Şöyle rivâyet olunmuştur: Şam mescidinde bir kere Ebü`d-Derdâ`nın yanına bir genç (Alkame İbn-i Kays-i Nehaî gelip) oturmuş da: - Allahım! (Adlarını bilmediğim bir cemiyet içine geldim.) Bana burada iyi bir âşinâ ihsân buyur! diye kendisine bir dost temmenî etmiş. Bunun üzerine Ebü`d-Derdâ`: - Sen kimlerdensin (ve nerelisin?) diye sormuş. Alkame: - Kûfe ahâlîsindenim! (Buraya ilim tahsîli için geldim) diye cevap vermiş. (Râvî der ki:) Ebü`d-Derdâ`: - Hani Resûlullah`ın sırrına (gizli haberlerine) vâkıf olan ve kendisinden başka o sırları kimse bilmeyen -yâni Huzeyfe- sizin içinizde değil midir? dedi. Alkame: - Evet (Kûfe`de) aramızdadır! diye cevap verdi. Ebü`d-Derdâ`: - Hani Resûlullah`ın duâsı üzerine Allah`ın şeyta(n şerri)nden kurtardığı Ammâr aranızda değil midir? dedi. Alkame: - Aramızdadır! diye cevap verdi. Ebü`d-Derdâ`: - Hani Peygamber`in o misvâkini veya sırrını, (Peygamber`in giydiği nalınlarını, dayandığı müttekâsını ve su kabını) taşıyan (İbn-i Ümmü Abd yâni İbn-i Mes`ûd) sizin içinizde değil midir? dedi. Alkame: - İçimizdedir! dedi. Ebü`d-Derdâ`: - (Şu halde aranızda Ashâb`ın bu kadar büyük ulemâ ve fukahâsı varken sen buralarda ne arıyorsun ey oğul? dedi. Sonra:) - Abdullah İbn-i Mes`ûd: ...(âyetinden sonraki âyet)i nasıl okuyor? dedi. Alkame: -... diye okur! dedi. Ebü`d-Derdâ`: - (Vallahi Resûlullah`ın bana okuttuğu böyledir; Resûlullah`dan müşâfeheten, ağız ağıza böyle öğrendim. Fakat) şu Şamlılar yok mu? Bana karşı ...(kırâetinde) ısrâr ediyorlar da en sonu beni, Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`den işittiğim kırâetten caydırmak istiyorlar! dedi.
|