52- De ki, siz bize o iki güzelliğin birinden başkasını beklemezsiniz. Yani bizim hakkımızda beklediğiniz akıbet, her biri akıbetlerin en güzeli olan iki şeyden biridir: Ya zaferdir, ya şehitliktir. Bu ikisinden başka bir şey değildir. Biz sonuçta ya kesin bir zafer kazanacak, gazi olacağız, ya da şehit düşeceğiz. Oysa sizin başa geldiği takdirde musibet deyip kaçındığınız, halbuki bizim başımıza geldiği takdirde sevineceğimiz şehitlik de imrenip beğendiğiniz ve kıskandığınız zafer kadar güzel bir akıbettir. Siz bunların her ikisinin de büyük bahtiyarlık olduğunu takdir edemezsiniz de birine sevinir, öbürüne yerinirsiniz ve hakkımızda bu iki güzelliğin birinden daha başka gözetebilecek bir ihtimal bulamazsınız: Ya zafer, ya şehadet. İşte kaderimiz birbirinden güzel bu iki mutlu akıbetin, bu Allah yazılarının kesinlikle birisidir. Biz de sizin için şu iki akıbetten birini bekleriz: Allah'ın sizi, ya doğrudan doğruya kendi katından gelecek bir azapla ya da bizi ellerimizle meydana gelecek bir azapla cezalandırmasını, bu iki azaptan birisiyle azaba uğratmasını bekleriz. Yani sizin akıbetiniz, Allah katındaki kaderiniz de, layıkınız da budur. İşte sizin için en fena olan bu iki akıbet, bizim açımızdan bir iman konusudur ve gerçekte bütünüyle adaletin yerini bulması demek olan bir hayırdır. Onun için siz bekleyin, biz de sizinle beraber bekliyoruz.
53-Buna karşılık "Biz malla olsun cihada katılıp hizmette bulunmadık mı? Allah yolunda cihad edenlere para harcamadık mı? Peki bu hayır değil midir? Aslında "Zerre kadar iyilik yapan karşılığını görecek değil midir." (Zilzal, 99/7). Şu hale göre "Son hakkımız Allah katında neden azap olsun?" diyecek olurlarsa:
De ki; istiyerek veya istemiyerek infak ediniz. Yani Allah yoluna diyerek sarfettiğiniz mallarınızı, gerek Allah ve Resulü'nden istek ve zorlama olmadan kendiliğinizden, gerek bir istek ve lüzum üzerine, her ne suretle sarfetmiş olursanız olunuz sizden asla kabul edilmeyecek. Yaptığınız harcamalarınız Allah katında bir hayır ve hasenat olmak üzere nam ve hesabınıza kaydolunmayacak ve kabul olunmayacaktır. Bundan dolayı ne görecekseniz önden göreceksiniz, ahirette ecrini göremiyecek, azaptan kurtulamıyacaksınız. Zira siz muhakkak ki, bir alay fasıklar olup çıktınız. Kalben itaatten çıkıp temerrüd ettiniz. Lâkin mutlak fısk, hayrın kabulüne mani olur mu? Özelikle istiyerek yapılan infak şeklinde itaatsizlik ne demektir? Denilecek olursa, şunu bilmeli ki,
Anasayfaya dön | Konulara dön |
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri |