160- Allah'a bir hasene (iyilik) ile
gelmiş
olana onun on misli iyilik vardır. Bazı tefsirciler bu on misli
takdirinin belli bir sayı ile sınırlama anlamında olmayıp "Sen bana bir
iyilik yaparsan, ben on katını yaparım" denildiği gibi, genel olarak
katlanmadan kinâye olduğunu söylemiş ve bu konuda: "Mallarını Allah
yolunda harcayanların durumu her başağında yüz dane olmak üzere yedi
başak veren bir danenin durumu gibidir. Allah dilediğine kat kat
verir." (Bakara, 2/261) âyetini delil göstermişlerdir. Diğer
tefsircilere göre ise, aşere (on), açıklamanın en azıdır ki, en az bire
on muhakkaktır, demek olur ve açık olan da budur. Hangisi olursa olsun,
demekki sevap, bir hak kazanmaktan ibaret değil, bir üstünlüktür. İlâhî
lutuf bir iyiliğe fazlasıyla kat kat ecir ve sevap verecektir. Şu
halde, iyilik ne güzel şeydir ve İlâhî rahmet ne kadar geniştir. Demek
ki herkes yaptığı iyiliğin mutlaka birkaç mislini ve en az on katını
alacaktır. Yeter ki yaptığı iyilik olsun. O halde bir diğerinin daha
fazla olmasından dolayı lutuf ve ilâhî ihsanı kıskanmaya ve niçin
falana bin verdi de, bana on verdi diye itiraza kalkışmaya hak yoktur.
Kötülük ile gelmiş olan da ancak o kötülüğün misliyle (dengiyle)
cezalanır. Yani affolunmayıp cezalandığı zaman, fazla değil, yaptığı
kötülüğün tam dengi bir kötülükle ceza görür, aynı adaletle muamele
edilir. Ve hiçbirine zulmedilmez. Ne iyilik sahiplerine, yaptıkları
iyilikten eksik ecir ve sevap verilir, ne de kötülük sahiplerine,
kötülüklerinden fazla ceza verilir. Buna karşı küfür (inkâr) dünya gibi
geçici bir kötülük değil mi? O halde sürekli azab cezası bunun nasıl
bir dengi olur? Bu ceza, suçtan fazla olmayacak mı? denemez. Çünkü
küfür, Allah'ın emrini red ve inkârdır. Hakkı bir an bile inkâr etmek
ebedî yalandır. Kâfirin her küfrü ve küfrünün her ânı ebedi bir
kötülüktür. Başka bir deyimle, Hakk'ın herhangi bir emrine karşı inkâr,
Yüce Allah'ın rahmetinden ebedî bir kesilmedir. Elbette bu ebedî
kötülüğün, ebedî kesilmenin cezası da ebedî azaptır. İlâhî rahmete
ulaşmak için, sınırlı bir zaman zarfında verilen bir fırsatı, bir
sebebi toptan reddetmek, o rahmetten ebedî olarak yoksunluk demek
olduğu ne kadar açıktır.