4-NİSA

86-Bu örneklerden biri olmak üzere kimin tarafından olursa olsun bir selam ile selamlandığınız zaman, bir selam ile size saygı gösterildiği vakit de siz ondan daha güzeli ile karşılık veriniz, selamlayınız veya onu geri veriniz, yani aynı ile karşılık veriniz.

TAHİYYE : Lugatte mülk ve bulunduğu durumda kalma mânâsına gelir. Nasıl ki şair; "Onunla Numân'ın yanına gidiyorum. Ordu ile onun mülkü üzerinde yerleşinceye kadar." demiştir ki, "onun mülkü üzerine" demektir.

Bir kimseye diye dua etmeye de tahiyye denilir ki "Allah ömürler versin" veyahut "Allah seni mülk sahibi yapsın" veya "Mülkünde daim kılsın" mânâlarına gelir Cahiliyye devrinde Araplar selam yerinde derlerdi. Sonraları bizde yaygın olan "Allah ömürler versin" ifadesi bu selamın bir canlandırılması olmuştur. Fakat bunlar bir dua olmakla beraber mutlak surette hayırlı bir dua değildir. Çünkü ömür, hayat, mülk mutlaka selamet ve mutluluğu gerektirmez, felaket içinde de geçebilir. Bundan dolayı bu şekilde selam, aslında noksan bir selamdır, hepsinin başı baş sağlığıdır. "Allah ömürler versin" denildiği zaman, muhatap bu mânânın kastedildiğini farz ederek hoşlanabilirse de bu bir gaflettir. Çünkü söyleyenin niyeti belli değildir. Veyahut hiç düşünmemiştir. Bunun için İslâm dini, bu noksan tahiyyeleri selama çevirmiş ve yerine dünya ve ahiret selameti ve barışı yayan dua ve iltifatını yerleştirmiş olduğundan İslâm'da selam olmuştur.

Bunun için "Size bir selam verildiği vakit." demek olur. Selam bir tahiyye ve iltifattır. Fakat her tahiyye ve iltifat selam değildir.

İşte Yüce Allah, Peygamberini ve müminleri cihada teşvik ederken İslâm'da savaşın gayesinin, barışı temin etmek olduğunu özellikle hatırlatmak için güzel şefaatı (aracılığı) teşvik ettikten sonra, düşmanlar barış yapmaya istekli oldukları vakit siz de daha güzel veya onlar kadar barış yapmaya razı olunuz diye emretmiş oluyor. Bundan dolayı burada Allah'ın sözü "Eğer onlar barışa yanaşırlarsa, sen de ona yanaş." (Enfal, 8/61) âyetinin meâlini içerir veya gerektirir.

Demişlerdir ki; hıristiyanların selamı, elini ağzına koymak; yahudilerin birbirine selamı, parmaklarla işaret etmek veya baş eğip kıç kırmak; mecusilerin selamı, eğilme; Arapların birbirine selamı "Allah ömürler versin" demek, padişahlara selamları da "Sabahleyin nimet bul!" demek; müslümanların biribirine selamı da ve daha güzeli demektir. buna işarettir. Rivâyet edildiğine göre bir adam Hz. Peygamberimize demiş, cevap olarak Peygamberimiz buyurmuş, diğer biri demiş, peygamber buyurmuş, diğer biri de demiş, buna de peygamberimiz buyurmuş. Bunun üzerine bu adam, "Bana noksan selam verdin, Allah Teâlâ'nın dediği nerde kaldı." demiş ve bu âyeti okumuş, Resulullah da "Sen bana fazla bir şey bırakmadın, ben de sana aynısı ile karşılık verdim." buyurmuştur. Çünkü istenen şeylerin hepsi bunun içinde bulunur, zararlı şeylerden emin olma, çıkarların meydana gelmesi ve devamı gibi. Kısacası, selam pek büyük bir şeydir. Hatta Allah Teâlâ'nın güzel isimlerindendir. Ve Kur'ân'da on iki yerde Allah Teâlâ mümine selam vermiştir. Selam almak farz-ı kifayedir. Nehaî'den, "Selam sünnet, selam almak farzdır." diye rivâyet edilmiştir. Hutbe, sesli olarak Kur'ân okuma, hadis rivâyeti, ilim okutma, ezan, ikamet esnasında selama cevap verilmez. Oyun oynayanlara, şarkı söyleyenlere, abdest bozan kimseye, hamamda veya diğer bir yerde çıplak bulunana selam verilmez. Sünnet olan yürüyenin oturana, binek üzerinde bulunanın yürüyene, atlının merkebe binene, küçüğün büyüğe, azın çoğa selam vermesidir. İki kişi karşılaşınca ikisi de hemen selam vermeye girişirler. İmam-ı Âzam dan rivâyet edilmiştir ki, selam alan sesini pek yükseltmez. Özetle kim tarafından olursa olsun verilen tahiyyeyi, selamı en azından benzeri ile olsun almalı, selam verene hiçbir zarar verilmemelidir. Barış barışla, ikram ikramla karşılanmalı ve herhangi bir iyilik mümkün olduğu kadar karşılıksız bırakılmamalıdır. Çünkü Allah Teâlâ'nın herşeyin hesabını hakkıyla gördüğünde şüphe yoktur. Bütün bu işlerde de ancak onun hesabını düşünmelidir. İyi bilinmelidir ki:

Ana Sayfa
Anasayfaya dön Konulara dön
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri