Tefsir İçin Ayet Numaralarını
Tıklayınız |
Üçüncü ayetin
dışında sürenin bütünü Medine'de hicri altıncı yılda nazil olmuştur.
120
âyettir. Buhari ve Mûslim'de Hz. Ömer'den rivayet edildiğine göre
"Bugün
size dininizi ikmal ettim..." ifadesinin yer aldığı âyet Mekke'de vedâ
haccında , cuma günü, Arafe akşamı nazil olmuştur. "Mâide" sofra demektir. 112. ve 114 .âyetlerde , Hz. İsa zamanında, gökten indirilmesi istenen bir sofradan bahsedildiği için sûreye bu ad verilmiştir. |
|
Bismillâhirrahmânirrahîm |
|
1. Ey iman
edenler! Akitleri(n gereğini) yerine getiriniz. İhramlı iken avlanmayı
helalsaymamak üzere (aşağıda) size okunacaklar dışında kalan hayvanlar,
sizin için helâl kılındı. Allah dilediğine hükmeder.
2. Ey iman edenler! Allah'ın (koyduğu, dinî) işaretlerine, haram aya, (Allah'a hediye edilmiş) kurbana, (ondaki) gerdanlıklara, Rablerinin lütuf ve rızasını arayarak Beyt-i Haram'a yönelmiş kimselere (tecavüz ve) saygısızlık etmeyin. İhramdan çıkınca avlanabilirsiniz. Mescid-i Haram'agirmenizi önledikleri için bir topluma karşı beslediğiniz kin sizi tecavüze sevketmesin! İyilik ve (Allah'ın yasaklarından) sakınma üzerinde yardımlaşın, günahve düşmanlık üzerine yardımlaşmayın. Allah'tan korkun; çünkü Allah'ın cezası çetindir. |
|
3. Leş, kan,
domuz eti, Allah'tan başkası adına boğazlanan, boğulmuş, (taş,
ağaç
vb. ile) vurulup öldürülmüş, yukarıdan yuvarlanıp ölmüş,
boynuzlanıp
ölmüş (hayvanlar ile) canavarların yediği hayvanlar -ölmeden yetişip
kestikleriniz
müstesna- dikili taşlar (putlar) üzerine boğazlanmış hayvanlar ve fal
oklarıyle
kısmet aramanız size haram kılındı. Bunlar yoldan çıkmaktır. Bugün
kâfirler,
sizin dininizden (onu yok etmekten) ümit kesmişlerdir. Artık onlardan
korkmayın,
benden korkun. Bugün size dininizi ikmal ettim, üzerinize nimetimi
tamamladım
ve sizin için din olarak İslâm'ı beğendim. Kim, gönülden günaha
yönelmiş
olmamak üzere açlık halinde dara düşerse (haram etlerden yiyebilir).
Çünkü
Allah çokbağışlayıcı ve esirgeyicidir. 4. Kendileri için nelerin helâl kılındığını sana soruyorlar; de ki: Bütün iyi ve temiz şeyler size helâl kılınmıştır. Allah'ın size öğrettiğinden öğretip avcı hale getirdiğiniz hayvanların sizin için yakaladıklarından da yeyin ve üzerine Allah'ın adını anın (besmele çekin). Allah'tan korkun. Allah'ın hesabı pek çabuktur. |
|
5. Bugün size temiz ve iyi şeyler helâl kılınmıştır. Kendilerine kitap verilenlerin (yahudi, hıristiyan vb. nin) yiyeceği size helâldir, sizin yiyeceğiniz de onlara helâldir. Mümin kadınlardan iffetli olanlar ile daha önce kendilerine kitap verilenlerden iffetli kadınlar da, mehirlerini vermeniz şartıyla, namuslu olmak, zina etmemek ve gizli dost tutmamak üzere size helâldir. Kim (İslâmî hükümlere) inanmayı kabul etmezse onun ameli boşa gitmiştir. O, ahirette de ziyana uğrayanlardandır. |
|
6. Ey iman
edenler! Namaz kılmaya kalktığınız zaman yüzlerinizi,dirseklerinize
kadar
ellerinizi, başlarınızı meshedip, topuklara kadar ayaklarınızı
yıkayın.
Eğer cünüp oldunuz ise, boy abdesti alın. Hasta, yahut yolculuk halinde
bulunursanız, yahut biriniz tuvaletten gelirse, yahut da kadınlara
dokunmuşsanız
ve bu hallerde su bulamamışsanız temiz toprakla teyemmüm
edin
de yüzünüzü ve (dirseklere kadar) ellerinizi onunla meshedin. Allah
size
herhangi bir güçlük çıkarmak istemez; fakat sizi tertemiz kılmak ve
size
(ihsan ettiği) nimetini tamamlamak ister; umulur ki şükredersiniz.
7. Allah'ın size olan nimetini, "Duyduk ve kabul ettik" dediğiniz zaman sizi bununla bağladığı (O'na verdiğiniz) sözü hatırlayın ve Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, kalblerin içindekini bilmektedir. |
|
8. Ey iman
edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlikeden kimseler
olun. Bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi âdil davranmamaya
itmesin.Adaletli
olun; bu, Allah korkusuna daha çok yakışan (bir davranış) tır. Allah'a
isyandan sakının. Allah yaptıklarınızı hakkıyle bilmektedir.
9. Allah, iman eden ve iyişeyler yapanlara söz vermiştir; onlara bağışlama ve büyük mükâfat vardır. 10. İnkâr eden ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince onlar cehennemliklerdir. |
|
11. Ey iman
edenler! Allah'ın size olan nimetini unutmayın; hani bir topluluk size
el uzatmaya yeltenmişti de Allah, onların ellerini sizden çekmişti.
Allah'tan
korkun ve müminler yalnızca Allah'a güvensinler. 12. Andolsun ki Allah, İsrailoğullarından söz almıştı. (Kefil olarak) içlerinden on iki de başkan göndermiştik. Allah onlara şöyle demişti: Ben sizinle beraberim. Eğer namazı dosdoğru kılar, zekâtı verir, peygamberlerime inanır, onları desteklerseniz ve Allah'a güzel borç verirseniz (ihtiyacı olanlara Allah rızası için faizsiz borç verirseniz) andolsun ki sizin günahlarınızı örterim ve sizi, zemininden ırmaklar akan cennetlere sokarım. Bundan sonra sizden kim inkâr yolunu tutarsa doğru yoldan sapmış olur. |
|
13. Sözlerini
bozmaları sebebiyle onları lânetledik ve kalplerini
katılaştırdık.
Onlar kelimelerin yerlerini değiştirirler (kitaplarını tahrif ederler).
Kendilerine öğretilen ahkâmın (Tevrat'ın) önemli bir bölümünü de
unuttular. İçlerinden pek azı hariç, onlardan daima bir hainlik
görürsün.
Yine de sen onları affet ve aldırış etme. Şüphesiz Allah iyilik
edenleri
sever. 14. "Biz hıristiyanlarız" diyenlerden de kesin sözlerini almıştık ama onlar da kendilerine zikredilen (verilen öğütlerin veya Kitab'ın) önemli bir bölümünü unuttular. Bu sebeple kıyamete kadar aralarına düşmanlık ve kin saldık. YakındaAllah onlara yaptıklarını haber verecektir. |
|
15. Ey ehl-i
kitap ! Resûlümüz size Kitap'tan gizlemekte olduğunuz birçok şeyi
açıklamak üzere geldi; birçok (kusurunuzu) da affediyor. Gerçekten size
Allah'tan bir nur, apaçık bir kitap geldi. 16. Rızasını arayanı Allah onunla kurtuluş yollarına götürür ve onları iradesiyle karanlıklardan aydınlığa çıkarır, dosdoğru bir yola iletir. |
|
17. "Şüphesiz
Allah, Meryem oğlu Mesîh'dir" diyenler andolsun ki kâfir olmuşlardır.
De
ki: Öyleyse Allah, Meryem oğlu Mesîh'i, anasını ve yeryüzündekilerin
hepsini
imha etmek isterse Allah'a kim bir şey yapabilecektir (O'na kim bir
şeyle
engel olabilecektir)! Göklerde, yerde ve ikisi arasında ne varsa
hepsinin
mülkiyeti Allah'a aittir. O dilediğini yaratır ve Allah her şeye tam
manasıyle
kadirdir. 18. Yahudiler ve hıristiyanlar "Biz Allah'ın oğulları ve sevgilileriyiz" dediler. De ki: Öyleyse günahlarınızdan dolayı size niçin azap ediyor? Doğrusu siz de O'nun yarattığı insanlardansınız. O, dilediğini bağışlar ve dilediğine azap eder. Göklerde, yerde ve ikisinin arasında ne varsa mülkiyeti Allah'a aittir. Sonunda dönüş de ancak O'nadır. |
|
19. Ey ehl-i
kitap! Peygamberlerin arası kesildiği bir sırada size elçimiz geldi.
Gerçekleri
size açıklıyor ki (kıyamette): "Bize bir müjdeleyici ve uyarıcı
gelmedi"
demiyesiniz. İşte size müjdeleyici ve uyarıcı gelmiştir. Allah her şeye
hakkıyle kadirdir. 20. Bir zamanlar Musa, kavmine şöyle demişti: Ey kavmim! Allah'ın size (lütfettiği) nimetini hatırlayın; zira O, içinizden peygamberler çıkardı ve sizi hükümdarlar kıldı. Alemlerde hiçbir kimseye vermediğini size verdi. 21. Ey kavmim ! Allah'ın size (vatan olarak) yazdığı mukaddes toprağa girin ve arkanıza dönmeyin, yoksa kaybederek dönmüş olursunuz. 22. Onlar şu cevabı verdiler: Yâ Musa! Orada zorba bir toplum var; onlar oradan çıkmadıkça biz oraya asla girmeyeceğiz. Eğer oradan çıkarlarsa biz de hemen gireriz. |
|
23. Korkanların
içinden Allah'ın kendilerine lütufda bulunduğu iki kişi şöyle dedi:
Onların
üzerine kapıdan girin; oraya bir girdiniz mi artık siz zaferi
kazanmışsınızdır.
Eğer müminler iseniz ancak Allah'a güvenin. 24. "Ey Musa! Onlar orada bulundukları müddetçe biz oraya asla girmeyiz; şu halde, sen ve Rabbin gidin savaşın; biz burada oturacağız" dediler. 25. Musa: "Rabbim! Ben kendimden ve kardeşimden başkasına hakim olamıyorum; bizimle, bu yoldan çıkmış toplumun arasını ayır"dedi. 26. Allah, "Öyleyse orası (arz-ı mukaddes) onlara kırk yıl yasaklanmıştır; (bu müddet içinde) yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşacaklar. Artık sen, yoldan çıkmış toplum için üzülme" dedi. |
|
27. Onlara,
Adem'in iki oğlunun haberini gerçek olarak anlat: Hani birer kurban
takdim
etmişlerdi de birisinden kabul edilmiş, diğerinden ise kabul
edilmemişti.
(Kurbanı kabul edilmeyen kardeş, kıskançlık yüzünden), "Andolsun
seni öldüreceğim" dedi. Diğeri de "Allah ancak takvâ sahiplerinden
kabul
eder" dedi (ve ekledi:) 28. "Andolsun ki sen, öldürmek için bana elini uzatsan (bile) ben sana, öldürmek için el uzatacak değilim. Ben, âlemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım." 29. "Ben istiyorum ki, sen, hem benim günahımı hem de kendi günahını yüklenip ateşe atılacaklardan olasın; zalimlerin cezası işte budur." 30. Nihayet nefsi onu, kardeşini öldürmeye itti ve onu öldürdü: bu yüzden de kaybedenlerden oldu. |
|
31. Derken
Allah, kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini ona göstermek için yeri
eşeleyen
bir karga gönderdi. (Katil kardeş) "Yazıklar olsun bana! Şu karga kadar
da olamadım mı ki, kardeşimin cesedini gömeyim" dedi ve ettiğine
yananlardan oldu. 32. İşte bu yüzdendir ki İsrailoğulları'na şöyle yazmıştık:Kim, bir cana veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya karşılık olmaksızın (haksız yere) bir cana kıyarsa bütün insanları öldürmüş gibi olur. Her kim bir canı kurtarırsa bütün insanları kurtarmış gibi olur. Peygamberlerimiz onlara apaçık deliller getirdiler; ama bundan sonra da onlardan çoğu yine yeryüzünde aşırı gitmektedirler. |
|
33. Allah
ve Resûlüne karşı savaşanların ve yeryüzünde (hak) düzeni bozmaya
çalışanların cezası ancak ya (acımadan) öldürülmeleri, ya asılmaları,
yahut
el ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, yahut da bulundukları yerden
sürülmeleridir.
Bu onların dünyadaki rüsvaylığıdır. Onlar için ahirette de büyük
azap vardır. 34. Ancak, siz kendilerini yenip ele geçirmeden önce tevbe edenler müstesna; biliniz ki Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir. 35. Ey imanedenler! Allah'tan korkun. O'na yaklaşmaya yol arayın ve yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz. |
|
36. Şüphe
yok ki kâfir olanlar, yer yüzündeki her şey ve bunun
yanında
da bir o kadarı kendilerinin olsa da kıyamet gününün azabından
kurtulmak
için onu fidye verseler onlardan asla kabul edilmez; onlar için acı bir
azap vardır. 37. Ateşten çıkmak isterler, fakat onlar oradan çıkacak değillerdir. Onlar için devamlı bir azap vardır. 38. Hırsızlık eden erkek ve kadının, yaptıklarına karşılık bir ceza ve Allah'tan bir ibret olmak üzere ellerini kesin. Allah izzet ve hikmet sahibidir. 39. Kim (bu) haksız davranışından sonra tevbe eder ve durumunu düzeltirse şüphesiz Allah onun tevbesini kabul eder. Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir. |
|
40. Bilmez
misin ki, göklerde ve yerde ne varsa hepsinin mülkiyetiAllah'a aittir;
dilediğine azap eder ve dilediğini bağışlar. Allah her şeye
hakkıylekadirdir. 41. Ey Resûl! Kalpleri iman etmediği halde ağızlarıyle "inandık" diyen kimselerden ve yahudilerden küfür içinde koşuşanlar(ın hali) seni üzmesin. Onlar durmadan yalana kulak verirler, ve sana gelmeyen (bazı) kimselere kulak verirler; kelimeleri yerlerinden kaydırıp değiştirirler. "Eğer size şu verilirse hemen alın, o verilmezse sakının!" derler. Allah bir kimseyi şaşkınlığa (fitneye) düşürmek isterse, sen Allah'a karşı, onun lehine hiçbir şey yapamazsın. Onlar, Allah'ın kalplerini temizlemek istemediği kimselerdir. Onlar için dünyada rezillik vardır ve ahirette onlara mahsus büyük bir azap vardır. |
|
42. Hep yalana
kulak verir, durmadan haramyerler. Sana gelirlerse, ister aralarında
hüküm
ver, ister onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirirsen sana
hiçbir zarar veremezler. Ve eğer hüküm verirsen, aralarında
adaletle
hükmet. Allah âdil olanları sever. 43. İçinde Allah'ın hükmü bulunan Tevrat yanlarında olduğu halde nasıl seni hakem kılıyorlar da sonra, bunun arkasından yüz çevirip gidiyorlar? Onlar inanmış kimseler değildir. |
|
44. Biz, içinde doğruya rehberlik ve nur olduğu halde Tevrat'ı indirdik. Kendilerini (Allah'a) vermiş peygamberler onunla yahudilere hükmederlerdi. Allah'ın Kitab'ını korumaları kendilerinden istendiği için Rablerine teslim olmuş zâhidler ve bilginler de (onunla hükmederlerdi). Hepsi ona (hak olduğuna) şahitlerdi. Şu halde (Ey yahudiler ve hakimler!) İnsanlardan korkmayın, benden korkun. Ayetlerimi az bir bedel karşılığında satmayın. Kim Allah'ın indirdiği (hükümler) ile hükmetmezse işte onlar kâfirlerin ta kendileridir. |
|
45. Tevrat'ta
onlara şöyle yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa
kulak,
dişe diş (karşılık ve cezadır). Yaralar da kısastır (Her yaralama
misli ile cezalandırılır). Kim bunu (kısası) bağışlarsa kendisi için
o
keffâret olur. Kim Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar
zalimlerdir. 46.Kendinden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı olarak peygamberlerin izleri üzerine, Meryem oğlu İsa'yı arkalarından gönderdik. Ve ona, içinde doğruya rehberlik ve nûr bulunmak, önündeki Tevrat'ı tasdik etmek, sakınanlara bir hidayet ve öğüt olmak üzere İncil'i verdik. |
|
47. İncil'e
inananlar, Allah'ın onda indirdiği (hükümler) ile hükmetsinler. Kim
Allah'ın
indirdiği ile hükmetmezse işte onlar fâsıklardır. 48. Sana da, daha önceki kitabı doğrulamak ve onu korumak üzere hak olarak Kitab'ı (Kur'an'ı) gönderdik. Artık aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet; sana gelen gerçeği bırakıp da onların arzularına uyma. (Ey ümmetler!) Her birinize bir şerîat ve bir yol verdik. Allah dileseydi sizleri bir tek ümmet yapardı; fakat size verdiğinde (yol ve şerîatlerde) sizi denemek için (böyle yaptı). Öyleyse iyi işlerde birbirinizle yarışın. Hepinizin dönüşü Allah'adır. Artık size, üzerinde ayrılığa düştüğünüz şeyleri(n gerçek tarafını) O haber verecektir. |
|
49. (Sana
şu talîmatı verdik): Aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet ve
onların
arzularına uyma. Allah'ın sana indirdiği hükümlerin bir kısmından seni
saptırmamalarına dikkat et. Eğer (hükümden) yüz çevirirlerse bil
ki (bununla) Allah ancak, günahlarının bir kısmını onların başına belâ
etmek ister. İnsanların birçoğu da zaten yoldan çıkmışlardır.
50.Yoksa onlar (İslâm öncesi) cahiliye idaresini mi arıyorlar? İyi anlayan bir topluma göre, hükümranlığı Allah'tan daha güzel kim vardır? |
|
51. Ey iman
edenler! Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar
birbirinin
dostudurlar . İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır. Şüphesiz
Allah,
zalimler topluluğuna yol göstermez. 52. Kalblerinde hastalık bulunanların: "Başımıza bir felâketin gelmesinden korkuyoruz" diyerek onların arasına koşuştuklarını görürsün. Umulur ki Allah bir fetih, yahut katından bir emir getirecek de onlar, içlerinde gizledikleri şeyden dolayı pişman olacaklardır. 53. (O zaman) iman edenler: "Bunlar mıdır sizinle beraber olduklarına bütün güçleriyle yemin edenler?" diyeceklerdir. Onların bütün yaptıkları boşa gitmiştir de kaybedenlerden olmuşlardır. |
|
54. Ey iman
edenler! Sizden kim dininden dönerse (bilsin ki) Allah,sevdiği ve
kendisini
seven müminlere karşı alçak gönüllü (şefkatli), kâfirlere karşı onurlu
ve zorlu bir toplum getirecektir. (Bunlar) Allah yolunda cihad ederler
ve hiçbir kınayanın kınamasından korkmazlar (hiçbir kimsenin kınamasına
aldırmazlar). Bu, Allah'ın, dilediğine verdiği lütfudur. Allah'ın lütfu
ve ilmi geniştir. 55. Sizin dostunuz (veliniz) ancak Allah'tır, Resulüdür, iman edenlerdir; onlar ki Allah'ın emirlerine boyun eğerek namazı kılar, zekâtı verirler. 56. Kim Allah'ı, Resûlünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar şüphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır. |
|
57. Ey iman
edenler! Sizden önce kendilerine Kitap verilenlerden dininizi alay ve
oyun
konusu edinenleri ve kâfirleri dost edinmeyin. Allah'tan korkun; eğer
müminler
iseniz. 58. Namaza çağırdığınız zaman onu alay ve eğlence konusu yaparlar. Bu davranış, onların düşünemeyen bir toplum olmalarındandır. 59. (Onlara) şöyle de: Ey kitap ehli! Yalnızca Allah'a, bize indirilene ve daha önce indirilene inandığımız için mi bizden hoşlanmıyorsunuz? Oysa çoğunuz yoldan çıkmış kimselersiniz. |
|
60. De ki:
Allah katında yeri bundan daha kötü olanı size haber vereyim mi?
Allah'ın lânetlediği ve gazap ettiği, aralarından maymunlar, domuzlar
ve
tâğuta tapanlar çıkardığı kimseler. İşte bunlar, yeri (durumu) daha
kötü
olan ve doğru yoldan daha ziyade sapmış bulunanlardır. 61. Yanınıza inkârla girip yine inkârla çıktıkları halde size geldiklerinde "inandık"derler. Allah gizlediklerini daha iyi bilmektedir. 62. Onlardan birçoğunun günah, düşmanlık ve haram yemede yarıştıklarını görürsün. Yaptıkları ne kadar kötüdür! |
|
63. Din adamları
ve âlimleri onları, günah olan sözleri söylemekten ve haram
yemekten
menetselerdi ya! İşledikleri (fiiller) ne kötüdür! 64. Yahudiler, Allah'ın eli bağlıdır (sıkdır), dediler. Hay dedikleri yüzünden elleri bağlanası ve lânet olasılar! Bilâkis, Allah'ın elleri açıktır, dilediği gibi verir. Andolsun ki sana Rabbinden indirilen, onlardan çoğunun azgınlığını ve küfrünü arttırır. Aralarına, kıyamete kadar (sürecek) düşmanlık ve kin soktuk. Ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa (fitneyi uyandırmışlarsa) Allah onu söndürmüştür. Onlar yeryüzünde bozgunculuğa koşarlar; Allah ise bozguncuları sevmez. |
|
65. Eğer ehl-i
kitap iman edip (kötülüklerden) sakınsalardı, herhalde (geçmiş)
kötülüklerini
örter ve onları nimeti bol cennetlere sokardık. 66. Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve Rablerinden onlara indirileni (Kur'an'ı) doğru dürüst uygulasalardı, şüphesiz hem üstlerinden, hem de ayaklarının altından yerlerdi (yeraltı ve yerüstü servetlerinden istifade ederek refah içinde yaşarlardı). - Onlardan aşırılığa kaçmayan (iktisatlı, mutedil) bir zümre vardır; fakat çoğunun yaptıkları ne kötüdür! 67. Ey Resûl! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan O'nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Doğrusu Allah, kâfirler topluluğuna rehberlik etmez. |
|
68. "Ey Kitap
ehli! Siz, Tevrat'ı, İncil'i ve Rabbinizden size indirileni hakkıyle
uygulamadıkça,
(doğru) bir şey (yol) üzerinde değilsinizdir" de. Rabbinden sana
indirilen,
onlardan çoğunun küfür ve azgınlığını elbette artıracaktır. Kâfirler
topluluğuna
üzülme. 69. İman edenler ile yahudiler, sâbiîler ve hıristiyanlardan Allah'a ve ahiret gününe (gerçekten) inanıp iyi amel işleyenler üzerine asla korku yoktur; onlar üzülecek de değillerdir. |
|
70. Andolsun
ki İsrailoğullarının sağlam sözünü aldık ve onlara peygamberler
gönderdik.
Ne zaman bir peygamber onlara nefislerinin arzu etmediğini (ilâhî
hükümleri)
getirdi ise bir kısmını yalanladılar, bir kısmını da
öldürdüler. 71. Bir belâ olmayacak zannettiler de kör ve sağır kesildiler.Sonra Allah tevbelerini kabul etti. Sonra içlerinden çoğu yine kör ve sağır oldu. Allah onların yaptıklarını görmektedir. 72. Andolsun ki "Allah, kesinlikle Meryem oğlu Mesîh'tir" diyenler kâfir olmuşlardır. Halbuki Mesîh "Ey İsrailoğulları! Rabbim ve Rabbiniz olan Allah'a kulluk ediniz. Biliniz ki kim Allah'a ortak koşarsa muhakkak Allah ona cenneti haram kılar; artık onun yeri ateştir ve zalimler için yardımcılar yoktur" demişti. |
|
73. Andolsun
"Allah, üçün üçüncüsüdür" diyenler de kâfir olmuşlardır. Halbuki bir
tek
Allah'dan başka hiçbir tanrı yoktur. Eğer diye geldiklerinden
vazgeçmezlerse,
içlerinden kâfir olanlara acı bir azap isabet edecektir.
74. Hâla Allah'a tevbe edip O'ndan bağışlanmayı dilemiyecekler mi? Allah çok yarlığayıcı, çok esirgeyicidir. 75. Meryem oğlu Mesîh ancak bir resûldür. Ondan önce de (birçok) resûller gelip geçmiştir. Anası da çok doğru bir kadındır. Her ikisi de yemek yerlerdi. Bak, onlara delilleri nasıl açıklıyoruz, sonra bak nasıl (haktan) yüz çeviriyorlar. |
|
76. De ki:
Allah'ı bırakıp da sizin için fayda ve zarara gücü yetmeyen şeylere mi
tapıyorsunuz? Hakkıyla işiten ve bilen yalnız Allah'tır. 77. De ki: Ey Kitap ehli! Dininizde haksız yere haddi aşmayın. Daha önceden sapan, birçoklarını saptıran ve yolun doğrusundan uzaklaşan bir topluma uymayın. 78. İsrailoğullarından kâfir olanlar, Davud ve Meryem oğlu İsa diliyle lânetlenmişlerdir. Bunun sebebi, söz dinlememeleri ve sınırı aşmalarıdır. 79. Onlar, işledikleri kötülükten, birbirini vazgeçirmeye çalışmazlardı. Andolsun yaptıkları ne kötüdür! |
|
80. Onlardan
çoğunun, inkâr edenlerle dostluk ettiklerini görürsün.
Nefislerinin
onlar için (ahiret hayatları için) önceden hazırladığı şey ne kötüdür:
Allah onlara gazabetmiştir ve onlar azap içinde devamlı
kalıcıdırlar! 81. Eğer onlar Allah'a, Peygamber'e ve ona indirilene iman etmiş olsalardı onları (müşrikleri) dostedinmezlerdi; fakat onların çoğu yoldan çıkmışlardır. 82. İnsanlar içerisinde iman edenlere düşmanlık bakımından en şiddetli olarak yahudiler ile, şirk koşanları bulacaksın. Onlar içinde iman edenlere sevgi bakımından en yakın olarak da "Biz hıristiyanlarız" diyenleri bulacaksın. Çünkü onların içinde keşişler ve râhipler vardır ve onlar büyüklük taslamazlar. |
|
83. Resûle
indirileni duydukları zaman, tanış çıktıkları gerçekten dolayı
gözlerinden
yaşlar boşandığını görürsün. Derler ki: "Rabbimiz! İman ettik,
bizi
(hakka) şahit olanlarla beraber yaz." 84. "Rabbimizin bizi iyiler arasına katmasını umup dururken niçin Allah'a ve bize gelen gerçeğe iman etmeyelim?" 85. Söyledikleri (bu) sözden dolayı Allah onlara, içinde devamlı kalmak üzere, zemininden ırmaklar akan cennetleri mükâfat olarak verdi. İyi hareket edenlerin mükâfatı işte budur. 86. İnkâr eden ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince işte onlar cehennemliklerdir. |
|
87. Ey iman
edenler! Allah'ın size helâl kıldığı iyi ve temiz şeyleri (siz
kendinize)
haram kılmayın ve sınırı aşmayın. Allah sınırı aşanları sevmez.
88. Allah'ın size helâl ve temiz olarak verdiği rızıklardan yeyin ve kendisine iman etmiş olduğunuz Allah'tan korkun. 89. Allah, kasıtsız olarak ağzınızdan çıkıveren yeminlerinizden dolayı sizi sorumlu tutmaz, fakat bilerek yaptığınız yeminlerden dolayı sizi sorumlu tutar. Bunun da keffâreti, ailenize yedirdiğiniz yemeğin orta hallisinden on fakire yedirmek, yahut onları giydirmek, yahut da bir köle azat etmektir. Bunları bulamıyan üç gün oruç tutmalıdır. Yemin ettiğiniz takdirde yeminlerinizin keffâreti işte budur. Yeminlerinizi koruyun (onlara riayet edin). Allah size âyetlerini açıklıyor; umulur ki şükredersiniz! |
|
90. Ey
iman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar (putlar), fal ve şans okları
birer şeytan işi pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa
eresiniz. 91. Şeytan içki ve kumar yoluyla ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi, Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık (bunlardan) vazgeçtiniz değil mi? 92. Allah'a itaatedin, Resûle de itaat edin ve (kötülüklerden) sakının. Eğer (itaatten) yüzçevirirseniz bilin ki Resûlümüzün vazifesi apaçık duyurmak ve bildirmektir. |
|
93.İman eden
ve iyi işler yapanlara, hakkıyle sakınıp iman ettikleri ve iyi işler
yaptıkları,
sonra yine hakkıyle sakınıp iman ettikleri, sonra da hakkıyle sakınıp
yaptıklarını,
ellerinden geldiğince güzel yaptıkları takdirde (haram kılınmadan
önce)tattıklarından
dolayı günah yoktur. (Önemli olan inandıktan sonra iman ve iyi
amelde
sebattır). Allah iyi ve güzel yapanları sever. 94. Ey iman edenler! Allah sizi ellerinizin ve mızraklarınızın erişeceği bir avlanma ile (onu yasak ederek) dener ki gizlide (kimsenin görmediği yerde, gerçekten) kendisinden kimin korktuğu ortayaçıksın. Kim bundan sonra sınırı aşarsa onun için acı bir azap vardır. |
|
95. Ey iman
edenler! İhramlı iken avı öldürmeyin. İçinizden kim onu kasten
öldürürse
öldürdüğü hayvanın dengi (ona) cezadır. (Buna) Kâbe'ye varacak
bir
kurban olmak üzere içinizden adalet sahibi iki kişi hükmeder
(öldürülen
avın dengini takdir eder). Yahut (avlanmanın cezası), fakirleri
doyurmaktan
ibaret bir keffârettir, yahut onun dengi oruç tutmaktır. Ta ki (yasak
av
yapan) işinin cezasını tatmış olsun. Allah geçmişi affetmiştir.
Kim
bu suçu tekrar işlerse Allah da ondan karşılığını alır. Allah daima
galiptir,
öç alandır. 96. Hem size hem de yolculara fayda olmak üzere (faydalanmanız için) deniz avı yapmak ve onu yemek size helâl kılındı. İhramlı olduğunuz müddetçe kara avı size haram kılındı. Huzuruna toplanacağınız Allah'tan korkun. |
|
97. Allah,
Kâbe'yi, o saygıya lâyık evi, haram ayı, hac kurbanını ve (kurbanın
boynuna
asılan) gerdanlıkları (maddi ve manevi yönlerden) insanların
belini
doğrultmaya sebep kıldı. Bu da Allah'ın, göklerde ve yerde ne varsa
hepsini
bildiğini ve Allah'ın her şeyi bilici olduğunu (sizin de anlayıp)
bilmeniz
içindir. 98. Biliniz ki Allah'ın cezalandırması çetindir ve yine Allah'ın bağışlaması ve esirgemesi sınırsızdır. 99. Resûle düşen (vazife), ancak duyurmadır. Allahaçıkladığınızı da gizlediğinizi de bilir. 100. De ki: Pis ve kötü ile temiz ve iyi bir değildir; pis ve kötünün çokluğu tuhafına gitse (yahut hoşuna gitse) de (bu böyledir). Öyleyse ey akıl sahipleri! Allah'tan korkunuz ki kurtuluşa eresiniz. |
|
101. Ey iman
edenler! Açıklanırsa hoşunuza gitmeyecek olan şeyleri sormayın.
EğerKur'an
indirilirken onları sorarsanız size açıklanır. (Açıklanmadığına göre)
Allahonları
affetmiştir. (Siz sorup da başınıza iş çıkarmayın). Allah çok
bağışlayıcıdır,
aceleci değildir. 102. Sizden önce de bir toplum onları sormuş, sonra da bunları inkâr eder olmuştu. 103. Allah bahîra, sâibe, vasîle ve hâm diye bir şey (meşru) kılmamıştır. Fakat kâfirler, yalan yere Allah'a iftira etmektedirler ve onların çoğunun da kafaları çalışmaz. |
|
104. Onlara,
"Allah'ın indirdiğine ve Resûl'e gelin" denildiği vakit, "Babalarımızı
üzerinde bulduğumuz (yol) bize yeter" derler. Ataları hiçbir şey
bilmiyor
ve doğru yol üzerinde bulunmuyor iseler de mi? l05. Ey iman edenler! Siz kendinize bakın. Siz doğru yolda olunca sapan kimse size zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah'adır. Artık O, size yaptıklarınızı bildirecektir. 106. Ey iman edenler! Birinize ölüm gelip çatınca vasiyet esnasında içinizden iki adalet sahibi kişi aranızda şahitlik etsin. Yahut seferde iken başınıza ölüm musibeti gelmişse sizden olmayan, başka iki kişi (şahit olsun). Eğer şüpheye düşerseniz o iki şahidinamazdan sonra alıkor, "Bu vasiyet karşılığında hiçbir şeyi satın almayacağız,akraba (menfaatine) de olsa; Allah (için yaptığımız) şahitliği gizlemiyeceğiz, (aksini yaparsak) bu takdirde biz elbette günahkârlardan oluruz" diye Allah üzerine yemin ettirirsiniz. |
|
107. Bu şahitlerin
(sonradan yalan söyleyerek) bir günah kazandıkları anlaşılırsa,
(şahitlerin)
haklarına tecavüz ettiği ölüye daha yakın olan (mirasçılardan)
iki
kişi onların yerini alır ve "Andolsun ki bizim şahitliğimiz onların
şahitliğinden
daha gerçektir ve biz (kimsenin hakkına) tecavüz etmedik, aksi
takdirde
biz, elbette zalimlerden oluruz" diye Allah'a yemin ederler.
108. Bu (usul), şahitliği gerektiği şekilde yapmaya, yahut yeminlerinden sonra, yeminlerin (mirasçılar tarafından) reddedilmesinden korkmalarına (çekinmelerine çare olarak) daha uygundur. Allah'tan korkun ve (O'nu) dinleyin. Allah, yoldan çıkmışlar topluluğuna rehberlik etmez. |
|
109. Allah'ın
peygamberleri toplayıp da "Size ne cevap verildi" dediği gün, "Bizim
hiçbir
bilgimiz yok, şüphesiz gizlilikleri hakkıyle bilen ancak sensin"
diyeceklerdir. 110. Allah o zaman şöyle diyecek: "Ey Meryem oğlu İsa! Sana ve annene (verdiğim) nimetimi hatırla! Hani seni mukaddes ruh (Cebrail) ile desteklemiştim; (bu sayede) sen beşikte iken de yetişkin çağında da insanlarla konuşuyordun. Sana kitabı (okuyup yazmayı), hikmeti, Tevrat ve İncil'i öğretmiştim. Benim iznimle çamurdan, kuş şeklinde bir şey yapıyordun da ona üflüyordun, hemen benim iznimle o bir kuş oluyordu. Yine benim iznimle anadan doğma körü ve alacalıyı iyileştiriyordun. Ölüleri benim iznimle (hayata) çıkarıyordun. Hani İsrailoğullarını (seni öldürmekten) engellemiştim; kendilerine apaçık deliller (mucizeler) getirdiğin zaman içlerinden inkâr edenler, "Bu, apaçık bir sihirden başka bir şey değildir" demişlerdi. |
|
111. Hani
havârîlere, "Bana ve peygamberime iman edin" diye ilham etmiştim. Onlar
(da), "İman ettik, bizim Allah'a teslim olmuş kimseler
(müslümanlar)
olduğumuza sen de şahit ol" demişlerdi. 112. Hani havârîler "Ey Meryem oğlu İsa, Rabbin bize gökten, donatılmış bir sofra indirebilir mi?" demişlerdi. O, "İman etmiş kimseler iseniz Allah'tan korkun" cevabını verınişti |
|
113. Onlar
"Ondan yiyelim, kalplerimiz mutmain olsun, bize doğru söylediğini
(kesin olarak) bilelim ve ona gözleriyle görmüş şahitler olalım
istiyoruz"
demişlerdi. 114. Meryem oğlu İsa şöyle dedi: Ey Rabbimiz! Bize gökten bir sofra indir ki, bizim için, geçmiş ve geleceklerimiz için bayram ve senden bir âyet (mucize) olsun. Bizi rızıklandır; zaten sen, rızık verenlerin en hayırlısısın. 115. Allah da şöyle buyurdu: Ben onu size şüphesiz indireceğim; ama bundan sonra içinizden kim inkâr ederse, kâinatta hiç bir kimseye etmediğim azabı ona edeceğim! |
|
116. Allah:
Ey Meryem oğlu İsa! İnsanlara, "Beni ve anamı, Allah'tan başka iki
tanrı
bilin" diye sen mi dedin, buyurduğu zaman o, "Hâşâ! Seni tenzih
ederim;
hakkım olmayan şeyi söylemek bana yakışmaz. Hem ben söyleseydim sen onu
şüphesiz bilirdin. Sen benim içimdekini bilirsin, halbuki ben
senin
zâtında olanı bilmem. Gizlilikleri eksiksiz bilen yalnızca sensin.
117. Ben onlara, ancak bana emrettiğini söyledim: Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin, dedim. İçlerinde bulunduğum müddetçe onlar üzerine kontrolcü idim. Beni vefat ettirince artık onlar üzerine gözetleyici yalnız sen oldun. Sen her şeyi hakkıyle görensin. |
|
118. Eğer
kendilerine azap edersen şüphesiz onlar senin kullarındır
(dilediğini
yaparsın). Eğer onları bağışlarsan şüphesiz sen izzet ve hikmet
sahibisin"
dedi. 119. (Bu konuşmadan sonra) Allah şöyle buyuracaktır: Bu, doğrulara, doğruluklarının fayda vereceği gündür. Onlara, içinde ebedî kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetler vardır. Allah onlardan razı olmuştur, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte büyük kurtuluş ve kazanç budur. 120. Göklerin, yerin ve içlerindeki her şeyin mülkiyeti Allah'ındır, O, her şeye hakkıyle kadirdir |
Anasayfaya dön | Konulara dön |
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri |