4-NİSA:
113-Ey Muhammed! Üzerinde Allah'ın lütfu, yani her nimetten fazla bir nimet olan nübüvvet (peygamberliğ)i ve rahmeti, yani hıfzetmesi ve koruması olmasaydı o hainlerden bir güruh seni muhakkak şaşırtmak istemişlerdi. Zira Tu'me'nin kavmi, onun hırsız olduğunu bildikleri halde Peygamber'e gelmişler, onu müdafaa ve mücadele ile beraet ettirmesini (temize çıkarmasını) ve hırsızlığı yahudiye isnat etmesini istemişler ve bu şekilde batıl ve yanlış bir hüküm verdirmek istemişlerdi. Halbuki onlar bununla başkasını değil, ancak kendilerini sapıtıyorlardı. Günah ve düşmanlığa yardım ve yalan yere şahitlik ve iftira ile kendilerini sapıklığa düşürüyorlar, şu anda ve gelecekte sana bir zarar yapmış olmuyorlardı. Çünkü sen hükmünü, zahir-i hal (durumun görünüşün)e dayandıracaktın ve aksi bilinmedikçe ve sabit olmadıkça bir hakimin vazifesi de zahir (görünüş) ile hükmetmek olacağından, o hükmün sorumluluğu sana ait olmayacaktı. Halbuki sen bu kadarla kalmış değilsin Allah sana kitap ve hikmet indirdi, ve bilmediğin sırları ve gerçekleri sana bildirdi. Kitap, her delilin üstünde bir delil; hikmet, ilim ve amelde hak (doğru) ve sevaba isabet için en büyük bir haslet ve bu, ilm-i ledün (Hak katından gelen bilgi) görünenin ötesini gösteren ve zahir ve batında hatadan ve zarardan koruyan bir ilâhî rahmet, bir ayn-i yakin (gözle görerek kazanılan kesin bilgi), ve bu şekilde Allah'ın sana lütfu büyük oldu. Şu halde sen, umumi peygamberlik ve tam riyaset (başkanlık)le zahir (dış) ve batın (iç)da hatadan korunmuş olarak hükmedersin ve sana hiçbir şekilde bir zarar gelme ihtimali yoktur.
114-O hainlere bakma onların fısıltılarının, gece fesatçılık etmek için toplanıp gizli konuşmalarının çoğunda hayır yoktur. Ancak bu arada sadaka veya bir iyilik veya insanlar arasında bir ıslah emredenler, bu üç maksaddan biri için toplanıp gizlice konuşanlar hariç. Ve her kim bunları Allah rızası için yaparsa yarın ona büyük bir ecir veririz. Demek ki başka bir maksatla değil, Allah rızası için olmak şartıyla bu üç maksaddan birisi için toplanma aktedip gizlice konuşmak, istişare ve müzakere etmek caiz ve hatta mendubtur. Bunların dışındaki toplanmalarda ve gizli müzakerelerde ise hiçbir hayır yoktur. Müminlerin bunlardan sakınmaları ve bu gibi toplantılara iştirak etmemeleri ve hatta yasaklamaları gerekir.
Sadaka, Ma'ruf (iyilik), Islah-ı beyn (arayı düzeltmek) : Bu üç kelime hayırlı işlerin hepsini içerir. Zira insanlara geçen hayırlı amel, ya menfaatin ulaşması veya zararın defedilmesi içindir. Menfaat ise, ya mal vermek gibi cismanidir ki "sadaka" ile bu çeşide işaret olunmuştur. Veya ruhanidir ki emr-i bi'l-maruf (iyiliği emretmek) ile de bu çeşide işaret edilmiştir. İnsanlar arasını ıslah etmek de, zararı defetme kısmına işarettir. Görülüyor ki bütün bunlarda sevab vaadi emre değil, "her kim yaparsa" diye fiile bağlanmış ve Allah rızası için olmakla da kayıtlanmıştır.
Anasayfaya dön | Konulara dön |
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri |