7-ARAF SÜRESİ
34-Şimdi sakın biz bu haramları
yapageldik, bir felaketini görmedik,
nice topluluklar da yapıyor bir şey olmuyor, demeyiniz. Çünkü her
ümmet, az veya çok her topluluk, küçük veya büyük her toplum ve devlet
için bir ecel; Allah katında tayin edilmiş ve kararlaştırılmış olan bir
vakit ve mühlet vardır ki, azab veya helakleri ona bakar. Allah'a karşı
peygamberlerini yalanlayanların, yalancıların, dinsizlerin,
müşriklerin, isyancıların, günahkârların, edepsizlerin hepsi dünyanın
her tarafında ve her zamanında birden bire cezalandırılıvermezler.
Çeşitli ümmetlerden her birine ve hatta her ümmetten her ferde mahsus
bir ecel, bir müddet sonu vardır. Birini şu kadar müddet içinde
mahveden bir kötülük, diğerini mahvetmek için daha az veya daha çok bir
müddete dayanmış olur. Şu halde ecelleri geldi, mühletleri bitti mi,
bir saat geri kalamazlar, ileri de gidemezler. Yani o eceli ne bir an
ileri çekebilirler, ne de geri. Ne uzatabilirler, ne kısaltabilirler.
Biçilen vakti gelince ânı ânında derhal yakalanır, belalarını bulurlar.
Bu müddeti ise ancak Allah bilir. Şu halde bir müddet devam eden bu
müsaadeye aldanıp da sonsuza değin böyle gidecek sanmamalı, fırsat elde
iken hemen tevbekâr olup bir an önce isyandan korunmaya ve Allah'ın
emirlerine yapışmak sûretiyle geleceği temine çalışmalıdır. İbnü Abbas
ve tefsircilerin çoğunluğunun tercihine göre bu âyetteki ecel, söz
gelişine göre mutlak ömür mânâsına olmayıp, "azab ve helak eceli" demek
olduğundan "her ümmetin bir eceli vardır" kanunu, fertleri dinlerine
bağlı olan bir ümmetin, dünyanın sonuna kadar yaşayabilmesine engel
değildir. Bundan günah ve ahlâksızlık içinde koşan kâfir ve âsi
ümmetlerin bir müddet nâil oldukları görünüşteki refah ve safaya bakıp
da arkalarına düşmemek ve onları bâkî kalacak sanıp da ahlâk ve
hareketlerini ve medeniyet tavırlarını benimsenecek bir örnek saymamak
gerektiğini anlamalıdır.
35-36- Yani insanlar içinde Allah
tarafından gönderilip Allah'ın âyetlerini tebliğ ve beyan eden hak
peygamberlere karşı yalan uyduran, yalan yere peygamberlik taslayıp din
vazetmeye kalkışan sahtekâr ve yalancı iftiracılardan ve yahut
Allah'tan gereğince korkan ve doğru müminlerin zıddına "Allah'ın
âyetlerini yalanlayan kâfirlerden daha zalim, daha haksız kim
olabilir?" Bunlara kitaptan nasibleri erer, ecellerine göre yazılmış,
takdir edilmiş olan rızıklarından, ömürlerinden,"İnkâr edeni az
bir süre geçindiririm." (Bakara, 2/126) âyeti delaletince aslında "az
bir şey olan" dünya nimetlerinden kısmetlerini alırlar ve asıl
nasibleri olan yüzkarası ile giderler... Yani nihayet böyle olurlar.
Allah'tan gelen ölüm elçileri, ölüm veya azab melekleri karşısında
Allah'tan başka taptıklarını kaybederler ve kendi kâfirliklerine
kendileri şahitlik ederek can verirler.
Ana
Sayfa