22) Nasihat İkaz Ve Hatırlatma

 

“ Bütün mü’minler kardeştirler.” (Hucurat: 49/10)

“Allah Nuh (a.s.)’dan haber vererek şöyle buyuruyor: “... Ben size öğütler veriyorum.” (Araf: 7/62)

“... Size dürüst ve güvenilir öğütler veriyorum.” (Araf: 7/68)

 

183. Ebû Rukayye Temîm İbni Evs ed–Dârî radıyallahu anh’ den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem :

“Din nasihattır” buyurdu. Biz kendisine:

– Kimin için nasihattır? dedik. Peygamber Efendimiz:

– “Allah, Kitabı, Resûlü, mü’minlerin yöneticileri ve tüm müslümanlar için nasihattır” buyurdu.[1]

 

* Nasihat: Öğüt vermek iyi ve hayırlı işlere davet edip kötü ve şerli işlerden yasaklamak demektir. Yani nasihat, dinin temeli ve direği demektir. Yani din ve İslam ile nasihat bir yönden aynı anlamdadırlar.

Hac Arafattır hadisinde de, Haccın ana temel esası ve şartının Arafatta durmak olduğu bildirildiği gibi. Bu hadis de az sözle çok mana ifade edilen hadislerdendir. Hadis-i şerifi ana hatlarıyla açıklayacak olursak:

Allah için demek, önce Allah’a, kendisine nasıl iman edilmesi gerektiğini kitabında ve elçisi vasıtasıyla nasıl bildirmişse ve kendisini nasıl tanıtmışsa o şekilde tanımak ve hayatını bu inanç ve yaşantı üzere devam ettirip son nefesini de bu inanç ve yaşantı üzere vermek demektir. Değilse sadece iman ettim demekle bu iş bitmez Ankebut: 29/2 ‘de olduğu gibi.

Allah’ın kitabı için: öncelikle Allah’ı tanıyıp bilen kimsenin ikinci olarak onun gönderdiği kitaba ve önceki geçen kitapların bozulmamış şekline de inanması gerekir. Kitabında, kitabını tanıttığı şekilde inanıp, kitabı o şekilde kabul edip hayat tarzı olan kitaba göre yaşamak ve aileden başlayarak toplumun da bu kitabın hayat tarzına göre yaşamasını temin edecek gayretin içinde olmak demektir. Bunu daha iyi anlamak için şu ayetlere bakınız. Alak: 96/1-5, Neml:  27/92, Fatır: 35/29, Zümer: 39/71, Bakara: 2/121, Araf: 7/175, Enfal: 8/2, Hac: 22/72, Mü’minun: 23/66-67.

Allah’ın Rasulü için: Sadece Allah ve Kitabını tanımak kâfi değildir. O’nun gönderdiği son peygambere de inanılması ve sünnetine uyulması da gerekir. Nisa: 4/80 ve Al-i İmran: 3/31, 32, 132, Nisa: 4/59, 80, Muhammed: 47/33, Mücadele: 58/13, Teğabün: 64/12, 16, belirtildiği gibi. Yani gönderilen kitabın nasıl yaşanacağını bizzat hayatında gösteren peygamber gibi olmak için.

Mü’minlerin yöneticileri için: Mü’minleri yöneten, idare eden, emir ve komuta yetkisi kendinde olan ve mü’min olan kimselere de itaat edilip sözlerinin dinlenmesi de Nisa: 4/59’da beyan edilmiştir. Bu tip şahsiyetlerden dürüst olup adil davranmalarını istemek hakkımızdır. Namaz kıldıkları sürece itaat edebiliriz. Alimler ve amirler diyebileceğimiz bu gruba da hatırlatma ve ikaz görevimizdir. Tirmizi Beyat 37’de “En büyük cihad zalim idareciye karşı hakkı söylemektir”, hadisi bize bunu emreder.

Tüm müslümanlar için: İslam Dininin tüm emir ve yasaklarını İslam ümmeti diyebileceğimiz halkın her birimine ulaştırılması da bir görevdir. Yani toplum, dinini öğrenmek için bir gayretin içine girmeli, meslek ve konumu ne olursa olsun herkes dinini, kitabını, peygamberini tanıyıp, öğrenip müslümanca yaşamak mecburiyetindedir. [2]

 

184. Cerîr İbni Abdullah radıyallahu anh şöyle dedi:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’ e namazı tam olarak kılmak, zekâtı hakkıyla vermek, her müslümana nasihat etmek üzere biat ettim.[3]

 

* Bugünkü müslümanlar da aynen Cerir İbn-i Abdullah gibi olmalı her an ve her zamanda mü’minlerin her kesimine nasihat etmeli, bunu bir vazife bilmelidir. Değilse İslami kardeşlik ve İslam ümmetinin kurulması mümkün olmaz. Cerir, İslam’ın temel esaslarından ve kendisince en önemli kabul ettiği üç hususu burada zikretmiştir ki, biri bedeni, biri mali, üçüncüsü ise hem beden hem de mal ile yapılabilecek bir vazife ve ibadet türüdür. [4]

 

185. Enes radıyallahu anh’ den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Sizden biriniz, kendisi için arzu edip istediği şeyi, din kardeşi için de arzu edip istemedikçe, gerçek anlamda iman etmiş olmaz.”[5]

 

* Bu hadis gerçek İslam kardeşliğinin ne derece ileri seviyede olduğunun bir göstergesidir. Mü’min, kardeşi için daima hayır ve bereketler istemeli, onun adına hayır duada bulunmalıdır ki bu ahlak onun imanının gerçek olgunluğa eriştiğinin bir göstergesidir. Gerçek müslüman kendisi için arzu ettiği şeyleri din kardeşi için de arzu etmelidir. Hased ve kıskançlık yapmamalıdır. Mü’minler için istediğimiz hayırlı şeylerde bir bakıma dinde nasihattan sayılır. Ben cennete gireyim kardeşim de girsin, ben sevap kazanayım kardeşim de kazansın, ben iyi olayım kardeşim de iyi olsun, gibi. [6]


 

[1] Müslim, Îmân 95. Ayrıca bk. Buhârî, Îmân 42; Ebû Dâvûd, Edeb 59; Tirmizî, Birr 17; Nesâî, Bey’at 31, 41.

[2] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 74-75

[3] Buhârî, Îmân 42, Mevâkît 3, Zekât 2; Müslim, Îmân 97–98. Ayrıca bk. Nesâi, Bey’at 6, 17.

1214’de tekrar gelecektir.

[4] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 74-75

[5] Buhârî, Îmân 7; Müslim, Îmân 71–72. Ayrıca bk. Tirmizî, Kıyâmet 59; Nesâî, Îmân 19, 33; İbn Mâce, Mukaddime 9.

238’de tekrar gelecektir.

[6] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 74-75
Anasayfaya dön Konulara dön
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri