1806. Sa’d İbni Ebû Vakkâs radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Bir kimse kendi babası olmadığını kesinlikle bildiği birinin soyundan geldiğini ileri sürerse, ona cennet haramdır.”[1]
1807. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Babalarınızdan yüz çevirip onları inkâr etmeyiniz. Her kim kendi babasını bırakıp bir başkasına baba derse, nankörlük etmiş olur.”[2]
1808. Yezîd İbni Şerîk İbni Târık şöyle dedi:
Ali radıyallahu anh’ı minberde konuşurken gördüm ve şöyle buyurduğunu duydum:
“Hayır, iddialar doğru değildir. Vallahi bizim yanımızda Kur'ân–ı Kerîm’den ve şu sahîfeden başka okuduğumuz bir yazı yoktur.” Böyle dedikten sonra o sahîfeyi açtı. Orada develerin yaşları ve yaralamayla ilgili hükümler vardı. Yine bu sahîfede Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyordu:
“Ayr (Âir) dağından Sevr dağına kadar olan yerler Medine’nin haremidir. Her kim orada Kitap ve Sünnet’e aykırı bir iş yapar veya bid’at çıkaran birini korursa, Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların lâneti onun üzerine olsun. Allah Teâlâ kıyamet gününde o kimsenin ibadetlerini ve tövbesini kabul etmeyecektir. Müslümanlardan birinin verdiği bir söz ve güvence, yaptığı bir antlaşma hepsini bağlar. Her kim bir müslümanın verdiği söz ve himayeyi dikkate almazsa, Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların lâneti onun üzerine olsun. Allah Teâlâ kıyamet gününde o kimsenin tövbesini ve ibadetlerini kabul etmeyecektir. Her kim kendi babası olmadığını kesinlikle bildiği birinin soyundan geldiğini ileri sürerse veya kendi efendisi olmayan birini efendi olarak kabul etmeye kalkarsa, Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların lâneti onun üzerine olsun. Allah Teâlâ kıyamet gününde o kimsenin tövbesini ve ibadetlerini kabul etmeyecektir.”[3]
1809. Ebû Zer radıyallahu anh, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinlediğini söyledi:
“Babası olmadığını bildiği birini babam diye sahiplenen kimse, babasına nankörlük etmiş olur. Kendisine ait olmayan bir şeyi sahiplenmeye kalkışan kimse bizden değildir; o cehennemdeki yerine hazırlansın. Her kim, bir adama öyle olmadığı halde kâfir veya Allah düşmanı derse, bu sözler gerisin geriye kendine döner.”[4]
* Bir müslümanın bir kimsenin mirasına veya şöhretine konmak için veya değişik hesaplar yüzünden annesinin kocası olmayan bir kimseye, onun oğlu ve kızı olduğunu ileri sürmesi şiddetle yasaklanmıştır. (İbn Mace, Hudud, 36’da) Babasını inkar edip başka birini baba kabul eden kimse kokusu beş yüz senelik mesafeden duyulan cennetin kokusunu bile duymayacaktır. Bu tür bir kimse mirasa konmak için diğer meşru varisleri mirastan mahrum bırakacağı ve onların paylarını azaltacağı için hak etmediği bir şeyi almanın suçunu da yüklenmiş olacaktır. Cahiliye devrinde olan evlat edinme hadisesi İslam’da Ahzab: 33/4 ayetiyle yasaklanmıştır. Bu ayete göre hiçbir kimse başka birinin çocuğunu evlat edinemez. Bu haramdır. İslam soy sop korumasına gerekli önemi vermiştir.
1806 numaralı hadiste pek çok mesele ele alınıyor. Konumuzla ilgili kısmı kendi babası olmadığını kesinlikle bildiği halde onun soyundan olduğunu iddia ederse veya efendisi olmayan birini efendi olarak kabul etmeye kalkarsa Allah, melekler ve bütün insanların laneti o kimseye olsun tehdidinden ibarettir. Burada da söz konusu işin ne kadar büyük günah olduğunu öğrenmiş oluyoruz. Kölenin de efendisi olmadığı halde bu benim efendimdir demesi aynı cezayı gerektiriyor. Efendisine karşı nankörlük etmesinden dolayı.
Hadisteki diğer konulara gelince Mekke Allah tarafından haram kılınmış bir bölgedir. Medine ise Peygamberimiz tarafından haram bölge olarak ilan edilmiş ve orada bid’at çıkaranı koruyan kimseye Allah, melekler ve tüm insanların laneti yağdırılmıştır.
Hadisteki müslümanların birinin verdiği bir söz ve güvence hepsini bağlar ifadesinden bir müslüman bir kafirin hayatını koruyacağına dair söz ve güvence vermişse bu güvence diğer müslümanları da bağlar. Onlar bu şahsa kötülük yapıp onu öldüremezler demektir. Çünkü işlerinden bir müslüman onu himaye etmiştir.
1807 no’lu hadiste de üç konuya parmak basılmış olup, birincisi babası olmadığını bildiği halde babamdır diyerek küfre girmesidir. Miras ve başka çıkarlar uğruna ve başka mirasçıları mahrum etme pahasına kişi böyle kötü bir sonuçla başbaşa kalacaktır.
İkincisi: Kendisine ait olmayan bir şeye bu benimdir diye sahip çıkmaktır ki başkasının hakkına tecavüzdür ki kesinlikle haramdır ve cehennemdeki yerine hazırlansın demekle bu davranışın büyük bir haksızlık olduğu da ortaya konmuş oldu.
Üçüncüsü: Kafir olmayan birine kafir ve Allah düşmanı diye hakaret etmektir. (1734-1735 no’lu hadislere ve açıklamasına bakınız.) Müslüman durumun dehşetini gözönünde bulundurup diline sahip olmalıdır. Müslüman birine kafir veya Allah düşmanı demek son derece tehlikelidir. Zira o adam gerçekten kafir veya Allah düşmanı değilse bu söz hedefini bulmamış bir ok gibi iddiayı atan kimseye geri dönmüştür. [5]
[1] Buhârî, Ferâiz 29; Müslim, Îmân 114, 115. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Sünnet 109–110; İbni Mâce, Hudûd 36.
[2] Buhârî, Ferâiz 29, Hudûd 31; Müslim, Îmân 112, 114.
[3] Buhârî, Fezâilü’l–Medîne 1, Cizye 10, 17, Ferâiz 21, İ’tisâm 5; Müslim, Hac 467, 468. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Menâsik 95–96.
[4] Müslim, Îmân 112; Ayrıca bk. Buhârî, Menâkıb 5, Edeb 44.
1735’de geçti.
[5] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 528.
Anasayfaya dön | Konulara dön |
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri |