104- HÜMEZE SURESİ
5. Lakin bu ateşin diğer ateşlere benzemeyen bambaşka bir ateş olduğu anlatılmak üzere korkutmak için buyuruluyor ki: Ve bildin mi hutame nedir? Yahut: "Ne dehşetli hutam!"

6-7. O, Allah'ın ateşi, Allah ateşidir. "Nâr" (ateş)ın Allah'a izafeti, dilimizde de : "Allah'ın belası" dediğimiz gibi büyütme ve korkutma içindir ki, Allah Teâlâ'nın öfke ve heybetini özellikle göstermesi bakımından korku ve şiddetinin büyüklüğünü ifade eder. Yani malum olan ateşlerle mukayese edilemeyecek derecede öyle heybetli ve fevkalade büyük bir ateş ki (Allah'ın emriyle) yakılmış, tutuşturulmuştur. Ebediyyen sönmek bilmez. Hz. Ali (k.v.) şöyle demiştir: "Ne acaiptir o insanlar ki, altından ateş kaynayıp dururken yeryüzünde Allah'a isyan ederler". Bugünkü jeologların teorilerine göre de yerin içindeki ateşe göre üzerinde bulunduğumuz kabuğu, yumurtanın içine nisbetle üzerindeki iç zarı kadar ince sayılmaktadır. Fakat bu ateşin onlara benzemediği ve sadece cisimleri yakan bir ateş değil, maddî şeyleri geçip de maneviyatı saran, cesetlerden başka canlara, gönüllere kadar çıkan bir ateş olduğu anlatılmak üzere şöyle vasıflandırılıyor: Öyle tutuşturulmuş bir ateş ki, yüreklerin, kalplerin içi, merkezi demek olan füadlerin, yani anlama yeri olan gönüllerin üstüne çıkar. Tenden geçer ruhlara, maneviyat üzerine çıkar, çatar, savar, canlar yakar, gerçi onları öldürmez "Onun içinde ne ölür, ne yaşar." (A'lâ, 87/13) Fakat uzanır, sarar, azab eder. Çünkü küfrün, çirkin inançların, kötü niyetlerin kaynağı onlardır. Razî'nin anlattığı üzere Hz. Peygamberimiz'den rivayet edilmiştir ki: Nar (ateş), ehlini yer, nihayet gönüllere gelince son bulur, sonra Allah Teâlâ etlerini, kemiklerini diğer bir oluşla iade eder. "Derileri piştikçe azabı tatsınlar diye onlara başka deriler vereceğiz." (Nisa, 4/56) âyeti de buna delalet eder.

ITTILA', bir şeyin üzerine çıkmaktır. İlmî olan ıttıla ve mütalea da bundan alınmıştır. "Gönüllerin üzeri" tabiri belli ki beyini de içine alır. Ateşin böyle hayatın merkezi olan kalplerin içini bütün üzerinden sarması, onlara muttali olması asabının şiddetini ve kuşatmasını belağatlı bir beyandır. Alûsî demiştir ki: "İşaret erbabı bunda ruhanî azabın şiddetine işaret olduğunu söylerler."


Ana Sayfa
Anasayfaya dön Konulara dön
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri