Kur’an-ı kerim
değişmemiştir
İbni Sebeciler,
“Kur’anı ilk üç halife değiştirdi” diyorlar. “Ben bir resulüm” diyen
Reşat Halife de, Tevbe suresinin son iki âyeti değişti diyor. Şimdi
âyetlere bakalım: (Rabbinin sözü doğruluk ve adaletle tamamlandı. Onun sözlerini [Kur’anı] değiştirebilecek [hiçbir şey, hiçbir kuvvet] yoktur.) [Enam 115]
(Kur’anı biz indirdik, elbette yine onu biz koruyacağız.) [Hicr 9]
(Kulumuza
[Resule] indirdiğimizden
[Allah’tan geldiğinden] bir şüpheniz
varsa, iddianızda doğru iseniz, Allah’tan gayri şahitlerinizi [bilginlerinizi]
de yardıma çağırıp, haydi onun benzeri bir
sure meydana getirin! Bunu yapamazsınız, asla yapamayacaksınız da.)
[Bekara 23, 24]
(De ki: Bu Kur’anın bir benzerini ortaya koymak üzere insanlar
ve cinler toplanıp, birbirine destek de olsalar, yemin olsun ki yine
de benzerini ortaya koyamazlar.)
[İsra 88] (14 asır geçtiği halde, birçok din düşmanı, hâşâ Allah’ı yalancı
çıkarmak için uğraşmışsa da bunu yapamadılar.]
(Eğer Kur’an, Allah’tan başkasından gelmiş olsaydı, içinde
pek çok tutarsızlık [tenakuz, çelişki]
bulunurdu. Bunu düşünemiyor musunuz?)
[Nisa 82]
(Eğer o
[peygamber] bize atfen, [Kur’ana]
bazı sözler katsaydı, biz onu kuvvetle yakalayıp
şah damarını koparır, helak ederdik, hiçbiriniz de buna engel olamazdınız.)
[Hakka 44-47]
(Kur’an, eşi benzeri olmayan bir kitaptır. Ona önünden, ardından [hiçbir yönden,
hiçbir şekilde] bâtıl gelemez
[hiçbir ilave ve çıkarma yapılamaz. Çünkü] O,
kâinatın hamdettiği hüküm ve hikmet sahibi Allah tarafından indirilmiştir.)
[Fussilet 41-42] [Kur’anı Allah indirdiği için, onu bozabilecek birisinin
çıkamayacağı açıkça bildiriliyor.]
Kur’an-ı kerim,
Resulullahın en büyük mucizesidir. İçinde bütün dünyada bugüne kadar
yapılmış medeni kanunlara örnek teşkil edecek ilmi ve hukuki esaslar,
eski tarihe ait birçok bilinmeyen malumat, insanlara verilebilecek en
büyük ahlâk esasları, nasihatler, dünya ve ahiret hakkında, o zamana
kadar hiçbir kimsenin bilmediği, bilemediği, tasavvur bile edemediği
hususlar vardır. Bunlar kimsenin söyleyemeyeceği bir ifade ile beyan
edilmiştir. Müşrikler, mucize isteyince de buyuruldu ki: (Kur’an gibi [eşsiz]
bir kitabı sana indirmemiz,
[mucize olarak] yetmez mi?) [Ankebut
51]
“Bu Allah’ın
kitabı değildir” diyebileceklere karşı da, böyle şüphelere yer bırakılmamıştır.
Allahü teâlâ, Resulünün böyle bir kitap yazacak kudrette olmadığını
ve Kur’anı kendisinin vahyettiğini teyid etmektedir. Esasen Resulünün
özellikle ümmi, [okuma yazma öğrenmemiş] olmasını ve bu sebepten Kur’anın
ancak Allah tarafından vahy edilebileceğinin anlaşılmasını istemiştir.
Bir âyet meali:
([Ey
Resulüm, bu Kur’an sana indirilmeden önce] Sen
bir kitaptan okumuş ve elinle onu yazmış değildin. Eğer öyle olsaydı
müşrikler [Kur’anı başkasından öğrenmiş veya önceki semavi kitaplardan
almış] derlerdi.) [Ankebut 48]
Bu eşsiz mucize
olan Kur’an-ı kerime uyabilmek için, Kur’anın muhatabı olan Peygamberimize
uymak ve şerefli sözlerini [hadis-i şeriflerini] kabul etmek lazımdır.
Kur’an-ı kerimde buyuruluyor ki: (Resule itaat eden, Allah’a itaat etmiş olur.) [Nisa 80] (De ki, “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi
sevsin!”) [A. İmran 31] (De ki, “Allah’a ve peygambere itaat edin! Eğer [uymayıp] yüz çevirirlerse, [kâfir olurlar.] Elbette Allah kâfirleri sevmez.) [A. İmran 32] |