Ölüye sevap
günah yazılması Amel defteri kapanmaz Bazı kimseler, ölmüş olan birinin amel defteri kapandığına göre, onun için dua etmenin, sadaka vermenin, kurban kesmenin, Fatiha okumanın veya dua etmenin bir faydası olmadığını söylüyorlar. Her gün dinin bir emrini tenkit ederek, sorgulayarak. Müslümanları dinimizden soğutmaya çalışıyorlar. Bir kimse ölünce amel defteri kapanmaz. Yani ona sevap gönderilmezse sevap alamaz. Gönderen olursa alır. Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Bir mümin vefat edince her ameli kesilir. Yalnız üç amelinin
sevabı, amel defterine yazılmaya devam eder. Bunlar, sadaka-i cariyelerinin,
faydalı kitaplarının ve salih çocuklarının kendisi için ettikleri dua
ve istiğfarların sevaplarıdır.) [Ebuşşeyh] Bu
hadis-i şerif amel defterinin kapanmadığını gösteriyor. Burada bildirilen
üç amel nedir? Sadaka-i cariye,
devam eden hayır hasenat demektir. Cami, çeşme yol yapmak, ağaç dikmek,
mektep yapmak, su kanalları yapmak gibi, insanlara faydası dokunan bütün
işlerdir. Bunlar ise sayılmayacak kadar çoktur. Faydalı eser bırakmak,
dinimize dünyamıza faydalı olan her eser buna dahildir. Fıkıh kitabı,
tefsir kitabı, ilmihal kitabı, tıp kitabı, fizik, kimya kitabı faydalı
kitaplardandır. Kasetler, Cd ler,
filmler faydalı olmak şartı ile hepsi sadaka-i cariye hükmündedir. Faydalı
bir radyo, faydalı televizyon, faydalı gazete, faydalı dergi, faydalı
bir internet sitesi gibi her çeşit yayın, sadaka-i cariyeye dahildir.
Salih çocukların duası ve istiğfarları, birer sadaka-i cariyedir. Yani ana babanın defterine hep
sevap yazılmasına sebep olurlar. Çocuklar, ölmüş ana babaları için,
kurban keserse, Fatiha okursa, sadaka verirse, yemek yedirirse, yahut
dua ederse ana babasının günahları affolur, amel defterlerine sevap
yazılır. Mesela İbrahim aleyhisselam (Ey
Rabbimiz, [Kıyamette] hesaba
çekildiği gün, beni, ana-babamı ve bütün müminleri mağfiret et) diye
dua etmiştir. (İbrahim 41) Bu âyet-i kerimede bir
müminin duası ile diğer müminlerin günahları affediliyor ki, böyle dua
edilmesi emredilmiştir. Duanın fazileti hakkındaki hadis-i şeriflerden
birkaçı şöyledir: (Dirilerin de ölülere hediyesi, onlar için dua ve istiğfar
etmektir.) [Deylemi] (Defnedilen kardeşiniz, şimdi sorguya çekiliyor, ona dua edin!)
[Ebu Davud] (Cenaze namazında, üç saf cemaat bulunan mümin, Cennete girer.)
[Tirmizi] Ölü için dua edilir,
Kur'an-ı kerim okunur, sadaka verilir. Sadece onlar için namaz kılınmaz
ve oruç tutulmaz; fakat bunların sevapları bağışlanır. Tahtavi haşiyesinde buyuruluyor ki: (Bir kimsenin, kaza
edemediği namazlarının iskâtının yapılması için bütün âlimlerin sözbirliği
vardır. Namazın iskâtı olmaz demek çok yanlıştır. Çünkü bu hususta mezheplerin
icmaı vardır. [Nesai’deki] hadis-i
şerifte (Bir kimse, başkası yerine
oruç tutamaz ve namaz kılamaz. Ama onun orucu ve namazı için fakir doyurur)
buyuruldu.) [s.356] Nimet-i İslam’daki
bu hadis-i şerif, Dürer’de
de mevcuttur. Oruç, namaz, sadaka
ve diğer ibadetlerin sevabını başkalarına bağışlamak caizdir. (Hidaye) Tatarhaniyye fetva kitabında (Sadaka veren kimse, sevabının bütün müminlere
verilmesi için niyet ederse, kendi sevabından hiç azalmadan, bütün müminlere
de sevabı erişir. Ehl-i sünnet mezhebi böyledir) buyuruldu. (Redd-ül Muhtar) Ölüye sevap günah yazılması
Ölenin
ameli kesilir. Ama iyi veya kötü çığır açanların ve sadak-i cariye bırakanların
ameli kesilmez. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Dinimizde iyi bir çığır açana, bunun sevabı ile bununla amel
edenlerin sevabı verilir, o çığırda [o
yolda] gidenlerin sevabından
da hiçbir şey eksilmez. Dinimizde kötü bir çığır açana da, bunun günahı
ile, bununla amel edenlerin günahı verilir, o kötü yolda gidenlerin
günahından da hiçbir şey eksilmez.) [Müslim] (İyi işe vesile olan, hayatında da, öldükten sonra da o işi
yapanlar kadar sevap kazanır. Kötü işe ön ayak olana da, bu iş terk
edilinceye kadar, bunun günahı yazılır.)
[Taberani] (Mümin öldükten sonra, yedi amelinin sevabı kabrinde de defterine
yazılır. Bunlar: İlim öğretmek, çeşme yapmak, su kuyusu kazmak, meyve
ağacı dikmek, cami yaptırmak, Mushaf bırakmak, Ölümden sonra kendine
istiğfar edecek salih evlat bırakmak.) (Ebu
Davud) (Anası babası
vefat ettikten sonra onlar namına hac edene Cehennemden azatlık yazılır
ve onların ecrinden bir noksanlık olmadan tam bir hac sevabı verilir.)
[Beyheki]
Kur’an-ı kerimde de
bu husus bildirilmiştir: İnsanları saptıranlar, kendi günahlarını yüklendikleri
gibi saptırdıkları kimselerin günahlarından bir kısmını da yüklenirler.
(Nahl 25) Yukarıdaki ifadelerden
anlaşıldığı gibi, ölenlerin ameli kesildiği halde, sağlığında iyi veya
kötü bir eser bırakanların amelleri kesilmiyor. Salih evlat bırakanların
da kesilmiyor. Salih evlat ana babasına dua eder, onlar için sadaka
verir, kurban keser. Bu sevaplar ölen kişinin amel defterine yazılır.
Hiç kimsesi olmayan günahkâr ölülerin hâlleri zordur. Bir hadis-i şerifte
buyuruldu ki: (Ölünün mezardaki hâli, imdat diye bağıran, denize düşmüş kimseye
benzer. Boğulurken, kendisini kurtaracak birini beklediği gibi, ölü
de, ana babasından, kardeşinden, arkadaşından gelecek bir duayı gözler.
Ona bir dua gelince, dünyaya ve dünyada olanların hepsine kavuşmaktan
daha çok sevinir. Allahü teâlâ, yaşayanların duaları sebebi ile, ölülere
dağlar gibi çok rahmet verir. Dirilerin, ölülere hediyesi, onlar için
dua ve istiğfar etmektir.) [Deylemi] Bu durumları iyi bilen
Mazher-i Cân-ı Cânân hazretleri, bir kabrin
yanına oturmuştu. (Bu mezarda Cehennem ateşi var. Hadis-i şerifte (Kendisi için veya başka müslüman için 70
bin kelime-i tevhid okuyanın günahları affolur)
buyuruluyor. Ruhuna (Hatm-i tehlil) sevabı
bağışlayacağım. İnşallah affolur) buyurdu. Hatm-i
tehlilin sevabını bağışladıktan sonra, (Elhamdülillah bu günahkâr kadın,
Kelime-i tehlil sayesinde azaptan kurtuldu) buyurdu. (Makamat-ı Mazheriyye) Hiç
kimse, işlediği kötülüğün günahını başkasına veremez. Fakat mümin ibadetlerinin
sevabını ölü diri herkese hediye edebilir. Kendi sevabından da hiç eksilme
olmaz. (Hidaye) Müslüman ölüler için
dua etmek, Kur’an okumak çok faydalıdır. Bir hadis-i şerifte, (Ölülerinize [Müslüman ölülere] Yasin okuyun) buyuruldu. (İ.Ahmed) Enes bin Malik hazretleri bildirir: Bir cenaze kötülenince
Resul-i ekrem, (O cezayı hak
etti) buyurdu. Başka bir cenazeyi de övdüler, (Ona da iyilik vacip oldu. Bunu övdünüz Cenneti, ötekini kötülendiniz
Cehennemi hak etti. Sizler yeryüzünde Allah’ın şahitlerisiniz) buyurdu.
(Buhari) [Sizler demek, salihlerdir.
Fasıklar, gayri Müslimler Allah’ın şahitleri değildir. Onların sözleri
ile bir kimse Cenneti veya Cehennemi hak etmez. Salihlerin şahitliği
Allah indinde makbuldür. Bu da, ümmet-i Muhammedin üstünlüğünü
gösterir. Bir âyet meali: (Siz
en hayırlı ümmetsiniz.) [A.İmran 110] |
Anasayfaya dön | Konulara dön |
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri |