Fıkıh Köşesi

DUA NEDİR, ÂDÂBI NASILDIR?

Soru: "Bir sohbette; Müslümanlara zulmedenlere zalimlere beddua edilip-edilemeyeceği konusu açıldı. Bir kardeşimiz: "-Allahu Teala'nın (cc) ilmi mutlaktır. Kullarına şahdamarından daha yakındır. Müslümanların zalimlere meyletmelerini haram kılmıştır. Oturup dua edeceğimize, onlarla mücadele edelim" dedi. (..) Bazı kardeşlerimiz; duanın bir ibadet olduğunu söyleyerek, bu yoruma karşı çıktılar. Dua konusunda, değişik tezler ileri sürüldü. Bunları kısaca özetliyorum. (..) Dua ibadetinin keyfiyeti ve adabı konusunda, zihnime birçok sual takıldı. Dua'da dikkat edilmesi gereken tertibin mahiyeti nedir? Müslümanların birbirlerine dua etmeleri veya birbirlerine dua talebinde bulunmaları caiz midir? Anne ve baba, kendilerine dua eden çocuklarının amelinden istifade edebilirler mi? Bir mükellefin, işlediği salih ameller vesile ederek dua etmesi caiz midir? Herhangi bir kimsenin aracılığı ile Allahu Teala (cc)'dan bir şey istemek caiz midir? Dua dil ile mi yoksa kalp ile mi yapılmalıdır?"

CEVAP: İnsanlar hayatları boyunca, güçlerinin yetmeyeceği değişik hadiselerle karşılaşmakta, keder, sıkıntı, acz ve ümitsizliklere maruz kalabilmektedirler. Musibet ile karşılaşan insanın; o halden kurtulmak için, elinden gelen gayreti sarfetmesi gayet normaldir. Dua ibadeti; Allahü Teala'nın (cc) kudreti ile insanoğlunun aczini, aynı anda tefekküre vesile olan bir ibadettir. Allahu Teala (cc) kendisine nasıl dua edileceğini, Kur'an-ı Kerim'de resullerinin dualarını haber vererek öğretmiştir. Mü'minler önce bu duaların keyfiyetini dikkate almak durumundadırlar. Hz. Adem (as) in, "Ey Rabbimiz, biz nefislerimize zulmettik. Eğer sen bizi affetmez ve bize acımazsan mutlaka zarara uğrayanlardan oluruz." (El-A'raf Suresi: 23) diyerek dua ettiği malumdur. İnsanoğluna bilmediklerini öğreten Kur'an-ı Kerim'de Müslümanlara "... Ey rabbimiz unutur veya hata edersek bizi sorumlu tutma.." (El-Bakara Suresi: 286) demelerini tavsiye edilmiştir. Hesap gününü düşünen her insanın, dua ibadetini ihmal etmemesi gerekir. İmam Ahmed b. Hanbel; Ebu Said el-Hudri'den (ra) rivayet ettiği bir hadis-i şerif'de Peygamberimizin (sav): "Duanın karşılıksız kalmayacağı ve üç şeyden birinin (ya kabul, ya ahirete bırakma, yahut eda edilen dua sebebiyle günahın affedilmesi) meydana geleceğini" haber verdiğini belirtmektedir.
Duada dikkat edilmesi gereken tertibi Hz. Peygamberimiz (sav) şöyle açıklamıştır: "Biriniz dua edeceği zaman Allah'a hamd ve sena ile başlasın, Resulüne selavat getirsin ve bundan sonra artık dilediği duayı yapsın." (1) Müslümanların birbirlerine dua etmeleri veya dua talebinde bulunmaları caizdir. Rasul-i Ekrem (sav) umreye giden Hz. Ömer (ra)'e: "Bizi de duandan unutma kardeşim." (2) demiştir. Ebeveynin, kendilerine dua eden çocuklarının amelinden istifade edeceği sabittir: "İnsanoğlu öldüğü zaman artık ameli kesilmiştir. Yanız şu üç şey bunun dışındadır: Sadaka-i cariye, faydalanılan ilim ve dua eden salih evlat" (3) Hanefi fukahası: "Herhangi bir kimsenin aracılığıyla Allahu Teala (cc)'dan bir şey istemek caiz değildir" hükmünde ittifak etmiştir. Dua sadece Allahü Teala (cc) ya yapılmalıdır. Zira namazın her rekatında tekrar ettiğimiz Fatiha Suresi'nde: "Sadece sana ibadet eder ve sadece senden yardım dileriz" ikrarında ve taahhüdünde bulunduğumuz malumdur.
Salih ameller vesilesi ittihaz ederek talepte bulunmanın bir mahzuru yoktur. Bunun delili mağaraya sığınan üç kişinin duasıdır. Bunlardan her biri yalnızca Allah'ın rızasını gözettiği önemli bir amelini zikrederek, duada bulunmuştur. Çünkü böyle bir amel, Allah'ın, sahibinin duasının kabulünü gerektirecek bir sevgi ile sevdiği ve razı olduğu birşeydir. Birisi ana-babasına yaptığı iyiliği zikrederek, diğeri emanete gösterdiği riayet ve iyilikseverliği ile duada bulunmuştur. (4) Hz. Abdullah İbn Ömer'in (ra) şöyle dua ettiği rivayet edilmiştir: "Ya Rabbi, Senden beni İslam'a erdirdiğin gibi ondan beni uzaklaştırmamanı ve Müslüman olarak canımı almanı diliyorum." (5) Resul-i Ekrem (sav)'den nakledilmiş dualarla dua etmek hem sünnet, hem de daha güzeldir. Dua eden kişi gönülden etmeli, duasında maruf olan hususları istemelidir. Mükellef duasında samimi arzularını ve tavırlarını ifade etmelidir. Mesela: duasında "Allah'ın emirlerine itaat eden samimi bir Müslüman olmayı" ifade ediyorsa, hareketlerini duasına uygun hale getirmelidir. Bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmuştur: "Biliniz ki, Allahu Teala, kendisinden gafil bir kalbin duasını kabul etmez." (6) Dille yapılan dua, insanın kendisini eğitmesi açısından önemlidir. Meselenin özü budur. Birbirimize dua edelim.

(1) Sünen-i Ebu Davud, İst:1401 K. Salat, 358 Ayrıca Sünen-i Tirmizi- İst:
1401 K. Daavat, 65
(2) Sünen-i İbn Mace İst: 1401 K. Menasik 5
(3) Sahih-i Müslim, İst:1401 K. Vasiyet, 14.
(4) Sahih-i Buhari İst:1401 K. Hars: 13
(5) İmam Malik, El Muvatta, İst:1401K. Hacc, 128
(6) Sünen-i Tirmizi- İst:1401K. Daavat, 64

Günün Sözü

"Kıyâmet gününde insanların bana en yakın olanı, benim üzerime en çok salevât getirendir.” (Hadîs-i Şerif—Tirmizî)"
Telif Hakkı © 2024 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.