4-NİSA:

128-Gelelim bundan böyle açıklanacak olanlara:

Ve eğer bir kadın efendi (koca)sinin huysuzluğundan, yani kocasının kendisinden hoşlanmayıp surat ve geçimsizlik ederek yanına yaklaşmamasından ve hakkını menetme (yasaklama)sinden yahut i'râzından -yani herhangi bir sebeple konuşma, görüşme ve iltifatını azaltıp yüz çevirmesinden- korkarsa (Nisâ, 4/34 âyetine bak) o zaman aralarını bir sulh (anlaşma) ile düzeltmelerinde veya kırâetine göre karşılıklı anlaşmalarında, mesela Peygamberimizin eşlerinden Sevde binti Zem'an'ın talak (boşanmak)tan endişe ederek nöbetini Hz. Âişe'ye bırakması gibi kadının erkeği kendine çekmek için hakkı olan mehrinde, kasm (derece) ve nöbetinde indirim ve fedakarlık yaparak veya bir şey bağışlıyarak aralarını düzeltmeye çalışmasında ve erkeğin bunu kabul etmesinde bir günah yoktur. Yani böyle bir şey rüşvet gibi bir günah olmaz. Sulh her halde ayrılmaktan ve geçimsizlikten hayırlıdır. Nefisler ise cimrilik ve pintiliğe hazırlanmıştır; yaratılıştan cimrilik ve hırsa meyledici ve hazırdırlar. Kadın nöbetine düşkün olur, hakkını vermek istemez, erkek de onun çirkinliğine veya herhangi bir eksikliğine karşı kendini çeker, iyi davranışta cimri davranır. Şu halde buna karşı diğer taraftan az bir anlayış gösteriliverirse sevinmeye sebep olur ve arayı düzeltir. Fakat ey erkekler siz iyilik eder, iyi geçinmede bulunur, geçimsizlik ve yüz çevirmekten sakınırsanız Allah Teâlâ muhakkak sizin yaptıklarınızı bilir ve ücretini eksik etmez.

129- Bir de kadınların arasını denk tutmaya yani sevgide de eşitlik üzere adalet yapmaya çok istekli de olsanız, herhalde gücünüz yetmez. Hepsini aynı seviyede sevemezsiniz, buna gücünüz yetmez. Yetemeyince de "Allah hiç bir kimseye gücünün yetmeyeceği bir şey yüklemez." (Bakara, 2/286) âyeti delaletince Allah bunu teklif de etmez. Şu halde bütün meylinizi diğerine verip de eşlerinizin bazısını muallaka, yani muallak (askı)da kalmış ne kocalı, ne kocasız bir kadın gibi ihmal edilmiş bir halde bırakmayınız. Ki işte "Eğer adalet edemeyeceğinizden korkarsanız bir tane (nikahlayın)." (Nisa, 4/3) emri gereğince korkulması gereken cevr (eza, cefa), adaletsizlik budur. Yani kadınlar hakkında iki çeşit adalet vardır. Birisi infak ve kasm denilen geceleme nöbeti gibi hukukta adalet ve eşitliktir ki, bu güç ve iktidar dahilindedir isteğe bağlı olan işlerdendir. Ve teklif olunan adalet budur. Diğeri ise sevgide adalet ve eşitliktir ki, bu beşerî güç ve iktidarın dışındadır. Çünkü muhabbet, zorunlu işlerdendir. karinesiyle burada adaletten maksat da budur. Ve bundan yasaklamak, mâ-lâ-yutâk (güç yetmezlik)tır. Şu halde teklif olunan adalet, mümkün olan hukukda adalettir ve korkulması gereken adaletsizlik diğerini karılık muamelesinden tamamen mahrum edip, büsbütün terkedilmiş ve ihmal edilmiş gibi bırakmak sûretiyle eza etmektir. Yani yiyeceği, giyeceği ve oturacağı yeriyle nafakasını vermek ve geceleme nöbetini eşit tutup konuşup görüşme ve arkadaşlık etmek yeterli değildir. Kadının ara sıra nefsânî payını da vermek, iyilik etmek lazımdır. Ancak bu noktada eşitlik teklifi güç yetmez olduğundan bahis konusu değildir. Hatta böyle bir teklif erkeğe ezadır. Adalet denince, her halde eşitlik düşünmemelidir. "Elyak" (en uygun)ı, "layık" (uygun)a tercih etmek de bir hak, bir adalettir.

Görülüyor ki, burada isteğe bağlı işler ile zorunlu işlerin hükmü ayırt edilerek (Nisâ, 4/3) emrinin bir açıklaması yapılmıştır. Ve işte sevginin böyle zorunlu işlerden olması kazıyye (önerme)sidir ki, zinadan korunmak için birden fazla eşe sahip olmayı caiz gören zorunlu sebeplerden biri olmuştur. Buna karşı, "sevsin ve her fenalığı yapsın da nikah etmesin" demenin büyük bir zalimlik olacağı açıktır. Bunun için burada tek eşe teşvik eden nass (dini delil)ın açıklamasıyla beraber, birden fazla eş almanın şartlarından ve zorunlu sebeplerinden en önemlisi de anlatılmıştır. Hadis-i şerifte de varid olmuştur ki: "İki karısı olup da birine büsbütün meyleden kimse kıyamet gününde bir yanı eğik olarak gelir."

Ve eğer zorunlu bir sebeple böyle bir hal olunca aralarını düzeltir, bozulan yönlerini iyileştirir. Bundan sonra meyletmeden sakınırsanız Allah affedici ve merhamet edici olduğundan, geçmişi affeder ve sizi rahmetiyle maksad ve muradına eren bir kimse eyler.

Ana Sayfa
Anasayfaya dön Konulara dön
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri