32- De ki:
Allah'ın kulları için çıkardığı zineti (mesela pamuk, keten gibi
bitkilerden, yün ve ipek gibi hayvanlardan, zırh vb. gibi madenlerden
çıkan ve insanları süsleyen giysiler gibi Allah zinetlerini). Ve rızık
türünden temiz ve lezzetli şeyleri: (kısmet olup lezzet ve iştahla
faydalanılacak, hoş hoş, temiz temiz çeşitli yiyecek ve içecekleri) kim
haram kılmış? Bu bir inkarî istifham (soru)dır. Yani Allah'ın çıkardığı
bu zinetleri ve tertemiz şeyleri haram kılmak kimsenin haddi değildir.
Şu halde bu âyet yenecek ve giyilecek ve çeşitli süs eşyalarında
aslolanın mubahlık olduğuna delildir. İbnü Abbas ve birçok tefsir
bilgini zineti, giyilecek şeyler ile tefsir etmişlerdir. Fakat diğer
bir görüşe göre israf olmamak üzere çeşitli zinetlerin hepsini içine
almaktadır ki, zahiri de budur. Şu halde her yönden bedeni temizleme,
hayvanlar ve diğerlerinden üzerine binilen binitler ve zinet
eşyalarının her çeşidi, zinet deyimi altında dahildir. Çünkü hepsi
zinettir. Eğer nebevî hadiste erkek için altın, gümüş ve ipeğin haram
olması
hakkında özellikle nass (dînî delil) gelmemiş olsaydı bunlar da bu
genele dahil olurdu. De ki o zinet ve temiz şeyler bu dünya hayatında
iman edenler için kıyamet gününde halis olarak vardır. Yani o zinetler,
o temiz şeyler, esas itibariyle, müminler içindir. Çıkarılmasının
hikmeti müminlerin faydalanmasıdır. Fakat bu, dünya hayatında kâfirler
de ona, tâbi olmak sûretiyle de olsa, iştirak ederler. Fakat kıyamet
gününde onlar yalnız bu dünyadaki müminlere mahsus olacak, kâfirler
asla ortak olamayacaklardır. İkinci olarak o zinet ve temiz şeyler, bu
dünyada, her ne olursa olsun eksiklikten, tatsızlıktan, karışıklıktan,
kederden uzak kalmaz. Kıyamet gününde ise her türlü kederlerden uzak
olarak vardır. O zaman o özel zinet, ancak bu dünya hayatında iman
etmiş olanların olacak, kâfirlere de sadece mahrumiyet ve acı
kalacaktır. İşte bilecek olan bir topluma âyetleri biz böyle
açıklarız.
33- De ki:
Rabb'im, ancak şunları haram kılmıştır: Bütün fevahışi, yani çirkinliği
açık, aşırı olan fenalıkları, özellikle kadın tenasûl uzvu ile ilgili
olan namussuzlukları, fuhuş ve ahlâka aykırı olayları ki, gerek açık
olanları olsun, gerek gizli; mesela nikâhı caiz olmayanı nikâh etmek,
bâyin talâktan sonra nikâhı yenilemeden karı koca muamelesini devam
ettirmek gizli fuhşiyat (ahlâka aykırı olay) cümlesindendir. Ve günahı;
bütün günahları, akıl ve şeriate uymayan her kötü fiili, bilhassa
bilinen günahı yani sarhoş edici içki kullanmayı, sarhoş olmayı, haksız
yere isyanı; haddini aşarak cana, mala, ırza, yani haysiyet ve hukuka
tecavüzü ve zulmü. "Haksız yere" kaydı, isyanın mânâsını açıklama ve
te'kittir. Çünkü "hak yere" olan isyan olmaz. Allah'a hiç bir delil
indirmediği herhangi bir şeyi ortak koşmanızı. Yani bütün âlem bir
Allah'a delil olduğu halde Allah'a ortak koşmak için ilmî bir kudreti
olacak hiçbir burhan, hiç bir delil yoktur. Müşriklik, delilsiz
hüccetsiz şeytana uymaktan kaynaklanan bir cehalet ve aptallıktan
ibaret bir nefsî arzudur. Bütün kötülüklerden, günahtan, isyandan daha
büyük bir haramdır. Ve Allah'a karşı bilginiz olmayan şeyi söylemenizi,
"Allah onu bize emretti" dediğiniz gibi cahillik ve inkâr ile yalan
söyleyerek din ve hükümler uydurmaya kalkmanızı. İşte Rabb'im o zinet
ve temiz şeyleri değil, bunları haram kılmıştır .Ve ilim şânından
olanlara böyle açıklamıştır. Artık ilim ehli, bunların içindekimânâları
istinbat eder, anlar, ona göre tatbik ve istifade ederler.
Bunun için buyuruluyor ki: