Her çeşit aşırılık zararlıdır (İfrat ve Tefrit)
Aşırılıklardan
uzak tek yol
Orta yolda olmak ne demektir? CEVAP İfrat ve tefritin ikisi de kötüdür. Hak, ortadadır. İfrat ve tefriti anlatan Türkçe bir kelime yok. Tarifle anlaşılır. Aşırılık denebilir. Tefrit de ifratın zıddıdır. İfrat normalden fazla, tefrit de normalden az demektir. Her işte ifrat ve tefritten yani aşırılıklardan uzak olmak ve vasat yani orta yolu tutmak gerekir. Dinimiz, aşırılıklardan uzak, orta yolda olmayı emretmektedir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (İfrat ve
tefritten uzak durun.) [Buhari] (Aşırı giden
helak olur.) [Müslim] (İşlerin
en iyisi vasat olanıdır.) [Deylemi, Beyheki] (Din kolaylıktır.
Vasattan ayrılıp aşırı gideni din mağlup eder.) [Nesai] Demek ki vasat, ifrat ve tefritten yani aşırılıklardan uzak
olmak demektir. İslamiyet vasat bir dindir. Kur’an-ı kerimde buyuruluyor
ki: (Sizi vasat
bir ümmet kıldık.) [Bekara 143] İyilik, tam orta yol demektir. Vasattan ileri veya az olmak
veya ortanın sağında, solunda olmak, iyilikten ayrılmak olur. Ortadan
uzaklığı kadar, iyiliği azalır. Hak yol birdir. Sapık, bozuk yollar
ise, çoktur. Orta yol deyince, iki şey anlaşılır: Bir şeyin tam ortasıdır.
İkincisi, izafi, takdiri orta olmaktır. Yani belli bir şeyin ortasıdır.
O şeyin ortası olduğu için, her şeyin ortası olmak lazım gelmez. Ahlak
bilgisinde kullanılan, bu ikinci ortadır. Bunun için, iyi huy, herkese
göre farklı olur. Hatta, zamana ve yere göre de değişir. Birinde güzel
olan bir huy, başkasında iyi olmayabilir. Bir zamanda iyi denilen bir
huy, başka zamanda iyi olmayabilir. O halde iyi huy, tam ortada olmak
değil, ortalamada olmaktır. Kötü huy da, bu ortalamanın iki tarafına
ayrılmaktır. İyi huyların hepsi vasati [ortalama] miktarlardır. Her
birinin ifrat ve tefriti birer kötü huy olur. (Ahlak-ı alai) İfrat, tefrit ve vasata birkaç örnek verelim: 1- Cimrilik
tefrit, israf ise ifrattır. Cömertlik ise vasattır. Kur’an-ı kerimde
buyuruluyor ki: (Harcarken,
ne israf, ne de cimrilik ederler; ikisi arasında bir yol tutarlar.)
[Furkan 67] 2- Tembellik
tefrittir, acele ise ifrattır. Tembellik, şimdi yapılması gereken bir
işi geciktirmek, daha sonraya bırakmak demektir. Hadis-i şerifte, (Tesvif eden
[hayırlı iş yapmayı sonraya bırakan] helak
olur) buyuruldu. Acele edip düşünmeden o işi yapmak ise ifrattır.
Acele edende gevşeklik ve bezginlik hasıl olur. Hayırlı bir işin olması
için acele eden, gecikince, bezginliğe, ümitsizliğe düşer. Dua eder,
hemen duasının kabul olmasını ister. Duası gecikince duayı bırakır,
maksudundan mahrum kalır. Acele edenin ihlası, takvası bozulabilir.
Şüpheli şeylere, hatta haramlara dalabilir. Çünkü hadis-i şeriflerde
buyuruldu ki: (Acele şeytandandır.) [Tirmizi] (Acele eden
hata eder.) [Beyheki] 3- İnsan bir
şeye kızabilir. Bunun da ifratı ve tefriti vardır. Öfkenin aşırı olmasına
saldırganlık denir. Saldırgan kimse, hiddetli olur, kendine ve başkasına
zarar verir, bu hâl, küfre götürebilir. Hadis-i şerifte, (Öfkenin ifratı imanı bozar) buyuruldu. Öfkenin lüzumlu olanına şecaat
[kahramanlık, yiğitlik], lüzumundan az olmasına da korkaklık denir.
Şecaat orta yoldur. Şecaat halindeki öfke iyidir. İmam-ı Şafii, (Şecaat
gereken yerde, korkan kimse, eşeğe benzer) buyurdu. Kur’an-ı kerimde
buyuruldu ki: (Kâfirlere
ve münafıklara sert davran.) [Tevbe 73] ([Eshab-ı
kiram] kâfirlere karşı çetindir.)
[Fetih 29] Düşmanlara karşı korkaklık caiz değildir. Korkarak kaçmak,
Allah’ın takdirini değiştirmez. Korkak kimse, karısına, kızına karşı
gayretsizlik ve hamiyetsizlik gösterir, onları koruyamaz. Zillete ve
zulme boyun eğer, hainlik yapanı görünce susar. İslamiyet
orta yoldur
İslamiyet her işte orta yolu tutmaktır. Birkaç örnek verelim:
1- Çok yemek ifrattır, gerekenden az
yemek tefrittir. İhtiyaç kadar yemek vasattır. Hadis-i şerifte, (Çok yiyip içmek hastalıkların başıdır)
buyuruldu. Dayanamayan kimsenin açlık çekmesi de caiz değildir. Açlık
çekmenin tahrimen mekruh olması, buna dayanamayanlar, bedenine ve aklına
zarar verecek olanlar içindir. Çünkü, kendini tehlikeye düşürmek haramdır.
Açlığın da tokluğun da zararı bulunduğu için, yiyip içmekte, aşırılıktan
kaçmak, orta yolu tutmak gerekir. 2- Havf, Allah’tan korkmak, reca da Allah’ın
rahmetini ümit etmek demektir. Allah’ın rahmetinden ümit kesmek ifrattır.
Allah’ın rahmetinden ancak sapıklar, kâfirler ümit keser. (Hicr 56) Allah’tan korkmayıp rahmetini garanti bilmek de tefrittir.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Her istediğini yapıp,
rahmete kavuşacağını ümit eden ahmaktır.) [Tirmizi] Vasat yol ise ikisi arasında olmaktır! Hadis-i şerifte buyuruldu
ki: (Havf ve reca [korku ile ümit] arasında bulunan mümin, umduğuna kavuşur,
korktuğundan emin olur.) [Tirmizi] 3- Çok uyumak ifrattır, gerekenden az
uyumak tefrittir. İhtiyaç kadar uyumak vasattır. 4- İbadet yapmakta da ifrat tefrit olur.
Az ibadet etmek tefrittir. Gece gündüz hep ibadet etmek de ifrattır.
Gücünün yetmediği şekilde ibadet etmeye çalışmak, mesela geceleri hiç
uyumadan namaz kılmak, gündüzleri hep oruç tutmak, hanımından uzak kalmak,
et, süt, tatlı gibi şeyleri hiç yememek, ifrattır, aşırı gitmektir.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Din kolaylıktır. Dinde
aşırı gideni, din mağlup eder.) [Nesai] (Dinimizde ruhbanlık
yoktur. Et yiyin, hanımlarınızla mübaşeret edin! [Nafile] oruç da tutun! Tutmadığınız günler de olsun! [Nafile] namaz da kılın! Uyuyun da. Ben bunlarla emrolundum.) [Taberani] Her işin bir azimet [güç] tarafı ve Ruhsat, [kolay] tarafı
vardır. Azimetleri yapamayanın, ruhsatla, kolay olan, izin verilen işi
yapması, azimeti yapmak gibi sevap olur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu
ki: (Allahü teâlânın size
verdiği kolaylık ve ruhsatlardan istifade edin!) [Buhari] (Allahü teâlâ, emrettiği
şeyler gibi, ruhsat, izin verdiği şeyleri yapmanızı da sever.) [Beyheki] (Ruhsatlardan istifade
etmeyen, Arafat dağı kadar günah işlemiş olur.) [Taberani] Bu hadis-i şeriflere bakarak, mutlaka ruhsatla amel etmek lazım
geldiği anlaşılmamalıdır. Çünkü (Vera
üzere olan, insanların en abidi olur)
hadis-i şerifi gösteriyor ki, orta yol diye her zaman yalnız ruhsatlarla
amel edilmez. Yapabilenin azimetle de hareket etmesi gerekir.. Peygamber efendimiz, mübarek ayakları şişinceye kadar geceleri
çok namaz kılmıştır. Fakat, ümmetine çok merhamet ettiği için, onların
böyle sıkıntı çekmelerini istemezdi. Ümmetine ruhsat ile de emrederdi.
Kendisi azimet ile ibadet yapardı. (Allah’ın
helal ettiklerini kendinize haram etmeyiniz) âyeti, (Ruhsat, izin verilen, günah olmayan şeyleri haram saymadan, terk eder,
çekinirseniz iyi olur) demektir. (Sünnetime
uymayan benden değildir) hadis-i şerifi, ruhsat, izin verdiğim şeyleri
yapmayan, kendine sıkıntı vermiş, sünnetime uymamış olur demektir. Günah
olmayan, caiz olan işleri yapmaya, ruhsatla hareket etmek denir. İhtiyaç
olmadıkça, ruhsatla amel etmemelidir. Her
çeşit aşırılık zararlıdır
İfrat ve tefrite örnek vermeye devam ediyoruz. 1- Kibirlenmek ifrat, aşırı tevazu [temelluk]
da tefrittir. Tevazu ise vasattır. Kendinden aşağı olanlara karşı tevazu
göstermek iyi ise de, bunun ifrata kaçmaması, yani aşırı olmaması gerekir.
Aşırı olan tevazua temelluk denir. Temelluk, ancak üstada ve âlime karşı
caizdir. Başkalarına karşı caiz değildir. Hadis-i şerifte, (Temelluk, Müslüman ahlakından değildir) buyuruldu. 2- Hz. İsa’yı aşırı sevmek ifrat, sevmemek
tefrittir. Hz. İsa’ya Allah ve Allah’ın oğlu diyen Hıristiyanlar ifrattadır,
onu sevmeyen, anasına iftira eden Yahudiler ise tefrittedir. Kur’an-ı
kerimde buyuruluyor ki: (Yahudiler, Üzeyir Allah’ın oğlu dediler, Hıristiyanlar da, İsa Allah’ın
oğlu dediler.) [Tevbe 30] (Yahudiler, hahamlarını;
Hıristiyanlar da rahiplerini ve İsa’yı rab
edindiler. Halbuki ancak tek ilaha kulluk etmeleri emrolundu.) [Tevbe 31] (Meryeme
büyük iftira edip Allah’ın elçisi İsa’yı öldürdük dedikleri için, [Yahudileri] lanetledik.)
[Nisa 156] Müslümanlar ise Hz. İsa’yı Allah’ın kulu ve peygamberi bilir,
bu ise vasat yolda olmaktır. 3- Hz. Ali’ye de aynı aşırılığı gösterenler
vardır. Hz. Ali’yi sevmeyen hariciler [Yezidiler] tefrit ehlidir. Hz.
Ali’ye peygamber veya ilah diyen ibni Sebeciler ifrat ehlidir. Ehl-i
sünnet ise, Hz. Ali’yi kendi bildirdiği gibi Resulullahın bildirdiği
gibi sever, bu ise vasat yoldur. Hz. Ali anlatır: Resulullah bana buyurdu
ki: (Ya Ali, Sen İsa gibisin!
Yahudiler, ona düşman oldular. Mübarek annesi Meryem’e iftira ettiler.
Hıristiyanlar da, Onu aşırı yükselttiler. Ona yakışan dereceden daha
yukarı çıkardılar.) [İ. Ahmed] Hz. Ali bu hadis-i şerifi haber verdikten sonra, (Benim yüzümden iki aşırı grup insan helak
olur. Birisi, beni aşırı severek, bende olmayan şeyleri bana takarlar.
Ötekiler de, bana düşman olup, birçok iftira yaparlar) buyurdu.
Bu hadis-i şerifte, hariciler, Yahudilere; İbni Sebeciler de, Hıristiyanlara
benzetilmiştir. 4- İdarecinin elemanlarına sert davranması
ifrattır, hiç ilgilenmemesi de tefrittir. Maiyete ne sert, ne de yumuşak
davranmalı, orta yolu takip etmelidir! Maiyete karşı fazla yumuşak davranılırsa,
laubali olurlar. İşler ciddiyetle yapılmaz. Sert davranılırsa, âmirden
nefret ederler. 5- Bir kimseyi aşırı sevip bütün sırlarını
ona vermek ifrattır. Arkadaşına sevgisini belirtmemek, her şeyini ondan
gizlemek de tefrittir. Düşmanlıkta da aşırı gitmek ifrattır. Dostlukta
da ve düşmanlıkta da aşırı gitmemelidir. Peygamber efendimiz buyurdu
ki: (Bir kimseyi günün birinde,
aranızın açılabileceğini hesaba katarak sev. Buğzettiğine
de günün birinde dost olabileceğini düşünerek buğzet.) [Tirmizi] 6- Kaderi inkâr etmek tefrit, suçu kadere
yüklemek de ifrattır. Mutezile, (İnsan kendi kaderini kendi çizer) diyerek,
Allah’ın takdirini inkâr eder. Cebriye de, (İnsan kaderine mahkumdur.
Allah her işi zorla yaptırır) diyerek suçu kadere yükler. Vasat olanı
ise Ehl-i sünnetin itikadıdır. İmam-ı a’zam, hocası imam-ı Cafer-i Sadık’a, (Allahü teâlâ,
insanların istekli işlerini, onların arzularına bırakmış mı) diye sordu.
O da, (Allahü teâlâ, yaratmak ve her istediğini yapmak büyüklüğünü kullara
bırakmaktan münezzehtir. Ancak cebir de yoktur. Yaratmayı kullara bırakmak
da yoktur. İkisi arası olagelmektedir) buyurdu. Yani, hayır şer, Allahü teâlânın yaratması iledir. Sevap ve
günah işlemek, kulların ameline, yani insanın irade-i cüziyesine
bağlı kılınmıştır ki, buna kesb denir. Kesb yani bir şeyi yapmayı istemek
kuldan, yaratmak Allah’tandır. Allahü teâlâ, insanlara zorla günah işletmediği
gibi, bunu tamamen onların arzusuna da bırakmaz. Bu işler ikisi arası
olagelir. |
Anasayfaya dön | Konulara dön |
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri |