42) Ana Babaya Dostlarına Ve İkrama Layık Kimselere İkram Etmek

 

343. İbni Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Peygamber aleyhisselâm şöyle buyurdu:

“En makbul iyilik, baba dostunu koruyup gözetmektir.”

Abdullah İbni Dînâr’dan rivayet edildiğine göre, Abdullah İbni Ömer radıyallahu anhümâ şöyle dedi:

Bedevilerden biri Abdullah İbni Ömer’le Mekke yolunda karşılaştı. Abdullah İbni Ömer ona selâm verdi; kendi bindiği eşeğe onu bindirdi ve başındaki sarığı da ona verdi.

Abdullah İbni Dinâr sözüne devamla dedi ki: Biz İbni Ömer’e:

– Allah iyiliğini versin, bu adam bedevilerden biri. Onlar aza kanaat ederler, deyince bize şunları söyledi:

– Bu zâtın babası, (babam) Ömer İbni Hattâb’ın dostuydu. Ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu duydum:

“En makbul iyilik, baba dostunun ailesini koruyup gözetmektir.”

Abdullah İbni Dînâr’ın Abdullah İbni Ömer’den bir başka rivayeti de şöyledir:

Bir defasında İbni Ömer Mekke’ye gitmek üzere yola çıktı. Deveye binmekten usandığı zaman üzerinde istirahat edeceği bir merkebiyle, başına sardığı bir de sarığı vardı. Birgün İbni Ömer eşeğin üzerinde dinlenirken bir bedeviye rastladı. Ona:

– Sen falan oğlu falan değil misin? diye sordu.

Adam:

– Evet, deyince eşeği ona verdi ve:

– Buna bin, dedi. Sarığı da ona uzatarak, bunu da başına sar, dedi.

Arkadaşlarından biri İbni Ömer’e:

– Allah seni bağışlasın. Üzerinde dinlendiğin eşek ile başına sardığın sarığı şu bedeviye boşuna verdin, deyince İbni Ömer şunları söyledi:

– Ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i “İyiliklerin en değerlisi, insanın babası öldükten sonra, baba dostunun ailesini kollayıp gözetmesidir” buyururken duydum. Bu adamın babası, (babam) Ömer radıyallahu anh’in dostuydu.[1]

 

* Kapitalizmin çarkları arasında eriyip yok olan toplum bireyleri değil, ana baba dostlarına değer vermek, akraba, komşu ve müslümanlara bile değer verip ilgilenmemektedir. İnsanı insan yapan önemli özelliklerinden biri de vefa duygusudur. Vefa duygusuna sahip olmayanlar sadece kendilerini, zevklerini ve çıkarlarını düşünen bencil kimselerdir. Böylesi kimselerden ne kendilerine ne de ana babalarının hatıralarına hürmet ve fedakarlık beklemek boşunadır. İşte hadisteki ibni Ömer’in baba dostuna gösterdiği bu sıcak davranış çok ibretlidir.

Ana babanın ölümlerinden sonra onların sevdiği kimseleri görüp gözetmek faziletli davranışlardandır. Onları arayıp hal ve hatırlarını sormak ana babaya iyilik ve ikram edilmiş gibi sayılır. [2]

 

344. Ebû Üseyd Mâlik İbni Rebîa es–Sâidî radıyallahu anh şöyle dedi:

Bir gün biz Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzurunda otururken Selemeoğulları kabilesinden bir adam çıkageldi ve:

– Yâ Resûlallah! Anamla babam öldükten sonra onlara yapabileceğim bir iyilik var mı? diye sordu.

Resûl–i Ekrem şöyle buyurdu:

– “Evet, onlara dua eder günahlarının bağışlanmasını dilersin; vasiyetlerini yerine getirirsin; akrabasını koruyup gözetirsin; dostlarına da ikramda bulunursun.”[3]              

 

* Bugün müslümanım diyenlerin hiç yapmadıkları, yapanları enayilikle ve küçümser tavırlarla karşıladıkları unutulmuş bir ahlak ve sünnet... [4]

 

345. Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:

Peygamber aleyhisselâm’ın hanımlarından hiçbirini Hatice’yi kıskandığım kadar kıskanmadım. Üstelik onu (Resûl–i Ekrem’in yanında) hiç görmedim. Fakat Resûl–i Ekrem onu sık sık

Resûl–i Ekrem:

– “O şöyle şöyleydi” diye özelliklerini sayar ve “Çocuklarım ondan oldu”, derdi.[5] anardı. Bir koyun kesip etini parçaladığında, çoğu zaman Hatice’nin dostlarına gönderirdi. Bazan (dayanamayıp) Resûl–i Ekrem’e:

– Sanki dünyada Hatice’den başka kadın kalmadı! derdim.

– Resûl–i Ekrem koyun kesecek olursa, Hatice’nin arkadaşlarına yeteri kadar gönderirdi, dedi.

Bir rivayete göre Hz. Âişe:[6]  

Başka bir rivayete göre ise Hz. Âişe şöyle dedi:

Resûl–i Ekrem koyun kestiği zaman, “Ondan Hatice’nin arkadaşlarına da gönderin” derdi.[7]

Başka bir rivayete göre Hz. Âişe şöyle dedi:

Hatice’nin kızkardeşi Hâle Binti Huveylid birgün Resûlullah’ın huzuruna girmek için izin istemişti. Resûl–i Ekrem Hatice’nin sesini hatırladı ve:

“Allahım, bu Huveylid kızı Hâle!” diye heyecanlandı.[8]

 

* Bir dost ve sevgilinin ölümüyle her şey son bulmamalı güzel hatıralarla anılmalı ve sevgiler gönülde yaşatılmalıdır. Bunun en güzel örneğini Rasulullah (s.a.v.) böylece bize göstermiş oldu. [9]

 

346. Enes İbni Mâlik radıyallahu anh şöyle dedi:

Cerîr İbni Abdullah el–Becelî ile bir yolculuğa çıkmıştım. (Benden yaşlı olduğu hâlde) Cerîr bana hizmet ediyordu. Ona:

– Böyle yapma! deyince bana şunları söyledi:

– Ben ensarın Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e pek çok hizmet ettiğini gördüm ve kendi kendime “Şâyet ensardan biriyle arkadaşlık edersem ben de ona hizmet edeceğim” diye yemin etmiştim.[10]

 

* Hz. Peygamberimize hizmet eden kimseler her türlü ikrama layıktır. Rasulullah’ı seveni sevmek ona saygısızlık edene nefret etmek dini bir vecibedir. Hadisin ravisi Cerir, kavminin reisi ve kahraman birisi olduğu halde alçak gönüllülüğü elden bırakmazdı. [11]


 

[1] Müslim, Birr 11–13. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 120; Tirmizî, Birr 5.

[2] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 127

[3] Ebû Dâvûd, Edeb 120. Ayrıca bk. İbni Mâce, Edeb 2.

[4] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 127

[5] Buhârî, Menâkıbü’l–ensâr 20; Müslim, Fezâilü’s–sahâbe 74–76. Ayrıca bk. Tirmizî, Birr 70, Menâkıb 70.

[6] Buhârî, Menâkıbü’l–ensâr 20; Müslim, Fezâilü’s–sahâbe 74.

[7] Müslim, Fezâilü’s–sahâbe 75.

[8] Buhârî, Menâkıbü’l–ensâr 20; Müslim, Fezâilü’s–sahâbe 78.

[9] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 128

[10] Buhârî, Cihâd 71; Müslim, Fezâilü’s–sahâbe 181.

[11] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 128
Anasayfaya dön Konulara dön
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri