Nurul İzah

Teyemmüm

TEYEMMÜM[1][1]

 

Teyemmümün Sıhhatinin Şartları

 

Teyemmümün sahih olması, sekiz şartın yerine getirilmesine bağlıdır ki bunların:

Birincisi; niyet etmektir.[2][2] Niyet, aslında kalbi (yapılacak) işe bağlamak olup, teyemmüm edilecek şeye el vururken yapılır.

Niyetin doğru olabilmesi için üç şart vardır ki bunlar:

 (1) Müslüman olmak;

 (2) (söylediği şeyin ne ifade ettiğini) ayırd ede­cek halde bulunmak;

 (3) neye niyet ettiğinin farkında olmak.

Namaz için teyemmüme, aşağıdaki üç şeyden biriyle niyet edilmesi halinde doğru olur: Ya temizliğe niyet edilmeli, yahut na­maz kalmak için, yahut da temizlenmeden yapılması doğru olma­yan bir ibâdeti yapmak için niyet etmelidir. Çünkü sadece teyem­müme niyet edildiğinde, yahut da cünüp olmayan kimsenin Kur'an okumak kasdıyla yaptığı teyemmümle namaz kılınmaz.

İkincisi; şehirde de olsa suyun bir mil[3][3] uzaklıkta bulunması gibi teyemmümü meşru kılacak bir mazeretin bulunması; hasta­lık, zarar vereceğinden ve hastalığa sebeb olacağından korkulan soğuk, düşman korkusu, susuzluk, hamur yoğurmak için ihtiyaç duyulması, [çorba pişirmek için değil], su çıkaracak âletin[4][4] bulun­maması; başladığını devam ettirmek için dahi olsa,[5][5]cenaze ve bay­ram namazlarım kaçırmamak için teyemmüm edilmesi. [Cuma ve vakit [6][6]namazlarını kaçırma endişesi mazeret sayılmaz.]

Üçüncüsü; teyemmümün odun, gümüş ve altınla değil de toprak, taş ve kum gibi yeryüzü cinsinden temiz şeylerle yapılma­sı.

Dördüncüsü; meshedilecek yerlerin her tarafinı meshetmek.

Beşincisi; meshi, elin tamamı yahut çoğuyla yapmak; Öyle ki meshi iki parmakla tekrarlayarak (herhangi bir uzuvda) meshedilmedik yer bırakmasa dahi böyle bir uygulama doğru olmaz. Ama başa meshetmek bu hükmün dışındadır.

Altıncısı; elin iç kısmıyla, aynı yere de olsa iki kere vurmak, vücuduna toprak temas eden kimsenin teyemmüm niyetiyle azala­rını meshetmesi iki kere vurmak yerine geçer.

Yedincisi; hayızlı ve lohusa olmamak ve abdest bozucu halle­rin bulunmaması.

Sekizincisi; mum ve yağ gibi meshe engel olucu şeyleri gider­mektir.

 

Teyemmümün Sebebi ve Farz Oluşunun Şartları

 

Teyemmümün sebebi ve farz oluşunun şartları tıpkı abdestin sebebi ve farz oluşunun şartları gibidir.1

 

Teyemmümün Rükünleri

 

Teyemmümün rükünleri iki olup, bu da elleri ve yüzü mes-hetmekten ibarettir.

 

Teyemmümün Sünnetleri

 

Teyemmümün sünnetleri yedidir:

1) Başlangıçta besmele çekmek,

2) sırayı takib etmek,

1 Sebebi, namaz gibi ancak temiz iken icra edilebilecek bir şeyi yapmak iste­mektir. Farz oluşunun şartları da aynen abdestin farz oluşunun şartları gibidir, (bknzs. 27)

 3) meshi peşpeşe yapmak,

 4) toprağa koyduktan sonra elleri ileri sürüp

 5) geri çekmek,

 6) elleri (birbirine vurarak) silkmek,

 7) par­mak aralarını açmak.

 

Teyemmümün Tehiri

 

Vakit çıkmadan evvel su (bulmayı) ümit eden kimsenin te­yemmümü tehir etmesi mendubdur. Namazın kazaya kalacağın­dan korksa bile (kendisine) su vaad edilen kimsenin teyemmümü tehir etmesi gerekir. Namazın kazaya kalacağından korkmuyorsa, kendisine elbise veya su vaad edilen kimse teyemmümü tehir et­melidir.

 

Su Arama

 

Yakınlarda bulunacağı ümid ediliyorsa ve korkulacak bir durum da yoksa, suyu dört yüz adımlık bir mesafeye kadar aramaldır; aksi halde aramaya gerek yoktur.

Eğer cimri değillerse suyu yanındakilerden istemelidir. Suyu ücretsiz vermedikleri takdirde, (abdest alacak) kimsenin yanında ihtiyacından fazla (para)sı varsa bu suyu satm almalıdır.

 

Teyemmümle Namaz

 

Bir teyemmümle, farz olsun nafile olsun, her türlü namaz hnır.

Vakit girmeden evvel teyemmüm etmenin bir sakıncası yok­tur.

Vücudun çoğunun veya yarısının yaralı olması halinde te­yemmüm edilir. Çoğunun sağlıklı olması durumunda ise (sağlıklı kısım) yıkanır, yaralı (kısma) meshedilir.[7][7] Teyemmüm edip ayrıca su ile de yıkamamalıdır.

 

Teyemmümü Bozan Şeyler

 

Abdesti bozan şeyler teyemmümü de bozar. Yeterli miktarda­ki suyu kullanabilecek hale gelmek de aynı şekilde teyemmümü bozar.

 

Elleri ve Ayakları Kesik Olan Yaralının Durumu

 

Elleri ve ayakları kesik olan kimsenin yüzünde eğer yara var­sa, temizlenmeden (o vaziyette) namazını kılar. Kıldığı bu nama­zın sonradan iadesi lâzım elmez.

 

Geçmiş Konularla İlgili Sorular      

                                             

|    Teyemmümün lügat ve ıstılah manası nedir?

Ab d esi veya gusül yerine toprakla teyemmüm edilebileceği hakkında delil ne­dir?

Teyemmüm, İslâm'dan önce herhangi bir dinde emredilmiş midir? Niçin? Teyemmümün sıhhatinin şartları nelerdir? Niyet ne demektir, zamanı nedir?

Niyet, abdestin sıhhati için şart değilken, niçin teyemmümün sıhhati için şart ol­muştur.

(Teyemmüme) niyetin sıhhatinin şartı genel manada nedir? Özellikle namaz kılmak için teyemmüme niyetin sıhhatinin şartlan nelerdir?

'  (Teyemmüm hususunda) özür kabul edilen şey nedir? Teyemmüm almayı ma­zur gösterecek üç şey söyleyiniz.

Teyemmümün sebebi nedir? Vâcib oluşunun şartları nelerdir? Teyemmümün rükünleri ve sünnetleri nelerdir?

Teyemmümün sünnetlerinden olan, parmak aralarını açmak ne demektir? Teyemmüm, sırf vaktin girmesiyle mi farz veya sünnet olur?                      

Teyemmümün tehiri ne zaman mendub, ne zaman vacibdir?                     

Namaz kılmak isteyen kimsenin suyu araması vacip midir? Suyu aramanın sı­nırlan nedir ve kimlerden su istenir?

Namaz kılmak isteyen kimse, birinin yanında su bulur, fakat bunu parasız ala­maz ise suya para ödemesi gerekir mi? (Gerekirse) parasının ne kadarını vermelidir?

Tek bir teyemmümle kılınabilecek namazlar nelerdir? Namaz vakti girmeden evvel teyemmüm alınabilir mi?                                                                             

Teyemmümü bozan şeyler nelerdir?                                                           

    % Elleri ve ayakları kesik olan bir yaralı ne yapmasi gerekir? 

                      

Mestler[8][8] Üzerine Meshetmek

 

Abdest almayı gerektirecek durumlarda erkek ve kadınlar, deriden başka kalın şeylerden olsalar dahi, mest üzerine meshede-bilirler. Bu kalın mestlerin tabanlarının deriden olmasıyla olma­ması arasında herhangi bir fark yoktur.

 

Meshin Şartlan

 

Mestler üzerine meshin uygunluğu, yedi şartın gerçekleşme­sine bağlıdır;

1-Abdesti tamamlamadan (diğer uzuvların tamamını yıka|| madan) önce bile olsa, abdesti bozacak bir hal meydana gelmeden!, abdestin tamamlanması şartıyla, mestlerin ayaklar yıkandıktan sonra giyilmesi.

2) Mestin, topuk (kemik)leri de dahil, ayağı örtmesi.

3)  Mestlerle yürümenin mümkün olması. Dolayısıyla cam| ağaç veya demirden (yapılmış) mestler üzerine meshetmek do|

olmaz.

4) Mest(in herhangi bir yerin)de en küçük ayak parmağını üçü büyüklüğünde bir yırtığın bulunmaması.

5) Bağlamaksızın mestlerin ayağı tutması. |  

6) Suyun vücuda sirayetine engel olması.

7) Ayağın Ön kısmından, en az, elin en küçük üç parmağı ka­dar bir bölümün mevcut olması. Ayağının ön kısmı bulunmayan bir kimse, her ne kadar arka kısmı mevcut da olsa, mest üzerine meshedemez.

 

  Meshin Müddeti ve Başlangıcı

 

 Mukîm olanlar bir gün bir gece, misafir olanlar ise üç gün üç gece (mest üzerine) meshederler.

Meshin müddeti, mestlerin giyildiği (ilk) abdestin bozulduğu andan itibaren başlar.

 

Mesbi Giyenin Durumunda Değişiklik Meydana Gelmesi

 

Mukîm bir kimse, meshetmeye başlar da henüz mesh müdde­ti bitmeden yolculuğa çıkarsa, yolcular için izin verilen müddeti tamamlar. Ancak yolcu olan bir kimse, bir gün bir gece meshettikten sonra mukîm olursa, bu müddetin sonunda mestini çıkarır, ama bu müddetten daha az meshetmiş ise, müddeti bir gün bir ge­ceye tamamlar.

 

Meshin Farzı ve Sünneti

 

Meshin farzı, el parmaklarından en küçük üçünün, ayakların üst ve ön kısmına sürülmesi dir.

Sünnetleri ise, parmakları, araları açık bir halde, ayak par­maklarının ucundan itibaren (mestin) koncuna[9][9] kadar çekmektir.

 

Meshi Bozan Şeyler

 

(Şu) dört şey meshi bozar:

1) Abdesti bozan her şey (meshi de bozar).

2) Ayağın çoğu kısmının, mestin koncuna kadar mestten çık­ması.

3)  Suyun, mest içerisinde bulunan ayaklardan birinin çoğu kısmını ıslatmış olması, ki doğrusu da budur.

4) Mesh müddetinin sona ermesi. Ayağın soğuktan telef ol­masından korkulmadığı hallerde (bu hüküm uygulanır).

Son üç husustan sonra sadece ayak yıkanır.[10][10]

 

Üzerine Meshetmek Uygun Olmayan Şeyler

 

Sarık,[11][11] (takke ve fes gibi) başa giyilen (şeyler üzerin)e (hanunlann kullandığı) baş örtülerine ve eldivenler üzerine meshedilmez.                                                                                        

Sargı [12][12]ve Benzeri Şeylere Dair                                       

Kan aldıran, yaralanan yahut (herhangi) bir uzvu kırılan bir J kimse, bir bez parçası yahut sargıyla bağladığı bu uzuvlarını yıkayamaz veya üzerine meshedemez ise eğer (bu) uzuvların üstüne i

bağladığı şeylerin çoğu kısmını meshetmelidir. Kan aldıran (yara-' ilanan veya herhangi bir uzvu kırılan) kimsenin sargısının arasından görünen yerlerin[13][13] üzerlerini meshetmek yeterlidir.

(Sargı üstüne) mesh, tıpkı yıkama gibidir, herhangi bir müd­detle sınırlı değildir.

Sargının, (yara üzerine) temiz iken (abdestliyken) sarılması şart değildir. Ayaklardan birinin yıkanıp diğerinin üzerindeki sargıya meshedilmesinde bir sakınca yoktur.                                   

(Yara) iyileşmeden[14][14] sargının düşmesiyle mesh bozulmaz.       

(Yara üstündeki) sargı değiştirilebilir, üzerine yemden mesh-4 etmek gerekmez ise de yeniden meshetmek daha iyidir.                

 (Bir kimsenin) gözü (hastalıktan dolayı) şişer (de doktor tarafindan) yıkanmaması tavsiye edilirse veya kırılan tırnağının üzerine koyduğu ilaç sakız veya safra kesesi derisi (gibi şeyler)in kaldırılması zarar verirse, üzerlerine mesheder, meshetmek de zarar? verirse onu dahi bırakır.

Mest üzerine, sargıya ve başa[15][15] mesh için niyet etmek gerekmez.

 

Geçmiş Konularla İlgili Sorular

 

Mest nedir? İslâm şeriatında mestler üzerine meshetmeye izin verilmesindeki* hikmet ve bununla ilgili delil nedir?                                                                                 

Hangi durumda ayakları yıkama yerine mestler üzerine meshedilebilir?             

Bu hususta kadın ve erkek eşit midir? Mestin deriden olması şart mıdır? Mestfer üzerine meshetmenin caiz olmasının şartları nelerdir?                                             

Mestler üzerine ne kadar müddetle meshedilebilir? Meshin müddeti ne zamany başlar?                                                                                                                            

Ayağına mest giyen kimsenin durumunda bir değişiklik meydana geldiğinde,; yani mukîm iken seferi, seferî iken mukîm olduğunda ne yapılmalıdır?

Mestlerin ne kadarına meshetmek farz, ne kadarına sünnettir?

Meshi bozan şeyler nelerdir? Abdestliyken mest (ayaktan) çıkarsa ne yapılma­sı gerekir?

Üzerine meshetmek caiz olmayan şeyler nelerdir?

Sarık, fes veya takke üzerine meshetmek caiz midir?

Sargı nedir? Sargı üzerine meshetmenin caiz olduğuna delil nedir?

Sargı üzerine meshetmek, mest üzerine mesh gibi belli bir müddetle sınırdır? Sargının temizken (cünüp ve lohusa değilken veya abdestliyken) bağlanması şartmıdır? Ayaklardan biri yıkanırken diğerinin sargısına meshedilir mi?

(Yara) iyileşmeden (üstündeki) sargının düşmesi halinde verilecek hükür| nedir? Üzerine meshedilen önceki sargı bir diğeriyle değiştirildiğinde, ikincisinin üzerine* yeniden meshetmeli midir?

Mestler üzerine veya sargı üzerine mesh için niyet etmek gerekli midir?

 

                  



 



[1][1]  Teyemmüm, Arapçada (yönelmek) ve niyet etmek demektir. Fıkıh uleması nezdinde ise yüz ve elleri temiz toprakla meshetmektir ki bu, İslâm dinine has bir davranış olup daha Önceki dinlerde böyle birşey emredilmemîştir. Teyemmümün meşruluğuna Allah Teâlâ'nın, "... su bulamamışsanız o za­man temiz bir toprakla teyemmüm edin" (Nisa, 43) mealindeki âyet-i eelilesi delildir. Bu da İslâm'ın kolaylık dini olduğunun açık bir delilidir. Daha önceki dinlerde, ancak halis niyetle kendini ibâdete verenlerin tahammül edeceği, yerine getirilmesi zor olan bir hayli emir ve teklifler vardı. İslâmiyet, insanın halkla ve dünyayla ilişkisini koparmadığı gibi onu başı boş, dizginsiz ve Rabbiyle bağlantısız olarak da bırakmaz. Allah Teâlâ Kitab-ı Kerîm'inde: "Allah her şahsı, ancak gücünün yettiği ölçüde mükellef kılar" (Bakara, 286) ve yine: "Ey Rabbimiz, bizden öncekihre yüklediğin gibi, bize de ağır bir yük yükleme; ey Rabbimiz, bize gücümüzün yetmediği işler de yükleme" (Bakara, 286) buyurmaktadır.

[2][2]  Abdeste niyet ile teyemmüme niyet arasındaki fark şudur: Abdestîn doğru olabilmesi için niyet şarttır. Abdest (gusül de öyle) su ile alındığı, su tabiatı icabı temizleyici olduğu için abdest alan yahut gusleden kimse, suyu kullandığı zaman abdest ve gusülle hedeflediği temizliğe kavuşmuş olur. Teyemmüm ise toprakla yapılır. Toprak, tabiatı icabı kirlidir. Hak Teâlâ, za­ruret için onu temiz addetmiştir. Bizler yüzümüzü toprakla meshettiğimizde, bunu temizlik için mi, yoksa kirletmek için mi yaptığımız anlaşılmaz; meğer ki niyet etmiş olalım. Yüz ve ellerin toprakla meshedilmesinin temizlikten sayılabilmesi için mutlaka niyet edilmelidir.

[3][3]   Lügat itibariyle mil; gözün görebildiği en son noktadır. Şer'an ise mil, üçte bir fersah olup bu da dört bin zirâ'dır.

[4][4] Meselâ eğer çevrede, kuyudaki sudan başka su yoksa, bu suyu çıkarmak için kova ve ip gibi bir âlet bulunmuyor ve kuyuya inip çıkmak da mümkün ol­muyorsa, bu durumda kuyu evin içinde de olsa, su yok kabul edilir.

[5][5]  Meselâ cenaze veya bayram namazında iken abdesti bozulan birinin tekrar abdest aKmaya zaman ayır)ması halinde namazı kaçırma endişesinden ötürü teyemmüm ederek kıldığı namaza devam edebilir.

[6][6] Bunun sebebi şudur: Cenaze namazı kaçırıldığı zaman onun yerine geçecek bir başka namaz yoktur. Cuma namazı kaçırıldığında yerine öğle namazı kılmabilir. Aynı şekilde bir vaktin farzı, ancak bir abdeste yetecek zaman kalıncaya kadar tehir edilmiş olsa, namazı kaçırmamak için teyemmüm edilemez. Çünkü bu durumda namaz kaçırılsa bile kaza edilebilir. Ama namazların bu derece tehiri günahtır.

 

[7][7] Kasdedilen şudur: Eğer azaların çoğu yaralı ise yahut yarısı yaralı, yarısı sağlıklı ise teyemmüm edilir.

Alimler abdest yönünden azaların çokluğunu iki şekilde değerlendiriyorlar: Bazıları: "Çokluk, azaların sayısına göredir, abdest alınırken bu uzuvları yıkamalıdır. Dört abdest azasından ikisi yaralıysa azaların yarısı yaralı, bunlardan üçü yaralı olduğu takdirde ise uzuvların çoğu yaralı kabul edilir; şayet bir tek aza yaralıysa uzuvların azı yaralı ka­bul edilir" diyorlar. Bir kısmı da diyor ki: "Çokluk, her azaya göre ayrı ayrı değerlendirilir. Meselâ bir elde yara varsa bakılır: Eğer abdest alırken yıkanması farz olan mahallin çoğu yaralıysa bu uzvun çoğu yaralı kabul edi­lir."

Ama gusülde uzuv sayısı değil, vücudun tamamı göz önünde bulundu­rulur.

 

[8][8] Mest, ayakkabı gibi ayağa giyilen şeydir. Bu da (abdestle) mükellef olanlara gösterilen bir kolaylıktır. Mükellef, mestleri ya rahatlık için yahut soğuk ülkelerde yaşayanlar gibi bir mazeretten dolayı giyebilir.

Bir grup âlim mestin, hicretin dokuzuncu yılında meşru kılındığını söylemişlerdir. Bu konuda birçok haber ve rivayet mevcut olup bunlardan birisi İbn Huzeyme ve İbn Hibbânın rivayetleridir. Bunlar, Peygamber (Aleyhissalâtü vesselam)'in, yolcuların üç gün üç gece, mukîm olanların da bir gün bir gece abdest alıp) temizlendikten sonra giydikleri mestin üzerine meshetmelerine izin verdiğini söylemişlerdir.

Öte yandan Hasan Basrî ise, "Bana, Peygamber (Sallallahu aleyhi ve-sellemy in mestler üzerine meshettiğini sahabeden yetmiş kişi söylemiştir" diye rivayette bulunmuştur.

İki Ömer'in (Hz. Ebû Bekir ve Ömer'in diğer sahabeye) üstünlüğünü ka­bul etmek, Hasan ve Hüseyin'i sevmek ve bir de mestler üzerine meshetmeyi uygun görmek bir zamanlar Ehl-i Sünnet'in ayırıcı bir özelliği (şiarı) idi. Hatta bir grup âlim; (mestler üzerine meshİ) inkâr edenin küfre düşmesinden korkulur, demişlerdir.

 

[9][9] Rivayet olunduğuna göre Rasûlullah (Aleyhissalâtü vesselam), abdest alan birinin, mestini yıkadığını görünce, ona eliyle dokundu ve: "Biz meshetmekle şöyle emrolunduk" dedi ve adama mestlerin uç kısmından arası açık (el) parmaklarıyla bir kerede mestlerin koncuna kadar meshedileceğmi gösterdi. Binaenaleyh mest üzerine konçlar tarafından başlayarak yahut uzununa değil de enine doğru meshedilebilir, fakat sünnete aykırı olur.

[10][10] Son üç husus, mestin çıkması, ayağın çoğu kısmının ıslanması ve meshetme müddetinin sona ermesidir. Burada kasdediîen şudur: Abdest almış ve mestler üzerine meshetmiş biri, bu üç husustan biriyle karşılaştığında sa­dece ayakları yıkar; ellerini ve yüzünü yıkaması ve başına meshetmesi ge­rekmez.

[11][11]  Abdestte, başa mesh yerine sarık üzerine meshetmek uygun olmaz. Ancak sarığın, yeterli miktardaki suyun başa sirayetini önlemesi halinde bu böyledir.

Peygamber (Aleyhissalâtü vesselâmjin, sarığı üzerine meshettiği bazı hadislerde naklolunmuş ise de bu hâdise, sarığın, Rasûlullah (Sattcdlaku aleyhi vesellem)'\n mübarek başına ıslaklığı geçirmesiyle irtibatlandırılmaktadır.

[12][12]  Sargı ve benzerleriyle kâsdedilen şey, kırık uzuvlar üzerine, kırık tahtasıyla, sargı kâğıdı, pamuklu kumaş ve şâir maddelerden yapılan sargılardır.

Uhud harbinde müşrikler tarafından yaralanan Rasûlullah (Sattallahu aleyhi ve sellem), yarasının üzerine meshederdi. Aynı şekilde, Hayber günü Ali b. Ebu Tâlib (Radıyallahu anh)'in bileği kırıldığında, Rasûlullah (Aleyhisselâm) ona, sargısının üzerine meshetmesini emretmiştir.

[13][13] Çoğu kez sargı, yarayı muhafaza için, yaranın çevresine taşabilir. Yaranın; dışına taşan bu kısmı çözmek yaraya ya zarar verir ya da vermez. Şayet zarar vermezse, bu takdirde bizzat yaranın üstündeki sargının çözülmesi; halinde iki durumla karşı karşıya kalınabilir: Yaranın üstündeki sargi: çözüldüğünde yaraya ya zarar verir ya da vermez. (Netice olarak) üç hal ile.; karşı karşıya kalınmış olur: Eğer yaranın çevresine taşan kısmın çözülmesi! yaraya zarar verirse, altını yıkamak için bu kısmı çözmek gerekmez. Taşan1 kısmı çözmek yaraya zarar vermezse, sadece kaldırıldığı zaman yaraya; zarar vermeyen sargı altlarını yıkayıp tekrar bağlamalı ve yara üstündeki; sargının üzerine ise meshetmelidir. Üçüncü durumda ise sargı çözülür, alti: yıkanır ve yara tekrar sarılır.                                                                '

[14][14] Sargı, yara iyileşmeden evvel kendiliğinden düşerse mesh bozulmaz. Çünkü, özürlülük hali devam etmektedir, [ancak mest böyle değildir. Mest ayaktan; çıkınca mesh bozulur]. Sargı, yara iyileşmeden ister namaz esnasında düşsün ister namaz dışında düşsün farketmez.                                        

Yara iyileştiği halde sargı düşmezse, üzerine yapılan mesh bozulmuş olur mu?                                                                                            

(Bazılarınca bu soru) "evet" diye cevaplandırıldı. en-Nehr müellifi ise iyileşen yaranın üzerinden sargının düşmesi yaraya zarar veriyorsa meshi: bozulacağı, aksi halde bozulmayacağı görüşündedir.

 

[15][15] Sargı ve başa mesh için niyetin şart olmadığı hususunda (âlimler) müttefiktir. Mestler üzerine meshe gelince, bazı âlimler niyetin şart olduğunu söylemişlerse de tercihe şâyân olan görüş niyetin şart olmadığıdır.

Günün Sözü

"Hazret-i Yûnus’un “Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke innî küntü minezzâlimîn” duâsı istenince verilen, duâ edince kabul olunan ism-i a’zam’dır. (Hadîs-i Şerif—Muhtâru’l-Ehâdis)"
Telif Hakkı © 2024 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.