Riyazus-Salihin

334) Yatsıdan Sonra Allah’ın Rızası Olmayan Konuşmaların Mekruh Olduğu

 

334) Yatsıdan Sonra Allah’ın Rızası Olmayan Konuşmaların Mekruh Olduğu

 

1750. Ebû Berze radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, yatsı namazından önce uyumayı, yatsı namazından sonra da konuşmayı hoş karşılamazdı.[1]

 

* İlim müzakeresi ve sevap kazandıracak işler konuşulur ve yapılırsa bunlar faydalı ve caizdir. Yatsıyı kılmak üzere uyandırılacak bir kimse olursa uyumanın da caiz olduğu söylenmiştir. Bu yasaklama yatsı namazının kaçırılma tehlikesindendir. [2]

1751. İbni Ömer radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem hayatının sonlarında cemaate yatsı namazını kıldırıp selâm verdikten sonra şöyle buyurdu:

"Bu geceyi rüyorsunuz ya! İşte bu geceden itibaren yüz sene sonra bugün yeryüzünde olanlardan hiç kimse hayatta kalmayacaktır."[3]

* Bu hadis yatsıdan sonra hayırlı konuşmanın yasak edilmeyişine delil olarak getirilmiştir. En son ölen sahabi olduğu kabul edilen Ebu’t-Tufeyl Amir ibni Vasile ölüm tarihi H. 100-110 yılları arasıdır. Bu şekilde Peygamberimizin vefatından yüz sene geçtikten sonra sahabi olduğunu iddia edene itibar edilmemiş ve o kimseler yalancı kabul edilmişlerdir. [4]

1752. Enes radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre sahâbîler Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in mescide gelmesini beklediler. Neticede gece yarısına yakın bir zamanda onların yanına geldi ve yatsı namazını kıldırdı. Namazdan sonra bize bir konuşma yaptı ve şöyle buyurdu:

"Dikkatinizi çekerim! İnsanlar namazlarını kılıp ardından uyudular. Sizler ise namazı beklediğiniz sürece namaz sevabı kazandınız."[5]


 

[1] Buhârî, Mevâkît 23; Müslim, Mesâcid 236 . Ayrıca bk. Tirmizî, Mevâkît 11; Nesâî, Mevâkît 20; İbni Mâce, Salât 12.

[2] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 510.

[3] Buhârî, İlim 41, Mevâkît 20, 40; Müslim, Fezâilü's–sahâbe 217.

[4] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 510.

[5] Buhârî, Mevâkît 25.