Fıkıh Köşesi
GAYBA İMAN VE MUGAYYABAT-I HAMSE (5 BİLİNMEYEN) MESELESİ
- Ayrıntılar
- Kategori: Fıkıh Köşesi
- Gösterim: 8432
Soru: "Müslümanların vasıflarından birisi, gayba iman etmeleridir. Bir sohbette; gaybın mutlak ve izafi olarak ikiye ayrılabileceği üzerinde duruldu. (..) Klasik tefsirlerde beş bilinmeyen olarak izah edilen hadise şu Ayet-İ Kerime'ye dayanmaktadır: "Saatin (kıyametin) ilmi, muhakkak ki Allah katındadır. Yağmuru O indirir, Rahimlerde olanı O bilir. Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilemez. Hiç kimse hangi yerde öleceğini bilemez. Şüphesiz Allah her şeyi bilir ve her şeyden haberdardır." ( Lokman Suresi: 34) Son yıllarda bu beş bilinmeyenden ikisini; yani "Yağmuru o indirir" ve "Rahimlerde olanı o bilir" hükümlerinin keyfiyetini mutlak değil, izafi gayb olarak değerlendiren müfessirler ortaya çıkmıştır. Bunların iddialarına göre "Günümüzde meteroloji cihazları yağmurun vaktini, röntgen ışınlarıyla (ultrason) anne rahmindeki çocuğun cinsiyetini tesbit etme imkanı vardır. Beş gaybi hadiseden ikisini, teknoloji sayesinde insanlar elde etmişlerdir."(..) İslam alimleri gaybı nasıl tasnif etmişlerdir. Tartışmaya konu olan ve teknolojinin ilerlemesi ile gaybi beş meseleden ikisinin ortadan kalktığı söylenebilir mi?"
CEVAP: İslam alimleri gaybi meseleleri, şu iki keyfiyete göre değerlendirmişlerdir. Birincisi: Herhangi bir delili veya emaresi bulunmayan gaybi meselelerdir. Bunların mahiyetini Allahu Teala (cc)'dan başkası bİlemez. "Gaybın anahtarları O'nun yanındadır. Kendinden başkası bunları bilmez." ( El En'am Suresi: 59) ayeti, gaybın bu kısmına işaret etmeketedir. Allahu Teala (cc)'nın ilmi, kıyametin ne zaman kopacağı, levh-u mahfuz'daki kitabın keyfiyeti, kaza ve kader hep bu kısım gayba dahildir. İkincisi: Kat'i delille (nassla) bilinen, fakat keyfiyetleri duyu organları veya akılla idrak edilemeyen gaybi varlıklardır. Melekler, cinler, ahiret, cennet, cehennem bu tür gayba dahildir. Meseleyi izah edebilmek için "gayb" kelimesinin lugat ve ıstılahi manası üzerinde kısaca duralım. Gayb kelimesi; Arap dilinde isim ve fiil olarak farklı anlamlarda kullanılır. Mazi fiil kalıbı olan "Ga-Be" masdarı; gözden kaybolan şeyleri veya duyularla idrak edilemeyen varlıkları ifade eden bir keyfiyete haizdirdir. Lazım fiil olarak kullanıldığında batmak, "fi" harf-i cerri ile birlikte kullanıldığında gizlenmek ve "an" harf-i cerri ile kullanıldığında ise gözden kaybolmak anlamına gelir. (1) İsim olarak kullanıldığında; kaybolma, şüphe, belirsizlik veya görünmeme gibi manalara gelir. Mesela: kocası yanında olmayan kadına "meğibe", mecliste bulunmayan bir kimsenin aleyhinde konuşmaya "gıybet", dibi görünmeyen kuyuya "gayabe" ve sık ağaçlı olan ormana "gabe" denilir. (2) Müfessir M. Hamdi Yazır'a göre gayb; ya "adl" gibi masdar, ya meyyit kelimesinden tahfif edilen "meyt" gibi, "gayib" ten dönüşmüş bir isimdir. (3) Herhangi bir alem veya varlık, insana nisbetle gaybi olabilir. Allahu Teala (cc)'ya nisbetle gayb yoktur. Zira O'nun ilmi, herşeyi ihata eder ve hiçbir şey O'ndan gizli kalamaz. (4) Gaybe yakin (kesin) olarak iman eden kimseleri, Resul-i Ekrem (sav) övdüğü malumdur.(5)
Tarih boyunca müfessirler; "Mugayyabat-ı Hamse" ( gaybe ait beş mesele) diye isimlendirilen ve nass ile sabit olan mesele üzerinde durmuşlardır. Bahsettiğiniz iddiaların, gaybın bilinebileceği zannına vesile olduğunu söyleyebiliriz. Zira insanoğlunun bu konuda elde ettiği bilgiler, deney ile sabit olmuş ve belirli bir merhaleden sonra kazanılmış tecrübelerdir. Mesela: Havanın nem oranı, rüzgarın esme yönü ve buharlaşma gibi hadiseler, hava tahmin raporlarınını en önemli unsurlardır. Bu unsurlar, yağmurun müşahede (gözlem) alanına girmesiyle tesbitinin mümkün olduğunu göstermektedir. Dolayısıyle müşahade (gözlem) aşamasında elde edilen bilgiler, mutlak gaybın izafi hale geldiğinin delili olamaz. Zira bu usulle elde edilen bilgiler, zanni delil niteliğindedir. İsmi üzerinde "Hava Tahmin raporu"dur. İlim kesin bilgi olduğuna göre, hava tahmini kesin bilgi olarak takdim etmek imkansızdır. Teknolojinin ilerlemesi, ayette geçen "Yağmuru o indirir" hükmüne tesir edemez. Aynı şekilde anne rahmindeki çocuğun; röntgen ışınlarıyla cinsiyetinin (erkek veya kız olduğunun) belirlenmesi, müşahede ile ilgili bir unsurdur. Mutlak olan gaybın keyfiyetini ortadan kaldıramaz. Çünkü ayet-i kerime'de geçen "Rahimlerde olanı o bilir" hükmünü, çocuğun cinsiyetiyle (erkek veya kız ) sınırlamak veya tahsis etmek mümkün değildir. Muhkem olan ve mutlak gaybı beyan eden bu ayet-i kerime'nin tefsirini bizzat Resul-i Ekrem 'in (sav) yaptığı da sabittir. (6) Hz. Abdullah ibn-i Mesud 'dan (ra) rivayet edilen Hadis-i şerif'te beyan edildiği üzere; Anne rahminde çocuğun rızkı, eceli, said mi yoksa şaki mi olacağı (tek kelime ile kaderi) belirlenmektedir. Bunu da Allahü Teala 'dan (cc) başkasının bilebilmesi mümkün değildir. Dolayısıyle "Mugayyabat-ı Hamse" diye isimlendirilen ve nass ile sabit olan hükümlerin, "mutlak gayb" olma vasıfları devam etmektedir. Meselenin özü budur. Birbirimize dua edelim.
(1) Yakup El Firuzabadi- El Kamusu'l Muhit- Kahire: 1301 C:1 Sh:111 vd.
(2) İbn-i Manzur- Lisanu'l Arap- Beyrut: 1955 C: 1 Sh: 654 vd.
(3) M.Hamdi Yazır- Hak Dini Kur'an Dili- İst: 1971 C: 1 Sh: 176
(4) Rağıp El Isfahani- El Müfredat fi Garibu'l Kur'an-İst: 1986 Sh: 552
(5) İbn-i Kesir- Tefsiru'l Kur'ani'l Aziym- Beyrut: 1969 C: 1 Sh: 40 vd
(6) Sahih-i Buhari-İst: 1401 K.Tevhid: 4, Ayrıca Sahih-i Müslim- İst: 1401 K. İman:7, İmam Ahmed b. Hanbel-El Müsned- İst: 1401 C: 4 Sh: 1