6-EN'AM:
63-64-
De ki: Kimdir o ki sizi karanın ve denizin karanlıklarından
kurtarır?
Öyle bir haldeki (Yakûb kırâetinde'nun sükunu ve şeddesiz olarak
okunur) siz ona açıktan açığa ve gizliden gizliye yalvararak şöyle dua
edersiniz: (Âsım'dan Ebu Bekr Şu'be rivâyetinde "havf"den okunur). Yani
siz ona şiddetli bir korku içinde ümitlenip yalvararak şöyle dua eder
ve sığınırsınız. Kasem olsun ki eğer o, bizi bundan kurtarırsa muhakkak
biz şükredenlerden olacağız, dersiniz. (Âsım, Hamze, Kisâî,
Halefü'l-Âşir kırâetlerinin dışındaki kırâetlere göre okunur ki,
muhatab sigasıyla "kurtarırsan" demektir)
65- De ki: O Allah'ın size üstünüzden ve ayaklarınızın altından bir azab göndermeye, üstten azab, yıldırım düşmek, taş yağmak, tufan olmak gibi gök âfetleri; ayakların altından azab da, zelzele olmak, yerin göçmesi, su ve ateş çıkması gibi yer âfetleri hakkında açıktır. İbnü Abbas hazretleri valilerin zulmü, terbiyesizlerin kötülüğü, demiştir ki üstten azab, alttan azab demektir. Bazı tefsirciler de baştan veya alttan gelen hastalıklar ve musibetler ile tefsir etmişlerdir. Âyet, hepsini ihtimali içine almaktadır. veya sizi fırkalara ayırmaya, (ŞİYA' kelimesi, şia'nın çoğulu, şîa da birbirlerinin arkasından giderek bir emîre veya reise taraftar olan fırka demektir) veya sizi fırka fırka birbirinize geçirmeye, yani her biri bir başkana taraftar olmuş ve çeşitli isteklere ayrılmış muhtelif fırkalara parçalayıp birbirinizle çarpıştırmaya, ve bir kısmınıza, diğer bir kısmınızın (öldürme ve başka şeyler gibi) kötülük ve şiddetini acı acı tattırmaya gücü yeter. Ve bunlara gücü yeten ancak odur. "Bak, âyetlerimizi nasıl inceden inceye açıklıyoruz ki, akıllarını başlarına alsınlar." Bu âyetlerin muhtevasında yukarda geçen bazı âyetlerin mânâları değişik diğer bir şekil ve surette ifade edilmiş olduğundan burada bunun hikmeti beyan buyurulmuştur.
Anasayfaya dön | Konulara dön |
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri |