Mumin Suresi
                                                                           Tefsir İçin Tıklayınız
Aynı zamanda Gâfir adını da taşıyan bu sûre, 85 âyettir. 56 ve 57. âyetleri Medine'de inmiştir. Adını, Firavn ailesinden inanan bir kişinin vasıflarının sayıldığı 28-45. âyetlerden alır.

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm 
 Bismillâhirrahmânirrahîm
1. Hâ. Mîm. 
2. Bu Kitap mutlak galip, hakkıyla bilen, lütuf sahibi Allah tarafından indirilmiştir. 
3. O, günahı bağışlayan, tevbeyi kabul eden, azabı çetin,lütuf sahibiAllah'tandır ki. O'ndan başka hiçbir ilâh yoktur, dönüş ancak O'nadır. 
4. İnkâr edenler müstesna, hiç kimse Allah'ın âyetleri hakkında tartışmaz. Onların şehirlerde (rahatlıkla) gezip dolaşması seni aldatmasın.
5. Onlardan önce Nuh kavmi ve bunlardan sonraki topluluklar da (peygamberlerini) engellemeye, her ümmet kendi peygamberini yakalamaya azmetmişti. Bâtılı hakkın yerine koymak  için mücadele etmişlerdi. Bunun üzerine ben onları kıskıvrak yakaladım. İşte,  cezalandırmamın nasıl olduğunu gör! 
6. İnkâr edenlerin cehennem ehli olduklarına dair Rabbinin sözü böylece gerçekleşti. 
7. Arş'ı yüklenen ve bir de onun çevresinde bulunanlar (melekler), Rablerini hamd ile tesbih ederler, O'na iman  ederler. Müminlerin de bağışlanmasını isterler: Ey Rabbimiz! Senin rahmet ve  ilmin her şeyi kuşatmıştır. O halde tevbe eden ve senin yoluna gidenleri bağışla,onları cehennem azabından koru! (derler).
8. Rabbimiz! Onları da, onların atalarından, zevcelerinden, nesillerinden iyi olanları da kendilerine vâdettiğin Adn cennetlerine koy. Şüphesiz azîz ve hakîm olan sensin!
9. Bir de onları, her türlü kötülüklerden koru. O gün sen kimi kötülüklerden korursan muhakkak ki onu rahmetine mazhar etmiş olursun. Bu en büyük kurtuluştur. 
10. İnkâr edenlere şöyle seslenilir: Allah'ın gazabı, sizin kendinize olan kötülüğünüzden elbette daha büyüktür. Zira siz imana davet ediliyorsunuz, fakat inkâr ediyorsunuz. 
11. Onlar: Rabbimiz, bizi iki defa öldürdün, iki defa dirilttin. Biz de günahlarımızı itiraf ettik. Bir daha (bu ateşten) çıkmaya yol var mıdır? derler. 
12. (Onlara denir ki:) İşte bununsebebi şudur: Tek Allah'a ibadete çağrıldığı zaman inkâr edersiniz. O'na ortak koşulunca (bunu) tasdik edersiniz. Artık hüküm, yücelerin yücesi Allah'ındır. 
13. Size âyetlerini gösteren, sizin için gökten rızık indiren O'dur. Allah'a yönelenden başkası ibret almaz. 
14. Haydi, kâfirlerin hoşuna gitmese de Allah'a, Allah için dindar ve ihlâslı olarak dua edin! 
15. Dereceleri yükselten, Arş'ın sahibi Allah,   kavuşma günüyle korkutmak için kullarından dilediğine iradesiyle ilgili vahyi indirir.
16. O gün onlar (kabirlerinden) meydana çıkarlar. Onların hiçbir şeyi Allah'a gizli  kalmaz. Bugün hükümranlık kimindir? Kahhâr olan tek Allah'ındır. 
17. Bugün  herkese kazandığının karşılığı verilir. Bugün haksızlık yoktur. Şüphesiz Allah, hesabı  çarçabuk görendir. 
18. Yaklaşan gün hususunda onları uyar! Çünkü o onda dehşet  içinde yutkunurken yürekleri ağızlarına gelmiştir. Zalimlerin ne dostu ne de sözüdinlenir şefaatçısı vardır.
19. Allah, gözlerin hain bakışını ve kalplerin gizlediğini bilir. 
20. Allah, adaletle hükmeder. O'nu bırakıp taptıkları ise, hiçbir şeye hükmedemezler. Şüphesiz Allah, hakkıyla işiten ve görendir. 
21. Onlar, yeryüzünde  gezip dolaşmadılar mı ki, kendilerinden öncekilerin âkıbetinin nasıl olduğunu  görsünler! Onlar, kuvvet ve yeryüzündeki eserleri yönünden bunlardan daha da üstündüler. Böyleyken Allah onları günahları yüzünden yakaladı. Onları Allah'ın  gazabından koruyan da olmadı. 
22. Bunun sebebi, peygamberleri kendilerine  apaçık mucizeler getirdikleri halde, inkâr etmeleri idi. Allah da kendilerini tutup yakalayıverdi. Doğrusu O, kuvvetlidir; azabı da pek çetindir. 
23. Andolsun ki biz Musa'yı mucizelerimiz ve apaçık hüccetle, gönderdik. 
24. Firavun'a,Hâmân'a ve Karun'a da onlar: "Bu, çok yalancı bir sihirbazdır! "dediler. 
25. İşte o (Musa), öldürün, kadınları sağ bırakın! dediler. Ama kâfirlerin tuzağı elbette boşa çıkar. 
26.  Firavun: Bırakın beni, dedi. Musa'yı öldüreyim; (Kurtarabilirse) Rabbine yalvarsın! Çünkü ben onun, dininizi değiştireceğinden, yahut yeryüzünde fesat çıkaracağından korkuyorum. 
27. Musa da: Ben, hesap gününe inanmayan her kibirliden, benim de Rabbim, sizin de Rabbinize sığındım, dedi. 
28. Firavun ailesinden olup, imanını gizleyen bir mümin adam şöyle dedi: Siz bir adamı "Rabbim Allah'tır" diyor diye öldürecek misiniz? Halbuki o, size Rabbinizden apaçık mucizeler getirmiştir. Eğer o yalancı ise yalanı kendisinedir. Eğer doğru söylüyorsa sizi tehdit ettiğinin (azâbın), bir kısmı olsun gelip size çatar. Şüphesiz  Allah, haddi aşan, yalancı kimseyi doğru yola eriştirmez. 
29. Ey kavmim! Bugün, yeryüzüne hakim kimseler olarak hükümranlık sizindir. Ama Allah'ın azabı bize gelip çatarsa, kim bize yardım eder? Firavun: Ben size kendi görüşümü söylüyorum ve yine size ancak doğru yolu gösteriyorum dedi. 
30. İman etmiş olan dedi ki : "Ey kavmim! Doğrusu ben ben üzerinize önceki toplulukların günü gibi, bir günün gelmesinden korkuyorum." 
31. "Nuh kavminin, Âd, Semud ve onlardan  sonra gelenlerin durumu gibi, Allah, kullarına bir zulüm dileyecek değildir." 
32. "Ey  kavmim! Gerçekten sizin için o bağrışıp çağrışma gününden, korkuyorum
33. "O gün arkanıza dönüp kaçacaksınız.Fakat sizi Allah'tan (O'nun azabından)  kurtaracak kimse yoktur. Allah kimi saptırırsa, artık onu doğru yola iletecek de  yoktur."
34. Andolsun ki, (Musa'dan) önce Yusuf da size açık deliller getirmişti ve  onun size getirdiği şeyler hakkında şüphe edip durmuştunuz. Nihayet o vefat edince "Allah ondan sonra peygamber göndermez" dediniz. İşte Allah o aşırı giden şüphecileri böyle saptırır.
 35. Kendilerine gelmiş hiçbir delil olmadığı halde Allah'ın âyetleri hakkında mücadele edenler gerek Allah yanında, gerekse iman edenler yanında büyük bir nefretle karşılanır. Allah, büyüklük taslayan her zorbanın  kalbini işte böyle mühürler. 
36. Firavun:" Ey Hâmân, bana yüksek bir kule yap; belki yollara erişirim." 
37."Göklerin yollarına erişirim de Musa'nın Tanrısı'nı görürüm! Doğrusu ben onu, yalancı sanıyorum, dedi. Böylece Firavun'a, yaptığı   kötü iş süslü gösterildi ve yoldan saptırıldı. Firavun'un tuzağı tamamen boşa çıktı.
38. O iman eden kimse: Ey kavmim! dedi, siz bana uyun, sizi doğru yola götüreceğim. 
39. Ey kavmim! Şüphesiz bu dünya hayatı, geçici bir eğlencedir. Ama ahiret, gerçekten kalınacak yurttur. 
40. Kim bir kötülük işlerse, onun kadar ceza görür. Kim de kadın veya erkek, mümin olarak faydalı bir iş yaparsa işte onlar, cennete girecekler, orada onlara hesapsız rızık verilecektir. 
41. Ey kavmim! Nedir bu hal? Ben sizi kurtuluşa çağırıyorum, siz beni ateşe çağırıyorsunuz. 
42. Siz  beni, Allah'ı inkâr etmeye ve hiç tanımadığım nesneleri O'na ortak koşmaya çağırıyorsunuz. Ben ise sizi, azîz ve çok bağışlayan Allah'a davet ediyorum. 
43. Gerçek şu ki, sizin beni davet ettiğiniz şeyin dünyada da ahirette de davete değer  bir tarafı yoktur. Dönüşümüz Allah'adır, aşırı gidenler de ateş ehlinin kendileridir.
44. Size söylediklerimi yakında hatırlayacaksınız. Ben işimi Allah'a havale ediyorum. Şüphesiz Allah, kullarını çok iyi görendir. 
45. Nihayet Allah, onların kurdukları tuzakların kötülüklerinden bu zatı korudu, Firavun'un kavmini ise kötü azap kuşatıverdi. 
46. Onlar sabah akşam o ateşe sokulurlar. Kıyametin kopacağı  gün de: Firavun ailesini azabın en çetinine sokun (denilecek)! 
47. (Kâfirler) ateşin  içinde birbirleriyle çekişirlerken zayıf olanlar, o büyüklük taslayanlara: Biz size uymuştuk. Şimdi ateşin birazını bizden savabilir misiniz? derler. 
48. O büyüklük taslayanlar ise: Doğrusu hepimiz bunun içindeyiz. Şüphe yok ki Allah kulları arasında vereceği hükmü verdi, derler.
49. Ateşte bulunanlar cehennem  bekçilerine: Rabbinize dua edin, bizden, bir gün olsun azabı hafifletsin! diyecekler.
50. (Bekçiler:) Size peygamberleriniz açık açık deliller getirmediler mi? derler. Onlar da: Getirdiler, cevabını verirler. (Bekçiler ise): O halde kendiniz yalvarın,derler. Halbuki kâfirlerin yalvarması boşunadır. 
51. Şüphesiz peygamberlerimize  ve iman edenlere, hem dünya hayatında, hem şahitlerin şahitlik edecekleri günde  yardım ederiz. 
52. O gün zalimlere, özür dilemeleri hiçbir fayda sağlamaz. Artık  lânet de onlarındır, kötü yurt da onlarındır! 
53. Andolsun ki biz Musa'ya hidayeti verdik ve İsrailoğullarına, o Kitab'ı miras bıraktık. 
54. O, akıl sahipleri için bir öğüt ve doğruluk rehberidir. 
55. (Resûlüm!) Şimdi sen sabret. Çünkü Allah'ın vâdi gerçektir. Günahının bağışlanmasını iste. Akşam-sabah Rabbini hamd ile tesbîh et.
56. Kendilerine gelmiş kesin bir delil olmaksızın, Allah'ın âyetleri hakkında münakaşa edenler var ya, hiç şüphe yok ki, onların kalplerinde, asla yetişemeyecekleri bir büyüklük hevesinden başka bir şey yoktur. Sen Allah'a sığın. Kuşkusuz O, işiten ve görendir. 
57. Elbette göklerin ve yerin yaratılması, insanların   yaratılmasından daha büyük bir şeydir. Fakat insanların çoğu bilmezler. 
58. Körle gören, inanıp iyi amellerde bulunanla kötülük yapan bir olmaz. Ne kadar azdüşünüyorsunuz!
59. Kıyamet günü mutlaka gelecektir, bunda hiç şüphe yoktur. Fakat insanların çoğu buna inanmazlar. 
60. Rabbiniz şöyle buyurdu: Bana dua edin, kabul edeyim. Çünkü bana ibadeti bırakıp büyüklük taslayanlar aşağılanarak   cehenneme gireceklerdir.
61. İçinde dinlenesiniz diye geceyi, görmeniz için de  gündüzü yaratan Allah'tır. Şüphesiz Allah, insanlara karşı lütufkârdır. Fakat   insanların çoğu şükretmezler.
62. İşte O, her şeyin yaratıcısı olan Rabbiniz Allah'dır. O'ndan başka tanrı yoktur. O halde nasıl olup da döndürülüyorsunuz! 
63. Allah'ın âyetlerini inatla inkâr edenler işte (haktan) böyle döndürülür. 
64. Yeri sizin için yerleşim alanı, göğü de bir bina kılan, size şekil verip de şeklinizi güzel yapan ve sizi temiz besinlerle rızıklandıran Allah'tır. İşte Allah, sizin Rabbinizdir. Alemlerin Rabbi Allah, yücelerden yücedir.
65. O daima diridir; O'ndan başka hiçbir tanrı yoktur. O halde dinde ihlâslı ve samimi kişiler olarak O'na dua edin. Her türlü övgü   âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur. 
66. (Resûlüm)! De ki: Bana Rabbimden   apaçık deliller gelince, sizin Allah'ı bırakıp o taptıklarınıza kulluk etmem bana yasaklandı ve bana âlemlerin Rabbine teslim olmam emredildi. 
67. Sizi topraktan, sonra meniden, sonra alakadan (aşılanmış yumurtadan) yaratan sonra bebek olarak çıkaran, sonra sizi güçlü kuvvetli bir çağa erişmeniz, sonra da ihtiyarlamanızki içinizden daha önce vefat edenler de vardır- ve belli bir vakte ulaşmanız için sizi yaşatan O'dur. Umulur ki düşünürsünüz. 
68. O, hem dirilten hem de öldürendir. O,  herhangi bir işin olmasını dilediği zaman yalnız "Ol!" der, o da oluverir. 
69. Allah'ın  âyetleri hakkında tartışanlara bakmadın mı? Nasıl döndürülüyorlar (onu tasdike yanaşmıyorlar)! 
70. Onlar, Kitab'ı ve peygamberlerimize gönderdiklerimizi yalanlayanlardır. Onlar yakında (gerçeği) anlayacaklar! 
71. O zaman boyunlarında  demir halkalar ve zincirler olduğu halde, sürüklenecekler,
72. Kaynar suda,sonra da ateşte yakılacaklardır. 
73. Sonra onlara: Allah'ı bırakıp da koştuğunuz ortaklar  nerededir? denilecek. 
74. O Allah'tan başka (taptıklarınız). Onlar da:"Bizden uzaklaştılar, zaten biz önceleri hiçbir şeye tapmıyorduk", diyecekler.İşte Allah kâfirleri böyle şaşırtır. 
75. Bu, sizin yeryüzünde haksız olarak şımarmanızdan ve aşırı derecede sevinip böbürlenmenizden ötürüdür.
76. İçinde ebedî kalmak üzere cehennemin kapılarından girin! Kibirlenenlerin dönüp gidecekleri yer ne çirkindir!
77. Onun için (Resûlüm), sen sabret! Şüphesiz Allah'ın vâdi gerçektir. Onlara söz verdiğimiz azabın bir kısmını ya sana gösteririz, yahut seni daha önce vefat ettiririz.  Nasıl olsa onlar bize döneceklerdir. 
78. Andolsun, senden önce de peygamberler gönderdik. Onlardan sana kıssalarını anlattığımız kimseler de var, durumlarını sana bildirmediğimiz kimseler de var. Hiçbir peygamber Allah'ın izni olmaksızın herhangi bir âyeti kendiliğinden getiremez. Allah'ın emri gelince de hak uygulanır ve o zaman bâtılı seçenler hüsrana uğrayacaklardır. 
79. Allah, kimine binesiniz,  kimini yiyesiniz diye sizin için hayvanları yaratandır. 
80. Onlarda sizin için daha  nice faydalar vardır. Gönüllerinizdeki bir arzuya, onlara binerek ulaşırsınız. Onların ve gemilerin üstünde taşınırsınız. 
81. Allah size âyetlerini gösteriyor. Şimdi, Allah'ın âyetlerinden hangisini inkâr edersiniz? 
82. Onlar yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki, kendilerinden öncekilerin sonu nasıl olmuştur, görsünler! Öncekiler bunlardan daha çoktu, kuvvetçe ve yeryüzündeki eserleri bakımından da daha  sağlam idiler. Fakat kazandıkları şeyler onlara asla fayda vermemiştir. 
83. Peygamberleri onlara apaçık bilgiler getirince, onlar kendilerinde bulunan (beşeri)  bilgiye güvendiler (onu alaya aldılar). Alaya aldıkları şey kendilerini boğuverdi. 
84. Artık o çetin azabımızı gördükleri zaman: Allah'a inandık ve O'na ortak koştuğumuz şeyleri inkâr ettik, derler. 
85. Fakat azabımızı gördükleri zaman imanları kendilerine bir fayda vermeyecektir. Allah'ın kulları hakkında süregelen âdeti budur. İşte o zaman kâfirler hüsrana uğrayacaklardır.

Geri Dön

Anasayfaya dön Konulara dön
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri