Nurul İzah
Kaçırılan namazların kazası
- Ayrıntılar
- Kategori: Nurul İzah
- Gösterim: 8998
Kaçırılan bir namazla vakit namazı arasında ve kaçırılar namazların kendileri arasında sıra gözetmek gereklidir.
Şu üç şeyden biriyle tertib (sıra gözetme lüzumu) ortadan kalkar: (1) (Kaçırılan namazların hepsini kaza etmeye ve vakit namazım kılmaya yetmeyecek kadar) vaktin daralmış olmasıyla, ki en doğrusu da budur.[1][1] (2) (Üzerinde bir namaz borcu olduğunu) unutmakla ve (3) vitir hariç kaçırılan namazların altıya ulaşmasıyla. Çünkü her ne kadar vitir namazında da sıra gözetmek gerekliyse de, vitir, sıra (gözetme lüzûmu)nu ortadan kaldırmaz. Kaçırılan namazların azaltılmasıyla ve eskiden kazaya kalmış altı vakit namazın (unutulmasının) ardından bir yenisinin[2][2] daha kılmamamasıyla tertib (sıra gözetme lüzumu) yeniden gündeme gelmez. Bu iki hususta (öne sürülen görüşlerin) en doğrusu budur.
Kaçırdığı bir namaz hatırında iken vitir de dahil (herhangi bir) farz namazını kılan kimsenin (kıldığı bu) farz namazı şarta bağlı olarak bozulur.[3][3] (Ama) hatırında bulunan terkedilmiş namazdan sonra kıldığı beşinci farzın vakti de çıkınca, (terkedilmiş namazlar hükmen altıya ulaşacağından) kıldığı bütün bu namazlar bozulmuş olmaktan çıkar, (yani beşinci farz namazın vakti çıktıktan) sonra terkedilmiş namazın kaza edilmesiyle (kılman bu beş farz namaz) bozulmuş olmaktan kurtulur. Eğer beşinci namazın vakti çıkmadan evvel terkedilmiş namaz kaza edilirse, daha evvel (kılınamayan namaz) hatırında iken kıldığı namaz (farz olma) vasfını[4][4] kaybederek nafile olur... Kaçırılan namazların çok olması halinde (kaza edilmek istendiğinde, bunların) belirtilmesi icâb eder. Kolaylık olması bakımından (meselâ kılınamayan) ilk veya son öğle namazınfın kazasın)a niyet edilir. (Öte yandan) iki (yıllık) ramazan (orucunun) kazasında da birbirinden farklı iki doğrulayıcıdan (ki Zeyla'î belirtmenin gerekliliğine, el-Hulâsa ise gereksizliğine işaret etmiştir) birinin (görüşü doğrultusunda) niyet edilir. Dâr-ı harb'de İslâm'a girenler, şer'î (emir)leri bilmediklerinden (namaz ve oruçları kaza etmemekte) mazurdurlar.
[1][1] Bu sebeple tertibin düşmesindeki hikmet şudur: Kılmamayan namazlarla vakit namazları arasında tertibe riayet edildiğinde (yani sıra gözetildiğinde) vakit namazının kerahet vaktinde (kılınması) icâb eder, dolayısıyla da (bu namaz) noksan olur. Halbuki şer'î yönden bir farzın noksansız olarak edası istenmektedir.
[2][2] "Yenisi" kelimesiyle yeni bir namaz, "eski" kelimesiyle de eskiden unutulan namazlar kasdolunuyor. Yani burada, "Mükellef yeni bir namazı (daha) kaçırırsa, bu yeni namazla bundan sonraki vakit namazları arasında tertîb avdet etmez" denilmek isteniyor. Bir grup âlim ise: "Kılmamayan eski altı namaz dikkate alınmaz ve kılmamayan yeni namazı kaza etmeden vakit namazını kılmak doğru olmaz; bu, (namazı kaçıranlara) zecrî bir tedbir mahiyetindedir" demişlerdir.
[3][3] Namazın, şarta bağlı olarak bozulmasında iki durum söz konusudur: Namaz ya gerçekten bozulur yahut da bozulma durumu ortadan kalkar. Kılmamayan namazlar hatırda olduğu halde kılman vakit namazlarından beşincisinin vakti çıktıktan sonra namazın bozulma durumunun ortadan kalkmasının sırrı, birinci şıkta söylediğimiz gibi, bu beş namaz, şarta bağlı olarak bozulur, bozulan namaz ise
terkedilmiş namaz gibidir. (Sayılan) beşe varmış namazlar, hatırda bulunan terkedilmiş namaza eklenince sanki
altı vakit namaz terkedilmiş gibi olur. Artık terkedilmiş namazların altıya ulaşması halinde tertîbin (sıra gözetme
lüzumunun) düşeceği bilinen birşeydir.
[4][4] Kılınan namaz, namaz olmaktan çıkmaz, sadece farz olmaktan çıkarak nafile namaza dönüşür.