2-BAKARA:
107- Ey
Muhammed! Bilmez misin ki hakikaten
Allah herşeye kâdirdir. Hiç bilmez olur musun, elbette bilirsin.
Bilirsin
ve bu ilim burhansız, delilsiz de değildir. Bilmez misin ki, bütün
göklerin
ve yerin devleti, görünen ve bilinen, hatta akıl yoluyl a tahmin edilen
şu kâinatın hakimiyeti, saltanatı hep O'nundur, Allah'ındır. Böyle bir
Allah neye kadir olamaz, neye güç yetiremez ki? Baksana bu büyük
devlete,
bu nihayetsiz mülke ve saltanata! İşte bu âlemde her gün, her gece, her
saat ve her anda neler y apılıyor, neler yıkılıyor? Ne icatlar, ne
imhalar
oluyor, ne kudretler açığa çıkarılıyor? Ne hikmetler ortaya konuyor ve
uygulanıyor, ne nesihler, ne insahlar, ne tehirler, ne taciller, (öne
alma)
ne unutturmalar icra kılınıyor görmez misin? İlâhî saltana t ın geçerli
olduğu kâinatta cereyan eden değişmez ve bozulmaz kanunlar ve ilâhî
sünnetler,
âdet ve gelenekler okunup dururken onun yanında zaman zaman, yer yer,
semt
semt, tek tek, an be an çeşitli oluşum ve dönüşümleri meydana getiren
tâli
derecedeki ilâ h î sünnetler ile nâsih ve mensuh denilebilecek hükümler
ve olaylar icra edilmekte olduğunu, yıkılanların yerine peyderpey
yenilerinin
geldiğini ve hatta terbiye, tekamül ve ıstıfa (seleksiyon) kurallarıyla
daha iyilerinin ortaya konduğunu müşahede etmez mi s in? Böyle bir
saltanatın
sahibi olan Allah her şeye kâdir olmaz mı? Böyle bir sonsuz kudretin
sahibi
olan Allah, teşrî âleminde niçin nesih yapmasın ve niçin neshettiği bir
hükmün yerine daha iyisini, daha hayırlısını, en azından onun dengini
koyamasın?
N i çin daha önce gönderdiği Tevrat ve İncil'in bazı hükümlerini
nesheden
yeni bir kitap, yeni bir din vahiy ve inzal edemesin? Ve niçin bu
kitapta,
bu şeriatte nâsih ve mensuh hükümler bulunmasın? Bilakis o sınırsız
devletin
gidişatına uygun bir kâmil kitap v e bir mükemmel din ihsan edilmiş
olması
için her zamanın, her mekanın, her muhitin durum ve şartlarına
uygulanabilen,
sebepler ve maslahatlar çerçevesinde teferruat sayılan meselelerde
cereyan
etmek üzere nâsihli ve mensuhlu, takdimli ve tehirli, hem kalı c ılık
ve
hem de değişkenlik özelliklerini taşıyan ilâhî sünnetlere uygun
hükümler
koymak hikmet değil midir? Yaratmayı ve yoketmeyi, neshi ve unutturmayı
o yapmazsa kim yapabilir? Yoksa siz, bu göklerde ve yerde başka bir
yöneticinin,
başka bir kural koyuc u nun hükümran olduğunu mu sanıyorsunuz? Hayır
sizin
için bu yaratılış âleminde Allah'dan başka veliniz, O'ndan başka bir
koruyucunuz,
O'ndan başka bir yardımcınız yoktur. Üzerinizdeki hakiki velayet,
hakiki
yardım yalnızca O'nundur. Mülk O'nun, ahkâm O 'nundur. Kâinat O'nun,
söz
O'nundur.