Evliyalar Ansiklopedisi

MUSTAFA FEYZİ EFENDİ (Tekirdağlı)

MUSTAFA FEYZİ EFENDİ (Tekirdağlı)

Gümüşhânevî Dergâhının son şeyhi. Babası çiftçilikle meşgûl olanEmrullahAğadır. 1851 (H.1267) senesinde Tekirdağ'ın Kılıçlar köyünde doğdu. İlk tahsîlini memleketinde gören Mustafa Feyzi Efendi, 1868 senesinde İstanbul'a geldi. Bâyezîd Câmii dersiâmlarından ağabeyi Tekirdağlı MehmedTâhir Efendiden ders okudu. 1883 senesinde icâzet, diploma aldı. Aynı sene içinde yapılan rüûs imtihânını kazanıp, ders okutabilecek duruma geldi. Dersvekili sıfatıylaBâyezîd Câmiinde ders okutmaya başladı. 1887 senesinde kendisine "İbtidâ-i hâric" rütbesi verilerek İstanbul Müderrisliği vazîfesi verildi. 1907 senesinde "Mûsıla-i Sahn" rütbesiyle Şehzâdebaşı İsmâil PaşaMedresesi müderrisliğine tâyin edildi.Daha sonra dördüncü Osmânî ve dördüncü Mecîdî nişânı ile taltif edilerek 1910 senesinde Huzûr dersleri muhataplığına tâyin edildi. En son huzûr dersinin yapıldığı 1919 senesine kadar bu vazîfesine devâm etti.

Ahmed Ziyâüddîn Gümüşhânevî hazretlerine tasavvuf talebesi olan Mustafa FeyziEfendi, onun önde gelen halîfelerinden oldu. İlmiyle ve güzel ahlâkı ile insanlara faydalı olmaya çalıştı. Ömer Ziyâüddîn Dağıstânî'nin vefâtından sonra Gümüşhânevî Dergâhına postnişîn tâyin edildi. İnsanlara İslâmiyetin emir ve yasaklarını anlattı. Bu sırada Yeni Câmide hadîs dersleri okuttu. Birçok talebe yetiştirip hilâfet verdi. Serezli Hasîb Efendi, Kazanlı Abdülazîz Bekkîne, Bursalı Mehmed Zâhid (Kotku) Efendi onun hilâfet verdiği kimselerdendir. Gümüşhânevî Dergâhı postnişînliği vazîfesini tekke ve zâviyelerin kapatılmasına kadar sürdürdü. Tekke ve zâviyelerin kapatılması üzerine insanlardan uzak, bir köşede halvete çekildi. Son yıllarını ibâdet, tâat ve Allahü teâlânın ismini yâd etmekle geçiren Mustafa Feyzi Efendi, 1926 (H.1345) senesinde İstanbul'da vefât etti. SüleymâniyeCâmii hazîresinde hocasının kabrinin yakınında defnedildi. Kabri, sevenleri tarafından ziyâret edilmektedir.

İlim, fazîlet ve güzel ahlâk sâhibi bir zât olan Mustafa Feyzi Efendi, orta boylu, dolgunca olup, sakalının beyazı siyahından çoktu. Devamlı oruç tutar, çok namaz kılar ve Allahü teâlânın ismini zikrederdi. Her sene bir kere baştan başlıyarak sonuna kadar Râmûzü'l-Ehâdîs kitabını okuturdu. Sohbetleri sırasında;

Tasavvuf kimseye âr olmamaktır,
Tasavvuf gül olup hâr olmamaktır,
Tasavvuf yok olup var olmamaktır
Kim anlarsa bunu bürhân var onda.


kıtasını sık sık tekrar ederdi.

1) Râmûz-ül-Ehâdîs Tercümesi, 1. c. Mukaddimesi
2) Ahmed Ziyâüddîn Gümüşhânevî Hayâtı, Eserleri; s.153

Günün Sözü

"Îmânın en faziletlisi nerede olsan Allâhü Teâlâ’nın seninle beraber olduğunu bilmendir.” (Hadîs-i Şerif—Muhtâru’l-Ehâdis)"
Telif Hakkı © 2024 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.