Secde Suresi
                                                                           Tefsir İçin Tıklayınız
Mekke'de nazil olmuştur.30 âyettir. 18, 19 ve 20. âyetlerin Medine'de nazil olduğu rivayet olmuştur. Adını 15. âyette geçen kelimeden almıştır.
Eûzübillâhimineşşeytânirracîm
Bismillâhirrahmânirrahîm
1. Elif. Lâm. Mîm.
2. Bu Kitab'ın, âlemlerin Rabbi tarafından indirilmiş olduğunda asla şüphe yoktur. 
3. "Onu Peygamber kendisi uydurdu" diyorlar öyle mi? Hayır! O, senden öncekendilerine hiçbir uyarıcı (peygamber) gelmemiş bir kavmi uyarman için -doğru yolu bulalar diye- Rabbinden gönderilen hak (Kitap) tır. 
4. Gökleri, yeri ve bunların arasındakileri altı günde (devirde) yaratan, sonra arşa  istivâ eden Allah'tır. O'ndan başka ne bir dost ne de bir şefaatçınız vardır. Artık düşünüp öğüt almaz mısınız? 
5. Allah, gökten yere kadar her işi düzenleyip yönetir. Sonra (bütün bu işler) sizin sayageldiklerinize göre bin yıl tutan bir günde O'nun nezdine çıkar.
6. İşte, görülmeyeni de görüleni de bilen, mutlak galip ve merhamet sahibi O'dur.              7. O (Allah) ki, yarattığı her şeyi güzel yapmış ve ilk başta insanı çamurdan  yaratmıştır.
8. Sonra onun zürryetini, dayanıksız bir suyun özünden üretmiştir. 
9. Sonra onu tamamlayıp şekillendirmiş, ona kendi ruhundan üflemiştir. Ve sizin için kulaklar, gözler, kalpler yaratmıştır. Ne kadar az şükrediyorsunuz! 
10. "Toprağın içinde kaybolduğumuz zaman, gerçekten (o vakit) biz mi yeniden yaratılacağız?" derler. Doğrusu onlar Rablerine kavuşmayı inkâr etmektedirler. 
11. De ki: Size vekil kılınan (bu konuda görevlendirilen) ölüm meleği canınızı alacak, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz. 
12. O günahkârların, Rableri huzurunda başlarını öne eğecekleri, "Rabbimiz!Gördük duyduk, şimdi bizi (dünyaya) geri gönder de, iyi işler yapalım, artık kesin olarak inandık" diyecekleri zamanı bir görsen! 
13. Biz dilesek, elbette herkese hidayetini verirdik. Fakat, "Cehennemi hem  cinlerden hem insanlardan bir kısmıyla dolduracağım" diye benden kesin söz  çıkmıştır. 
14. (O gün onlara şöyle diyeceğiz:) Bu güne kavuşmayı unutmanızın cezasını şimdi tadın bakalım! Doğrusu biz de sizi unuttuk; yaptıklarınızdan ötürü ebedî azabı tadın!
l5. Bizim âyetlerimize ancak o kimseler inanırlar ki, bunlarla kendilerine öğüt  verildiğinde, büyüklük taslamadan secdeye kapanırlar ve Rablerini hamd ile tesbih ederler.
16. Korkuyla ve umutla Rablerine yalvarmak üzere (ibadet ettikleri için), vücutları yataklardan uzak kalır ve kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda harcarlar. 
17. Yaptıklarına karşılık olarak, onlar için ne mutluluklar saklandığını hiç kimse bilemez. 
18. Öyle ya, mümin olan, yoldan çıkmış kimse gibi midir? Bunlar elbette birolamazlar. 
19. İman edip de, iyi işler yapanlara gelince, onlar için yaptıklarına karşılık olarak  varıp kalacakları cennet konakları vardır. 
20. Yoldan çıkanlar ise, onların varacakları yer ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde geri çevrilirler ve kendilerine: Yalandır deyip durduğunuz cehennem  azabını tadın! denir. 
21. En büyük azaptan önce, onlara mutlaka en yakın azaptan tattıracağız; olur ki (imana) dönerler. 
22. Kendisine Rabbinin âyetleri hatırlatıldıktan sonra onlardan yüz çevirenden daha zalim kim olabilir! Muhakkak ki biz, günahkârlara, lâyık oldukları cezayı veririz. 
23. Andolsun biz Musa'ya Kitap verdik, -(Resûlüm!) sen ona kavuşacağından şüphe etme- ve onu İsrailoğullarına hidayet rehberi kıldık. 
24. Sabrettikleri ve âyetlerimize kesinlikle inandıkları zaman, onların içinden, buyruğumuzla doğru yola ileten rehberler tayin etmiştik. 
25. Muhakkak ki Rabbin, ihtilâf etmekte oldukları şeyler hakkında kıyamet günü onların aralarında hükmedecektir. 
26. Halen yurtlarında gezip dolaştıkları  kendilerinden önceki nice nesilleri helâk edişimiz onları doğru yola sevketmedi mi? Bunlarda elbette ibretler vardır. Hâla kulak vermezler mi? 
27. Kupkuru yerlere suyu ulaştırdığımızı, onunla gerek hayvanlarının gerekse kendilerinin yiyegeldikleri ekini çıkarmakta olduğumuzu da görmediler mi? Hâla  da göremeyecekler mi? 
28. Eğer doğru söylüyorsanız, bu fetih (ve hüküm) günü hani ne zaman? derler. 
29. De ki: Fetih (ve hüküm) gününde inkârcılara (o gün ettikleri) imanları fayda vermeyecek ve kendilerine mühlet de tanınmayacaktır! 
30. Artık sen onları bırak ve bekle. Zaten onlar da beklemektedirl

Geri Dön

Anasayfaya dön Konulara dön
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri