3-AL-İ İMRAN 

168- O münafıklar ki, harpten savuşup oturarak kardeşleri (yani akrabaları) için: "Bizi dinlemiş olsalardı öldürülmezler, bizim gibi kurtulurlardı." dediler. Bunu diyenin de Abdullah b. Übeyy olduğu nakledilmiştir. Bu sözde, önce savaştan kaçırmak için teşviklerde bulunduklarını ikrar; ikinci olarak teşvikleri dinlenilmediği için gücendiklerini açıklama; üçüncü olarak öldürülenleri aşağılama ve "oh olsun" diye öç alma; dördüncü olarak da eceli inkar vardır. Ta yukarda (Âli İmran, 3/122) âyet-i kerimesindeki iki grup münafıkların yüzünden az daha kalp zayıflığına düşüyorlardı, Allah korudu. Ey Muhammed, bunları susturmak için de ki: "Öyleyse haydi kendinizden ölümü uzaklaştırın bakalım?" Sizin kurtulmanızın sebebi savaştan savuşup oturmanız olduğu ve size uyanların kurtulacağı iddiasında doğru iseniz, bunu yapabilmeniz gerekir. Gelelim öldürülenlere:

169-Ey hitap mümkün olan herhangi bir kimse, yahut Ey Muhammed! "Allah yolunda öldürülen kimseleri ölüler zannetme" . İmam Ahmed b. Hanbel'in ve daha birçoklarının İbnü Abbas hazretlerinden rivayet ettikleri bir hadis-i şerifte Allah'ın Resulü buyurmuştur ki: "Uhud'da kardeşleriniz şehid oldukça Allah Teâlâ onların ruhlarını yeşil kuşların içlerine koydu ki, cennetin ırmaklarından sulanırlar, meyvelerinden yerler ve Arş'ın gölgesinde asılmış altın kandillere giderler, istirahat ederler. Ne zaman ki yiyecek ve içecek yerlerinin hoşluğunu ve uyuyacak yerlerinin güzel letafetini taddılar, 'Nolaydı Allah'ın bize neler verdiğini kardeşlerimiz bilselerdi de cihaddan çekinmeseler, savaştan gocunmasalardı.' dediler. Allah Teâlâ da: 'Tarafınızdan ben onlara bunu tebliğ ederim.' buyurdu ve bu âyetleri indirdi. Tirmizî'nin "hasen", Hakim ve diğerlerinin "sahih" olarak Cabir b. Abdullah hazretlerinden tahric ettikleri bir hadis-i şerifte de şöyle rivayet edilmiştir: "Cabir (r.a.) dedi ki: Resulullah (s.a.v.) bana rastgeldi, 'Ey Cabir, seni üzgün görüyorum, niye?' dedi. 'Ey Allah'ın Resulü, dedim, babam şehit oldu, çoluk-çocuk ve borç bıraktı.' Buyurdu ki: 'Allah Teâlâ babanı ne şekilde kabul buyurdu sana müjde edeyim mi?' 'Evet' dedim. Buyurdu ki: 'Allah Teâlâ hiç kimseye perde arkasından başka bir şekilde kelâm söylemedi. Babanı ise diriltti de yüzüne karşı ona, 'Ey kulum, dile benden, vereyim sana.' dedi. O da: 'Ey Rabbim, bana hayat verirsin de senin yolunda ikinci defa öldürülürüm' dedi. Rabbi Teâlâ: 'Benden onlar bir daha dönmezler.' diye söyledi buyurdu. O da: 'Ey Rabbim, arkamdan tebliğ et.' dedi, Allah Teâlâ da bu âyeti indirdi." İkisinin de vukuu mümkün olduğu gibi bu, bir âyet; diğeri bir kaç âyet hakkında olması yönünden iki rivayet arasında zıtlık yoktur. Ve bu âyetlerin Uhud şehidleri sebebiyle inmiş olduğu hakkında haberler açıktır. Nitekim Bakara Sûresindeki (Bakara, 2/154) âyeti Bedir şehidleri sebebiyle inmiştir.

Geri Dön
Anasayfaya dön Konulara dön
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri