6-EN'AM:
Allah kimi dilersek derecelerini yükseltiriz. Şu halde bu, İbrahim'e mahsus bir durum değildir. Allah'ın seçmesine mazhar olan büyük Allah dostlarının büyüklerinde cereyan eden bir sünnettir. Ey Muhammed, hiç şüphe yok senin Rabbin böyle bir hikmet sahibi, böyle bir bilendir.
84-88-Bak İbrahim'e daha ne verdik. Ona İshak ile Yakub'u da ihsan ettik. Hepsini hidayete erdirdik, doğru yolda başarılı kıldık, emîn kıldık. Daha önce Nuh'a hidayet etmiştik. O da puta tapanlarla uğraştı ve onlara üstün geldi. Şu halde İbrahim, kendi hidayetinden başka hem büyük dedesinin, hem de çocuklarının hidayete ermesiyle de bahtiyar oldu. Ve neslinden Davud ve Süleyman'a da hidayet ettik. Bu kelimesindeki zamirin bahis konusu İbrahim olması bakımından ona râci olması, yani ilerde geleceği üzere ondört peygamberin İbrahim Aleyhisselâm'ın neslinden olması ortaya çıkıyor. Fakat Lut Aleyhisselâm, İbrahim'in neslinden değil, kardeşinin oğlu ve aynı şekilde Yunus Aleyhisselâm'ın da onun neslinden olmadığı ve ibâre (metin) de zamirin yakına dönüşümü de asıl kaide gereği olduğu için, bir çok tefsirciler bunu zikri yakın olan Nuh Aleyhisselâm'a göndermişlerdir. İbnü Abbas, "Gerçi bütün peygamberlerin içinde Hz. İbrahim'e ne ana, ne baba tarafından doğum itibariyle katılmayanlar vardır. Nitekim Lut kardeşinin oğludur. Bununla beraber hepsi İbrahim'in nesline dayanır. Çünkü amca da babadan sayılır." demiştir ki, bu mânâ sözün gelişine daha uygundur. Nuh'a gönderildiği takdirde bu yoruma ihtiyaç kalmazsa da, o zaman konunun sevki İbrahim'den Nuh'a değiştirilmiş olacaktır. Bununla beraber âyeti, cümlesine bağlamak da caizdir. O zaman bunlar, "onun neslinden" kapsamında dahil olmaksızın Hz. İbrahim'e yardımcı olarak bahşedilmiş olur. Ve gerçekte insanın kendi sulbünden gelen evladına da "nesli" denilmez ve iki kardeş olan İsmail ve İshak karşılığı da bu bağlamayı gerektirir. Dikkate şayandır ki bu âyetlerde onsekiz peygamber zikredilmiş ve bunların zikri bir güzel sınıflandırmaya tâbi tutularak Hz. İbrahim etrafında toplanmıştır. Hz. Nuh puta tapanlarla uğraşan ilk peygamber, İshak ve Yakub bütün İsrailoğulları peygamberlerinin aslı, bu arada baba oğul mülk ve saltanat ile seçkin, imtihan ve güzel sabır ile seçkin, iki kardeş, âciz bırakma kuvveti, heybet ve ezici güç, kitap ve özel şeriat ile seçkin, zühd ve ruhaniyet ve fedekârlıkta örnek olmuştur. İlyas, İdris Aleyhisselâm olduğu hakkında bir rivayet varsa da İsrailoğulları peygamberlerinden olması daha tercih edilir. Harun Aleyhisselâm soyundan olduğu nakledilmiş ve "İlyas b. Yasin b. Firhas b. Azzar b. Harun" denilmiştir.
Hızır
olduğu da söylenmiştir. Zira İsa ve Hızır
gibi İlyas'ın da henüz
hayatta olduğuna dair bazı eserler vardır. Ebu Hayyan tefsirinde der
ki:
"İlyas, İsa'ya yakın olarak zikredilmiştir. Henüz ölmemiş olmakta
ortaktırlar". İlyas'a yahudiler ve hıristiyanlar "İlya" derler. Yuhanna
İncili'nin baş taraflarında, "Yahudiler Oruşilim'den Yahya'ya 'sen
kimsin?' diye soru sormak üzere kahinler ile Levîliler gönderdikleri
zaman onun şahitliği budur: yani ikrar edip inkâr etmeyerek: 'Ben Mesih
değilim' diye ikrar etti ve ona: 'Öyle ise nesin, İlya mısın?' diye
sorduklarında o da: 'değilim' dedi. 'Sen o peygamber misin?'
dediklerinde: 'hayır' diye cevap verdi. 'Öyle ise Mesih yahut İlya, ya
o peygamber olmadığın halde, niçin vaftiz ediyorsun?' dediler" diye
yazılmıştır ki İlya, İlyas; o
peygamber de peygamberlerin sonuncusu
Muhammed Aleyhisselâm'dır. İlya, Rafizîler tarafından "Ali"
ismine de
tatbik edilmiştir. Hitabın Hz. Peygamberimiz'e yönelmiş olması itibariyle
peygamberin dedesi olan ve İshak ve Yakub zincirinin karşılığında
bulunan Hz. İsmail diğer bir sınıfın başlangıcı olarak buraya
bırakılmış ve teker teker faziletleri bakımından Elyesa, Yunus, Lut
Aleyhisselâm da onunla beraber bir sınıfta sayılmıştır. Elyasa , Yuşa
b. Nûn'dur, diyenler olmuşsa da Elyesa' b. Ahtub b. el-Acuz'dur, diye
tashih ediliyor. (Bu kelime Hamze, Kisâî ve Halefu'l-Âşir kırâetlerinde
lâm 'ın şeddesiyle şeklinde okunur).
Anasayfaya dön | Konulara dön |
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri |