مَا أَغْنَى عَنْهُ مَالُهُ وَمَا كَسَبَ
Mâ agnâ anhu mâluhu ve mâ keseb(kesebe).
| mâ agnâ an-hu | : ona fayda vermedi, zenginlik sağlamadı |
| mâlu-hu | : onun malı |
| ve | : ve |
| mâ | : şey |
| kesebe | : kazandıkları |
Ona ne malı, ne kazandığı fâide vermedi.
Ona ne malı bir zenginlik verdi ve ne de kazandığı şey.
Ne malı fâide verdi ona ne kazandığı
Ona ne malı fayda verdi, ne de kazandığı.
Ne malı ne de kazandığı onu kurtaramadı.
Malı ve kazandığı kendisine fayda vermedi.
Ona ne malı fayda verdi, ne de kazandığı.
(1-5) Ebu Leheb'in iki eli kurusun! Kurudu da. Malı ve kazandıkları ona fayda vermedi. O, alevli bir ateşte yanacak. Odun taşıyıcı olarak ve boynunda hurma lifinden bükülmüş bir ip olduğu halde karısı da (ateşe girecek).
Ne malı ona fayda verdi, ne kazandığı...
Ona ne malı, ne de yaptığı işler fayda verdi!
Ne malı fayda verdi ona, ne kazandığı...
Malı ve kazandığı ona fayda vermedi.
Malı da bir fayda vermedi ona, kazandığı da.
Malı ve kazandıkları ona fayda vermedi.
Malı ve kazandıkları kendisine bir yarar sağlamadı.
Mali ve kazandigi kendisine fayda vermedi.
Malı ve kazandığı kendisine fayda vermedi.
Malı ve kazandıkları kendisine bir yarar sağlamadı.
Ne faydası olacak servetinin ve kazancının?
Ona, malı ve kazandıkları fayda vermedi.
Malı da, kazandıkları da kendisine bir yarar sağlamadı.
Ne malı bir fayda verdi ona, ne kazandıkları.
Ne malı, ne de kazandığı onu (Allâh'ın kahrından) kurtaramadı.
Ne malı kurtardı onu ne de kazandığı.
Ne parası, ne de bir kazancı ona yaramadı.