9 -TEVBE

48- Allah bilir ya bunlar bundan evvel de fitne çıkarma sevdasına kapıldılar. Müslümanları tefrikaya düşürmek, ordu bozanlık etmek istediler.

Rivayet olunduğuna göre, bu defa da Hz. Peygamberimiz, Tebük seferi için yola çıktığında Seniyyetü'l-veda' denilen tepede ordugâhını kurmuştu. Abdullah b. Übeyy de adamlarıyla geldi, o tepenin altındaki "Zîcidde" denilen mevkiye kondu. Yanındakiler az bir asker değildi. Ne zaman ki, Resulullah yola koyuldu, Abdullah b. Übeyy, diğer tereddüt içinde olanlarla birlikte sefere katılmaktan vazgeçip geri döndü. Bu arada Abdullah b. Nebtel ve Rifaa ibni Yezid b. Nabut dahi döndüler. Bunlar da Abdullah b. Übeyy gibi ileri gelen münafıklardan idiler. İbnü Übeyy'in Avfoğulları ile, İbnü Nebtel'in Amroğulları ile, İbnü Nabut'un da Beni Kaynuka ile dostluk antlaşmaları vardı. Abdullah b. Übeyy, daha önce Uhud Savaşı sırasında da fitne çıkarmak istemişti. (Âl-i İmran Sûresi'nde âyet 122'nin tefsirine bkz.)

Ve senin hakkında birtakım işler çevirdiler. Çevirdiler de ne oldu. Nihayet onların hoşlanmamalarına, rağmen hak geldi ve Allah'ın emri açığa çıktı.

49- Onlardan bir kısmı da bana izin ver ve beni fitneye düşürme diyordu. Yani benim başımı derde sokma, izin versen de, vermesen de gitmeyeceğim, bari izin ver de beni günaha sokma, yahut ben sefere çıkarsam ailem perişan olacak, benim mahvıma sebep olma da bana izin ver, demek istiyordu. Bazı rivayetlere göre, Cidd b. Kays adındaki münafık, "Ensar bilir, ben kadınlara düşkünümdür. Şu halde sarışın kadınlarla, yani Şam taraflarındaki sarışın Rum kızları ile beni belaya sokma, lakin sana malımla yardım edeyim de benim yakamı bırak." demek cüretini bile göstermişti.

Bak, asıl fitneye kendileri düştüler. Öyle demekle fitneden kurtulamadılar, asıl fitnenin kendisine düştüler. Kesindir ki, Cehennem elbette bütün kâfirleri kuşatmıştır.

Ana Sayfa
Anasayfaya dön Konulara dön
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri