3-AL-İ İMRAN
188-Şimdi bunun yalnız bir kınamaktan ibaret kalmayacağını ve genel şekliyle ahlâkta ciddilik ve tevazu (alçak gönüllülük) tersine hareket edenlerin sonlarının acıklı olduğunu açıklamak için de münafıklar dolayısıyle şu âyet inmiştir. Yaptıkları herhangi bir iş ile sevinen, dilimiz tabiriyle böbürlenen ve yapmadıkları bir şeyle öğülmelerinden hoşlanan kimseleri sakın azaptan kurtulacak bir yerde zannetme, asla zannetme, hem bunlar için elim (acıklı) bir azab hazırlanmıştır. Bu âyet, münafıklar sebebiyle inmiş olmakla beraber, hükmü, gerek diğer kafirler ve müşriklerden ve gerek müslümanlardan bu davranışta bulunan gurur sahiplerinin hepsini içerir. Gururlanmak, gelecekten gaflet etmek ve vazifenin kabul edilip güzel bulunmasının kendine ait olmadığını bilmemek, yaptığı işi büyüksünüp kendine onu büyük görmek gibi bir küçüklüktür. Ve yapmadığını yapmış gibi gösterip öğünülmekten hoşlanmak ise hakkı, doğruyu bozmaktan zevk almak ve Allah'ı unutmaktır. Önceki buna sevk eder. Bu ikisi bir yere gelince, de acıklı azabı hak etmiş olur. Üzüntüyle beraber bu halde bulunanlar ne kadar çoktur.
"Yek beyza vü sad hezar gıdgıdak"
"Tek yumurta ve yüz bin gıdgıdak".
Burada Cenab-ı Allah, müslümanlara bütün başarıyı temin
edecek olan kulluk kemali ile yüksek ahlâkları telkin için ruhları
yaratılıştan hakka ve kalpleri gurur âleminden affedici Allah tarafına
çekerek sabır, Allah korkusu ve azmin bütün hedefini ve geçmiş
beyanların gerekli sebeplerini özetleyerek
buyuruyor ki:
Anasayfaya dön | Konulara dön |
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri |