4-NİSA:

152- Allah'a ve peygamberlerine iman edip, bunlardan hiç birinin arasını ayırmayanlar yok mu? İşte Allah bunlara muhakkak mükafatlarını verecektir. Geçmiş olan günahlarına da Allah gafûr (çok affedici), rahîm (çok merhamet edici)dir. O mağfiret ve rahmet vadi işte bunlaradır.

Bu düzenlemeden sonra kitap ehlinin küfürlerini genişçe incelemek ve inatlarını açıklamak ve iptal (hükümsüz bırakmak) için buyuruluyor ki:

153- Ey Muhammed! Kitap ehli, senin peygamberliğine inanmak için, Allah tarafından Kur'ân'ın sana kelâm (söz) halinde indirilmiş olmasını yeterli görmüyorlar ve bunu semavi kitaplardan saymak istemiyorlar da, senden kendilerine gökten bir kitap indirivermeni istiyorlar. Bir kere Allah'ın değil, senin indirmeni istiyorlar. İkincisi, başkasına değil, kendilerine, kendi üzerlerine indirmeni istiyorlar ki, bununla peygamberliği kendilerinde görmedikçe ve kendilerinde peygamberliği tecrübe etmedikçe iman etmiyeceklerini anlatmış oluyorlar. Üçüncüsü, kitabın mânâ veya nazım ve mânâ olarak vahy yoluyla kalbe inmesine ve bundan sonra onun kullar tarafından yazılmasına kanaat etmeyip, gökten bir hatt (yazı) ile yazılmış levhalar veya sayfalar halinde belli bir cisim olarak şu maddi gökten düşüvermesini istiyorlar. Kitabın ulviliği ve semavi oluşunun, ancak böyle bir maddi ve cismani şekilde görmeleri halinde tasdik edilebileceğini iddia ediyorlar. Halbuki bu şartlar altında her cismin, Allah'ın kudreti yönünden bir kitap olduğunu, fakat okumasını bilmediklerini düşünmüyorlar. Âyetin zahirinden de anlaşılacağı üzere tefsircilerin çoğunun açıklamasına göre bu kitap ehlinden maksat yahudilerdir.

Rivayet ediliyor ki, Ka'b b. Eşref ve Finhas b. Azura gibi yahudi din adamları sırf tahakkum ve inat etmek için Peygamberimizin huzuruna gelmişler, "Eğer sen peygambersen bize Hz. Musa gibi gökten ve topu birden bir kitap indir" demişler. Bazıları bu kitabın Tevrat gibi levha üzerine ve bir semavi yazı ile yazılmış olmasını, diğer bazıları inerken kendilerinin de muayene ve görmelerini, diğer bazıları da filan ve filan diye bizzat kendilerine indirilmesini ve bunun içinde "Muhammed Resulullah" (Muhammed Allah'ın peygamberidir) diye yazılmış olmasını söylemişler, bu âyetler de bunun üzerine inmiştir.

Buyuruluyor ki:

Ey Muhammed! Sen bunların bu isteklerini büyük görme, bunu bunlara çok görme, çünkü bunlar Musa'dan bundan daha büyüğünü istediler bize Allah'ı açıktan göster, dediler. Dediler de bu zulümleri sebebiyle kendilerini yıldırım çarptı. (Bakara sûresinin 55. âyetine bkz.) Sonra bunlara deliller geldikten, yani Hz. Musa'nın Firavun'a karşı gösterdiği asâ, yedi beyza ve denizin yarılması mucizeleri gösterildikten sonra -ki henüz Tevrat inmemişti- da tuttular buzağıya taptılar. Böyle iken biz bundan affettik. Ve Musa'ya sultan-ı mübin (açık hakimiyet), yani üzerlerinde tesiri açık bir hükmedici sulta verdik.

Ana Sayfa
Anasayfaya dön Konulara dön
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri