıyorsunuz ki:
— Hazret-i Şeyhimizin çocuklarını terbiye zamanı geldi; hatta geçiyor bile..
Bu arada Hazret-i Şeyhimizin vasiyetini de anlatıyorsunuz.
Ey Mahdum-u Mükerrem,
O mahdumların hizmetinde bulunan kimsenin saadeti nekadar büyüktür. Ancak, ben kendimi, bu müddet içinde malum mani sebepler dolayısı ile bu zahirî hizmetten mazur tutuyorum.
Ve., ben bir zaman bekliyorum ki: Onda, o yüce vasiyetin icrası mümkün ola..
Eğer şu anda bir mani olmadığını, dedikodu yolunun dahi kapalı olduğunu biliyorsanız; bana işaret ediniz ki gideyim ve o hizmetle günlerce meşgul olayım..
Ancak, bu iş tam manası ile düşünülürse., bilinecektir ki: Benim o işe başlamam sırf emre imtisal için olacaktır. Halbuki, sizin onları terbiye etmeniz, hem zahiren hem de batinen yeterlidir; bir başkasına ihtiyaç yoktur.
Kardeşimiz Mevlâna Abdüllatif'in bana haber verdiğine göre: Zahiri talim ve terbiye için büyük mahdumu almış. Siz de buna cevaz vermişsiniz. Böyle bir şeyi duymam beni şaşırttı. Adı geçen, kısa idrâkinden ötürü bir şeyi hayal edebilir; siz nasıl buna cevaz veriyorsunuz?. Bana gelince: Muhammed Kılıç'ın bir başka mahalle, eziyetinin sirayet edeceğinden korkarım.