3-AL-İ İMRAN 

182-Bu emir verilirken ilâhî adalet anlatılmak için şu da eklenecektir: Bu azab, önce kendi elinizle, yani kazanma gücünüzle yaptığınız sözlü, fiilî, i'tikâdî günahlar; bir de Allah Teâlâ'nın kullarına zulmedici olmaması sebebiyle ilâhî bir adalettir.

183- Bu, yukardaki ya sıfat olarak merbut (bağlı)tur. Zemm (kınama) üzere nasb veya ref veya bedel olması da caiz görülmüştür. Bu âyetin iniş sebebinde rivâyet edilir ki, yahudi reislerinden Ka'b b. Eşref, Malik b. Sayf, Vehb b. Yahuza, Zeyd b. Manuh, Fenhas b. Azura ve Hüyey b. Ahtab gelmişler, Resulullah'a: "Sen, Allah Teâlâ'nın seni bize bir peygamber olarak gönderdiğini ve sana bir kitap indirdiğini iddia ediyorsun. Halbuki Allah Teâlâ bize, Allah tarafından gönderildiğini iddia eden bir peygamber ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe kendisine iman etmememize dair ahid vermiş, yani böyle emir ve tavsiye etmiştir. Şu halde sen bu mucizeyi gösterirsen seni tasdik ederiz." demişlerdi. Bunun üzerine bu âyet indi. Bu ateşten maksad, gökten bir fışıltı ile inen bir nâr-ı beyza (beyaz bir ateş), kurbanı yemesi de yakıp ateş haline çevirmesi demek olduğu ve kurbanın kabulüne işaret olmak üzere böyle bir ateş ile yakması geçmiş peygamberler zamanında yaygın bulunduğu da naklediliyor. Fakat bu mucize olmadıkça bir peygamberin tasdik olunmaması, diğer deliller ve mucizelerin dikkat nazarına alınmaması hakkında yahudilere ilâhî bir ahdin bulunduğu iddiası, Hz. Peygamberimiz'e iman etmemek için uydurulmuş bir yalan ve iftiradan başka bir şey olmadığı da muhakkaktır. Çünkü bunun gayesi, bir mucizesi olmasıdır. Ve Allah Teâlâ'nın sonsuz mucizeler yaratmaya kudreti de malumdur. Şu halde buna diğer mucizelerden fazla bir kıymet verilmesi ve bunun iman için ilk şart sayılması tam iftira olur. Bununla beraber bu kurban meselesinin bir müddet cereyan edip İsa'nın dili ile nesholunduğu (kaldırıldığı)da söylenmiştir. İşte Allah Teâlâ onların yalan, iftira ve fikirlerinin iman etmek maksadıyla bir mucize isteği olmayıp, sırf kibirlenme olduğunu çok belagatlı ve ince bir şekilde açıklamakla onları ilzam (susturmak) için buyuruyor ki: Ey Muhammed, sen onlara şöyle söyle: "Benden önce size bir çok peygamber açık açık deliller, mucizelerle ve o söylediğiniz kurban ve ateş mucizesiyle geldilerdi." Zekeriya, Yahya ve diğer İsrailoğulları peygamberleri gelmişler ve İsrailoğulları peygamberleri olmaları bakımından mucizeler arasında bu söylenen mucizeyi de elbet göstermişlerdi. Siz sözünüzün delaleti üzere, bu kurban mucizesi gösterilirse iman edeceğiz demekte doğru ve ciddi iseniz o peygamberleri niçin öldürdünüz ya? Yani sizin dedeleriniz onları öldürdükleri gibi, siz de bugün onların fikir ve yolunda bulunuyor ve onların öldürülmesine razı oluyor, doğru buluyor ve kıymet veriyorsunuz. Hâlâ inat ediyor, o peygamberlere iman etmiyor ve o öldürmelerden dolayı tevbekâr olmuyorsunuz. Halbuki Muhammed Resulullah'a iman etmek için bütün bu peygamberlere iman etmek şarttır. Siz onları tasdik etmeden ve o günahlara tevbe etmeden Muhammed'i tasdik etmiş olamazsınız. Ve mademki onlar kurban mucizesini de gösterdikleri halde hâlâ iman etmiyorsunuz, o halde çok açıktır ki, bugün istediğiniz bu mucizeye yine iman etmiyeceksiniz. Buna göre ahid (anlaşma) davanız iftira olduğu gibi, bu isteğiniz de yalandır. Bu iftirayı tasdik mânâsını içine alacak bir mucize olamaz. Bugün böyle bir şey gösterilmiş olsa, iddia edilen anlaşmanın varlığını tasdik demek olur. Allah Teâlâ bu iftirayı tasdik etmez ve siz gerçekte o peygamberlerin peygamber olduğunu bildiğiniz halde, yakinen (kesin bir şekilde) iman etmediğiniz gibi, bugün de öylesiniz. İşte Ey Muhammed, sen onları Kur'ân'ın bu i'cazkâr cevabıyla sükuta zorla ve sustur, sakın üzülme, çünkü:

Geri Dön
Anasayfaya dön Konulara dön
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri