Ehl-i sünnet
ile bid’at ehli niçin birleşmiyor
Peygamber efendimiz, (Allah’ın
kulları, kardeş olun) buyurduğuna göre, birbirlerinin hatalarını
görmeyip Ehl-i sünnet ile bid'at ehli niçin birleşmiyor? CEVAP Bu hadis-i şerifin manası, (Kardeş olmanızı sağlayacak şeyleri
yapın) demektir. Buna göre, bid'at sahiplerinin, hak yolda bulunan müslümanlarla
kardeş olabilmeleri için, bid'ati terk etmeleri ve sünneti kabul etmeleri
gerekir. Bid'ate devam edip de, Ehl-i sünnet olanları kendileri ile
kardeş olmaya çağırmaları, açık sapıklık ve çirkin bir hiledir. (Umdet-ül-kari) Bid'at ehli ile görüşmeyi yasaklayan hadis-i şeriflerden birkaçı: (Bid'at ehline
sert davran! Allah, onlara düşmandır.) [İbni Asakir]
(Onlardan
kaçın! Sizi dalalete, fitneye düşürmesinler.) [Müslim] (Ben onlardan
değilim, onlar da benden değildir. Onlara karşı cihad etmek, kâfirlerle
cihad etmek gibidir.) [Deylemi] (Bid'at ehli,
bid'atini Allah rızası için terk etmedikçe, hiçbir ameli kabul olmaz.)
[İ.Neccar]
Yani itikadda veya amelde veya sözde yahut ahlakta bid'at olan
bir şeyi yapmaya devam edenin bu cinslerden ibadetleri sahih olsa da,
hiçbiri kabul olmaz. İbadetlerinin kabul olması için, bu bid'ati terk
etmesi gerekir. Ahmet Karahisarinin, Besmeleyi okunmayacak şekilde yazması
bid'at ise de güzel değil midir? Bid'at diye güzel şeylere karşı çıkılır
mı? CEVAP İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Bugün kalbler kararmış olduğundan, bazı bid'atler güzel görünse
de, hepsinden kaçınmak gerekir. Kıyamette hepsinin zararlı olduğu anlaşılacaktır.
Hadis-i şerifte, (Her bid'at
sapıklıktır) buyuruldu. [Kur'an-ı kerimde ise, (Bazı şeyleri faydalı sanıp seversiniz, halbuki sizin için zararlıdır)
buyuruldu. (Bekara 216)] Bid'atin zararı büyüktür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Bid'at işleyenin
hiçbir ibadeti kabul olmaz.) [Deylemi] (Allah bid'at
ehlinin amelini, bid'ati bırakıncaya kadar kabul etmez.) (İbni Mace]
(Allah, bid'at
ehlinin tevbesini, bid'ati bırakıncaya kadar kabul etmez.) [Taberani] (Bir bid'at
çıkarınca, bir sünnet kaldırılmış, eksiltilmiş olur.) [İ.Ahmed]
(Bid'atten
sakının; her bid'at dalalettir ve her dalalet ehli de ateştedir.) [İbni Asakir]
(Bid'atler
yayıldığı zaman ilmi olanlar bunu açıklasın. Eğer açıklamayıp ilmini
gizlerse, Allah’ın, Muhammed aleyhisselama indirdiğini gizlemiş olur.)
[İbni Asakir] (Bid'atler
çıkınca âlim ilmini açığa çıkarsın! İlmini açıklamayana lanet olsun!)
[Deylemi]
Bir yazar, (Mezhepsiz yazarların kitaplarında, yanlışlık ve
bid'at de olsa, hoş görmek, yumuşak davranmak ve bir kardeş olarak onları
sevmek gerekir! Efgani ve Kardavi gibi mezhepsiz âlimlerin, kitaplarından
uygun olanı alırız, yanlış olanı atarız) diyor. Bu caiz midir? CEVAP (Kitaptaki faydalı yeri alır, zararlısını atarım) demek çok
yanlıştır. Bir kitapta, itikadı zedeleyen, insanı küfre düşürücü bir
ifade bulunursa, elbette o kitap çok zararlıdır. Kitap bilgi öğrenmek
için okunur. Bilmediği bir şey onu küfre düşürebilir, ebedi felaketine
sebep olabilir. Bir şeyin hak veya bâtıl, faydalı veya zararlı, iyi
veya kötü olduğunu bilen, o konudaki kitabı niçin okusun? Bilmiyorsa,
bâtılı hak, kötüyü iyi, zararlıyı faydalı zannedebilir. Pisliğin içinde
faydalı şey ararken, üstüne necaset bulaşmasa bile, en azından kokusundan
zarar görür. Bunun için mezhepsizlerin kitaplarını okumak çok zararlıdır.
Dinimiz noksan değil ki, bir mezhepsizin kitabına ihtiyaç duyulsun.
İslam âlimleri her meseleyi halletmiştir. Yenilik, reform âdetlerde
olur, ibadetlerde yenilik olmaz. Kötü âlim, mezhepsiz âlim olur. Fakat mezhepsizliği över gibi,
(Mezhepsiz âlimlerin iyi yönlerini almalıyız) demek hoş değildir. Yazar, (Bid'at ehline sevgi ile bakmalı, kardeş olmalıyız)
diyor. Peygamber efendimiz de, (Bid'at
ehline, selam vermeyin, sert davranın! Allah, onlara düşmandır. Onlardan
kaçın! Sizi dalalete, fitneye düşürmesinler! Onlarla birlikte bulunmayın,
onlarla namaz kılmayın, birlikte yiyip içmeyin, cenazelerine gitmeyin,
kız alıp vermeyin! Ben onlardan değilim, onlar da benden değildir) buyuruyor.
Resul-i ekrem efendimiz, (sert davranın) buyururken, yazarın yumuşak
davranması caiz olur mu? Allah saklasın, Resulullah efendimizin sözünü
bırakıp da yazarın tavsiyesine uyarsak halimiz ne olur? Sivri akıllının biri, şeytanı görmek istermiş. Bir evliyaya
yalvarmış. Evliya da, (Şeytandan insana fayda gelmez) demişse de, adam
çok yalvarmış. Nihayet duası kabul olup şeytanı görmüş. Şeytan, bunu
görünce, (Seni bir vuruşta öldürürdüm. Ancak ömrüne daha kırk yıl var)
demiş. Adam ise, (Yirmi yıl günah işlerim. Sonra tevbe eder, kalan yirmi
yılı da ibadetle geçiririm) demiş. Fakat, yirmi yıl yaşamadan günahlar
içinde ölmüş. Efgani gibi, şeytanın yoldaşlarının kitaplarını okuyan,
oradaki zehirlerden etkilenmemesi mümkün değildir. Zehirle şaka olmaz.
Azıcık zehirden ne zarar gelir denmez. Yahut elimi bir defa yılanın
veya aslanın ağzına koysam, acaba bir zararı olur mu demek ahmaklık
olur. Aslan, insanın canını alır. Şeytan ve yoldaşları ise, insanın
sonsuz ölümüne sebep olurlar. Kâfir veya sapıkların ibadeti bir işe yarar mı? (Kendileri
sapık ama namazları çok güzeldir) veya (Doğru mutezili olmak, sapık
sünni olmaktan iyi) demek caiz midir? CEVAP Hayırlı işlerden cenâb-ı Hakkın, en çok beğendiği cami yapmaktır.
Cami yapmak, çok sevaptır. Hadis-i şerifte, (Allah rızası için bir mescid yapana, Allah Cennette bir köşk ihsan eder)
buyuruluyor. (Taberani) Gerek kitapsız kâfirlerin, gerekse kitaplı kâfir denilen Hıristiyan
ve Yahudilerin yaptığı iyilikler ahirette bir işe yaramaz. Kâfir, iman
etmediği için, bütün dünyaya büyük hizmetleri dokunsa, Allah katında
zerre kadar kıymeti yoktur. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (Kâfirlerin
cami yapmaları caiz değildir. Yerinde ve yarar bir iş değildir. Onların
cami yapmaları ve diğer bütün beğendikleri işleri, kıyamette boşa gidecek
ve Cehennemde, sonsuz olarak cezalandırılacaktır.) [Tevbe 17] (İşte ahirette
onlara ateşten başka bir şey yoktur. İşledikleri şeyler boşa gitmiştir.
Zaten yapmakta oldukları da bâtıldır.) [Hud 16] Bu konudaki üç hadis-i şerif meali de şöyle: (Mümin olmayan
Cennete giremez.) [Müslim] (Cennete
sadece Müslüman olan girer.) [Buhari] (Bana iman
etmeyen Yahudi ve Hıristiyan, mutlaka Cehenneme girecektir.) [Hakim] Kâfirlerin ibadetlerinin, yaptığı iyiliklerin boşa gittiğini
bildirdikten sonra, şimdi de bid'at ehlinin, dalalet fırkalarının ibadetlerine
gelelim: İyi işlere, ibadetlere sevap verilebilmesi için düzgün iman
sahibi, yani Ehl-i sünnet olmak gerekir. (Kitab-üt-tevhid) A.Nablusi hazretleri buyuruyor ki: (Muhammed aleyhisselamın ümmeti 73 fırkaya ayrıldı. Bunlardan
72 fırkası, doğru yoldan ayrılmış, bid'at ehli olmuştur. Bunlar sapık inançlarının cezası olarak Cehenneme
girecektir. Fakat, müslüman oldukları için, Cehennemde sonsuz kalmayacak,
azap gördükten sonra, çıkarılacaktır. Bunlardan (fırka-i naciyye) denilen
kurtuluş fırkasına da (Ehl-i sünnet) denir. (Hadika) İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor
ki: [Tirmizi’deki] hadis-i şerifte, (Ümmetim 73 fırkaya ayrılır, 72si dalalete düşer ve Cehenneme gider, yalnız
bir fırkası kurtulur. Bu fırka, benim ve Eshabımın yolunda gidenlerdir)
buyuruldu. Bu fırkaya (Ehl-i sünnet) denir. [c.2, m.67] Seyyid Ahmed Tahtavi hazretleri buyuruyor ki: (Bugün için dört mezhepten birinde bulunmayan, Ehl-i sünnetten
ayrılmış olur. Ehl-i sünnet olmayan da sapık veya kâfir olur.) [Dürr-ül-muhtar haşiyesi Zebayıh kısmı] Ehl-i sünnet olmayanın, sapık veya kâfir olduğu, Bahr, Hindiyye ve El-Besairde yazılıdır. Şüpheli delilleri yanlış tevil ederek, Ehl-i sünnet itikadından
ayrılanlara, fıkıh âlimleri kâfir demediler, bagi, asi, bid'at ehli
yani sapık dediler. Kesin [açık olarak] anlaşılan tek bir manası olan
delillere inanmayan ise kâfir olur. Mesela, (Ali ilahtır, Cebrail vahy
getirirken yanıldı) diyen kâfir olur. Çünkü bu sözler, şüpheli delilleri
yanlış tevil ederek, ictihad ile anlaşılan manalar değildir. Hz. Âişeye
zaniye diye iftira eden ve babasının sahabi olduğuna inanmayan da kâfir
olur. Çünkü ikisi de, Kur'an-ı kerimde açık olarak bildirilen delili
inkârdır. (İbni Abidin) Nisa suresinin, (Doğru
yol gösterildikten sonra, Resule uymayan [iman ve amelde] müminlerden ayrılanı, o yolda [küfür ve
irtidadda] bırakır ve Cehenneme
atarız) mealindeki 115. âyet-i kerimesi, Ehl-i sünnet ve cemaatten
ayrılmış olanların halini göstermektedir.) Şu halde, (doğru mutezili olmak, sapık sünni olmaktan iyi)
demek cahillik alametidir. Mutezili veya diğer bid'at fırkaları dalalet
ehlidir, yani sapıktır. Peki, sapık bir fırka, sapık sünniden iyi olur
mu? İkisi de sapıktır. İslam âlimleri, (şu kâfir, öteki kâfirden iyi)
demeyi küfür olarak bildirmişlerdir. Herhangi bir dalalet fırkasına
iyi demek tehlikelidir. Sapık fırkaların hepsi bid'at ehlidir, hiç birinin
ibadeti kabul olmaz. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Bid'at ehlinin
namazı, orucu, sadakası, haccı, umresi, cihadı, farzı, nafilesi kabul
olmaz, yağdan kılın kolayca çıkması gibi İslamiyet’ten çıkması kolay
olur.) [İbni Mace] Sapığın namazı kabul olmadığına göre, kabul olmayan bir ibadete,
(Kendileri sapık ama namazları çok güzeldir) demek çok yanlıştır, cahilce
bir sözdür. |
Anasayfaya dön | Konulara dön |
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri |