171-Bu
bakımdan böyle tutuculuk ve taklitçilik,
müşriklerin ve kâfirlerin belirtisidir. Bu kâfirlerin hali neye benzer
bilir misiniz? bütün kâfirlerin hali, o hayvanın haline benzer ki,
bağırıp
çağırmadan başka birşey işitmeyerek haykırır, duyup dinlediği kuru ses,
çıkardığı yine kuru sestir, mânâdan haberi yoktur. onlar, birtakım
sağırlar,
dilsizler, körlerdir. Bunun için hiç bir şey anlamazlar. Sade c e hay!
huy! kuru gürültülere, çan seslerine, kaval sesine kulak
verirler,haykırırlar.
Bunlara söz söyleyecek, doğru yola davet edecek olanların hali de o
hayvan
çobanının haline benzer, o yolda çobanlık etmesi gerekir. Çoban onlara
insan gibi, yiyiniz, içi niz, yayılınız derse anlamazlar, mânâsız
seslerle
ıslık, düdük çalar, bağırıp çağırarak azarlar, sürer, haylarsa bir şey
duyarlar. İşte kâfirlerin durumu da böyledir. Bunlar, Allah'tan,
peygamberden
bir şey anlamazlar, mânâlı sözleri duymazlar, çan ve düd ü k sesleri
arkasında
dolaşırlar. Bunları işittikleri zaman haykırırlar, höykürürler. Yiyip
içmek,
yayılmak için yola gelirlerse, azarlama ile, haykırarak bağırıp çağırma
ile gelirler. Allah daha iyisini bilir ya, yukarıda "Râinâ demeyiniz"
(Bakara,
2/10 4) buyurulmasında bu nükteye de işaret vardır.
172- Ey müminler! siz o hayvanlar gibi olmayınız. size kısmet ettiğimiz rızıkların maddi ve manevi temiz olanlarından yiyiniz. Çünkü yaratılış âleminde rızkın haramı da var, helali de; pisi de var, temizi de. Fakat siz, bunların temizlerinden ve kimsenin hakkı geçmeyerek meşrû şekilde kazanılan helallerinden insanca yiyiniz. Hem hayvanlar gibi pis boğaz olmayınız, hem de bir takımlarının yaptığı gibi helal, hoş ve temiz şeylerden kendinizi mahrum etmeyiniz. Temiz temi z, helal helal yiyiniz.
Onları yaratan, veren Allah'a şükrediniz. O helal ve temiz rızıklarla beslenen vücudunuzu, görünen ve görünmeyen organlarınızı, ne için yaratılmışlarsa onda, yani yaratılış gayelerinde kullanınız.
Çünkü yukarda da açıklandığı üzere şükrün gerçek bir şekilde yerine getirilmesi, nimeti ihsan edene bu suretle karşılık vererek saygı göstermektir.
Vücudun organlarından her birinin bir yaratılış hikmeti vardır. Bunun bir kısmı genel olarak herkes için bellidir. Diğer kısmını da "Organların faydaları bilimi" (Fizyoloji) denen ilimle yavaş yavaş, ard arda tetkik etmek mümkündür.
Mesela neslin devamı için verilmiş olan bir organı, nesli kaybetmek için kullanmanın, yine aynı şekilde gerçekleri keşfedip, Allah'ı tanımak için bahşedilmiş olan aklı, bozgunculuğu körüklemek ve hukuku iptal için sarf etmenin, nimete karşı büyük bir nankörlük olduğu ne kadar açıktır.
İnsanlığın kıymetini bilmeyerek pis ve haram şeyler yiyenler, böyle nimete karşı nankörlüğe düşecekleri gibi, nimete nankörlük edenler de maddî ve manevi pislikten kurtulamazlar. Birinden korunsalar, diğerine mutlaka bulaşırlar.
Tefsir bilginleri diyorlar ki, birinci "yiyiniz" emri mutlak oluşuna göre ibaha, (mübah kılmak) ikinci "şükrediniz" emri vücûb içindir. Çünkü usûl ilminde açıklandığı üzere, yeme, içme gibi sırf kulların iyiliğine meşru bir şekilde yararlanma imkanı bahşeden emirler, vazife değil, birer hak teşkil ederler. Bunlar vazife gibi vacib kabul edilecek olursa, yapılmadığında ceza lazım g elir. Bu ise lehte olduğu açık olan bir emrin aleyhe dönmesini gerektirir. Buna, "konuyu tersine çevirme" denir ki, bir çelişki olur. Bundan dolayı helalinden yemek bir hak, fakat haramdan kaçınıp Allah'a şükretmek bir vazifedir.
Ancak "yiyiniz" emr inin mutlak oluşuyla mubah için olması, içindeki bazı kısımların vacib olmasına engel değildir. Çünkü mübah vücûbdan daha geniştir. Bunun için de yemenin çeşitli mertebeleri bulunabilir. Gerçekten fıkıhta uzun uzun açıklandığı üzere yemenin farz olan ve v a zife bulunan kısmı da vardır. Bir insanın ölmeyecek kadar yemesi farzdır. Mümkün iken yemez de açlığından ölürse intihar etmiş, kendi canının katili olma günahıyla günahkar olmuş olur. Sonra ölümden koruyacak miktardan fazla olarak ibadete kuvvet kazanmak için yemek mendubdur. Tam doyacak kadar yemek mübah, ondan fazlası haramdır.
İşte "yiyiniz" emri mübah mertebesine kadar yeme şekillerini içine almaktadır. İbahaya yormakla birlikte farzı da kapsamına almaktadır.
Ey müminler! Böyle temiz temiz y iyiniz de Allah'a şükrediniz. Eğer siz gerçekten yalnız Allah'a ibadet ve kulluk ediyorsanız böyle yaparsınız. Gerçekten tek Allah'a inanmış mümin olanlar, böyle yaparlar.Anasayfaya dön | Konulara dön |
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri |