Âlemlerin rahmet
ve uyarıcısı
19’cu diyor ki:
Allah’ın elçisi olan Reşat Halife ile Muhammed arasında ayrım yapmak
Kur’ana aykırıdır. Muhammed, diğer elçilerden üstün olmadığı gibi, Reşat
Halife’den de üstün değildir. Çünkü Kur’anda, (Resuller arasında ayrım
yapmayız) deniyor. (Bekara 285) CEVAPKur’an-ı kerimde
(Muhammed aleyhisselam Allah’ın
resulü ve nebilerin sonuncusudur) diye bildiriliyor. (Ahzab 40)
Hadis-i şerifte de, (Nebilik
ve resullük sona erdi. Benden sonra nebi de, resul de yoktur.) buyuruldu.
(Tirmizi)
Reşat Halife’nin
Kur’an ve Sünnete rağmen, resul=elçi olduğuna delil nedir? (Resuller arasında ayrım yapmayız) âyeti, (Yahudi ve Hıristiyanlar
gibi, Peygamberlerden bazısını kabul edip, bazısını inkâr ederek ayrım
yapmayız, hepsi de peygamberdir) demektir.
Çünkü Kur’an-ı
kerimde buyuruluyor ki: (Resullerden kimisini kimisine üstün kıldık.) [Bekara 253] (Nebilerden bazısını bazısından üstün kıldık.) [İsra 55]
Demek ki, Resullerin
de, nebilerin de birbirinden üstün olanları vardır. Her peygamber kendi
milletine geldi, fakat Muhammed aleyhisselam bütün alemlere [insanlara,
cinlere] geldi: (De ki, ey insanlar, ben, Allah’ın hepiniz için gönderdiği
Resulüyüm.) [Araf 158] (Biz seni alemlere rahmet olarak gönderdik.) [Enbiya 107]
Bu rahmet, yalnız
insanlar için değil, bütün mahluklar içindir. Hatta kâfirler bile faydalanır.
Nitekim (Sen içlerinde bulunduğun sürece, Allah onlara [kâfirlere] azap
etmez) buyuruluyor. (Enfal 33) 19’cuların Resulullaha
hakaret ettikleri gibi, müşrikler de mecnun demişlerdi: (Habibim, Rabbinin verdiği nimetlerle sen mecnun değilsin.
Senin için bitmeyen, sonsuz mükâfat vardır. Elbette sen en büyük ahlâk
üzeresin.) [Kalem 2-4] (Sen razı olana kadar, Rabbin sana [çok ihsanda bulunacak, çok nimet] verecek.) [Duha 5] (Allah ve melekleri, Resule salevat getiriyorlar. İman edenler,
siz de salevat getirin.)
[Ahzab 56]
Bir hadis-i şerifte
de, (Beni insanların en iyisi
bilmeyen kâfir olur) buyuruldu. (Hatib)
Allahü teâlâ,
bütün peygamberlere (Ya Âdem,
Ya Musa, Ya İsa) diyerek ismi ile hitap ederken, Muhammed aleyhisselama,
(Ya eyyühennebiyyu, ya eyyüherresul) diye
özel hitap ediyor. Bu hitap şekli de Onun diğer peygamberlerden üstün
olduğunu göstermektedir.
Fatiha suresinde
bildirdiği gibi Allahü teâlâ (Âlemlerin Rabbi)dir. Resulullah da alemlerden
üstün olduğu için, (Rabbüke), (Rabbike) yani (Senin Rabbin) buyuruluyor.
(Bekara 30, Saffat 180) Bizim Peygamberimiz
âlemlere rahmet olarak gönderildi. Sizin elçiniz Reşat Halife, ne olarak
gönderildi? Benim görüşüm senet olmaz ama, nasıl şeytan insanları saptırmak
için gönderilmişse, Reşat Halife de fitne olarak gönderildi.
Âlemlere rahmet olan zat
Kur’an-ı kerimdeki,
(Resulüme uyun, ona uyan bana
uymuş olur) mealindeki birçok âyete rağmen, Yalnız Kur’an diyerek
Resulullaha uymayan, onun hadislerine itibar etmeyen “Kur’anı getirmekle
onun işi bitmiştir, o bir postacı idi” diyenlerin Allah’a inanmadıkları
pek açıktır. Müslüman görünmeye çalışan böyle münafıkların oyununa gelmemelidir.
Kur’an-ı kerimdeki bazı âyetlere inanıp da bazı âyetleri inkâr etmek
de kâfirliktir. Allah’ın yolu ile Peygamberimizin yolu birbirinden ayrı
değildir. Yalnız Kur’an diyerek ayırmaya çalışanların kâfir olduklarını
Kur’an-ı kerim bildiriyor:
(Allah ile resullerinin emirlerini birbirinden ayırıp ikisi
arasında bir yol tutmak isteyen kâfirdir.) [Nisa 150,151]
(Allah’a ve Resulüne uyun [uymayıp] yüz çeviren
[kâfirdir] Allah da kâfirleri
sevmez.) [A. İmran 32] (Ey inkârcılar
[resulü ve hadislerini] yalanladığınız
için, azap yakanızı bırakmayacaktır.) [Furkan 77]
Kur’an-ı kerim
baştan sona kadar Resulullahı övmekte ve ona uymayı emretmektedir. Bu
konudaki âyet-i kerimelerden bazıları şöyledir: (Biz seni alemlere rahmet olarak gönderdik.) [Enbiya 107] (De ki, ey insanlar, ben, Allah’ın hepiniz için gönderdiği
Resulüyüm.) [Araf 158]
(Alemlere
[Cin ve insanlara ilâhi azap ile] korkutucu
[uyarıcı] olarak Furkanı
[Kur’anı] kuluna [Muhammed
aleyhisselama] indiren [Allah’ın
şanı] ne yücedir.) [Furkan
1]
(Biz seni bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik;
fakat insanların çoğu bunu bilmez.) [Sebe 28]
(Rabbinin sana verdiği nimetlerle mecnun değilsin. Senin için
bitmeyen, sonsuz mükâfat vardır. Elbette sen en büyük ahlâk üzeresin) [Kalem 2-4]
(Rabbin sana
[çok nimet] verecek, sen de razı
olacaksın!) [Duha 5] (Allah ve melekleri, Resule salevat getiriyor, iman edenler,
siz de salevat getirin.)
[Ahzab 56]
(Resullerden kimisini kimisine üstün kıldık.) [Bekara 253] (Nebilerden bazısını bazısından üstün kıldık.) [İsra 55]
Son iki âyet-i
kerime de, peygamberlerden bazısının, diğerinden üstün olduğunu göstermektedir.
Bir hadis-i şerifte de, (Beni
insanların en iyisi bilmeyen kâfirdir) buyuruluyor. (Hatib)
Fetih suresinin,
(Bütün dinlerden üstün kılmak
üzere, Resulünü hidâyet ve hak din ile gönderen Odur) mealindeki
28. Âyeti de Resulünün en üstün olduğunu göstermektedir. Resulullah,
her peygamberden üstün olduğu gibi, eshabı da diğer eshabdan, ümmeti
de diğer ümmetlerden üstündür.
Kur’an-ı kerimde
buyuruluyor ki: (Muhammed [aleyhisselam],
Allah’ın peygamberidir, Onunla
birlikte bulunanlar [Eshab],
kâfirlere karşı şiddetli ve birbirlerine karşı merhametlidir.) [Feth
29]
(Mekke’nin fethinden önce Allah için mal veren ve savaşanlara,
fetihten sonra verenlerden ve savaşanlardan daha yüksek derece vardır.
Bunların dereceleri eşit değildir. Hepsi için Hüsnayı [Cenneti] söz veriyorum.) [Hadid 10]
(Allah, hepsine hüsnayı [Cenneti] vâdetmiştir!)
[Nisa 95] (Muhacir ve Ensar ile iyilikte onların [Eshabın] izinden gidenlerden Allah razıdır, onlara Cenneti hazırlamıştır.) [Tevbe
100] (Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı
ümmetsiniz.) [A. İmran 110]
Resulullahın
üstünlükleri
İnşirah suresinin
(Biz senin zikrini yükseltmedik
mi) mealindeki 4. âyet-i kerimesi için İbni Ata hazretleri, (Senin
zikrini kendi zikrim kıldım, seni zikreden beni zikretmiş olur. İmanın
sahih olması için benim zikrimin seninkiyle beraber olmasını sağladım)
manasına geldiğini bildiriyor. Katade hazretleri de bu âyet-i kerimeyi
açıklarken buyuruyor ki: (Hak teâlâ, Fahr-i âlemin zikrini dünya ve
ahirette yükseltmiştir. Namaz kılan herkes, “Eşhedü” diyerek Allah’a
ve Resulullaha şehadet getirmektedir.) Kur’an-ı kerimde
ve namazda olduğu gibi, ezan okunurken de Allah’ın ismi, Habibinin ismiyle
birlikte okunmaktadır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Göklerden geçerken, “Muhammed Resulullah” olarak ismimi gördüm.) [Bezzar] (Cennette her ağacın yaprakları üzerinde “La ilahe illallah
Muhammedün Resulullah” yazılıdır.)
[Ebu Nuaym] (Arş üzerinde, Cennetteki her şeyin üzerinde benim ismim vardır.) [İbni Asakir]
Hadis-i kudsilerde
buyuruldu ki: Âdem aleyhisselam
Cennetten çıkarılınca, (Muhammed
aleyhisselam hakkı için, Onun hürmetine beni affet!) diye dua etti.
Allahü teâlâ ise, (Onu henüz
yaratmadım. Nereden bildin?) buyurdu. Hz. Âdem de, (Arş’ta
“La ilahe illallah Muhammedün Resulullah” yazılı olduğunu gördüm. Anladım
ki, şerefli isminin yanına ancak en çok sevdiğinin ismini layık görürsün.)
dedi. Allahü teâlâ da buyurdu ki: (Ya
Âdem doğru söyledin. O bana insanların en sevgilisidir. Onun hürmetine
dua ettiğin için seni affettim. Eğer Muhammed aleyhisselam olmasaydı,
seni yaratmazdım.) [Taberani]
Hz. Ali, (Allahü
teâlâ, Resulullaha iman etmeleri için peygamberlerin hepsinden ahd [söz]
almıştır) buyuruyor. Nitekim Resulullah sallallahü aleyhi ve sellemin
nuru, diğer peygamberlerin nurlarını kaplayınca, bu nurun kimin olduğunu
suâl ettiler. Hak teâlâ da, (Bu
Habibimin nurudur. Ona iman ederseniz, sizi peygamber olarak gönderirim)
buyurdu. Onlar da (Senin
Habibine iman ettik) dediler. Cenabı Hak da, (Ben
şahid olayım mı) buyurdu. Onlar da (Evet)
dediler. (Mevahib)
Hadis-i şeriflerde
buyuruldu ki: (Âdem, cesedle ruh arasında iken, benden misak alındığı zaman,
ben peygamber idim.)
[İ. Şabi] (Allah, yer ve gökleri yaratmadan elli bin yıl önce, Ümmil
kitaba şunu yazmıştır: Muhammed peygamberlerin sonuncusudur.) [Müslim]
(Ben âlemlerin efendisiyim.) [Beyheki] (Kıyamette insanların efendisi benim.) [Buhari] (Soyca da insanların en şereflisiyim.) [Deylemi] (Arş-ı alaya benden başka kimse oturmaz.) [Tirmizi]
(Allahü teâlâ, beni insanların en iyisinden yarattı. İnsanların
en iyisiyim, en iyi ailedenim. Kıyamette herkes sustuğu zaman ben söylerim,
onlara şefaat ederim. Kimsenin ümidi kalmadığı bir zamanda onlara müjde
veririm. O gün her iyilik, her türlü yardım, her kapının anahtarı bendedir.
Liva-i hamd benim elimdedir. Peygamberlerin imam-ı, hatibi ve hepsinin
şefaatçisiyim. Bunları öğünmek için söylemiyorum, hakikati bildiriyorum.) [Hakikati bildirmek
vazifemdir. Bunları söylemezsem vazifemi yapmamış olurum. Müjdeci Mek.
44]
Resul
ile nebi arasındaki fark
19’cu Reşat Halife
ve bazı zındıklar peygamberim (Resulüm) diyebilmek için, Ahzab suresinin,
(O, Allah’ın resulü ve nebilerin
sonuncusudur) [mealindeki 40. âyet için, “Nebi gelmez ama resul
gelir” diyorlar. Halbuki “Nebi” gelmezse, “Resul” hiç gelmez. Çünkü
nebi, kendinden önce gelen Resulün dinini tebliğ eden peygamberdir.
Risalet=Resullük makamı, nübüvetten=nebilikten daha özel ve yüksektir.
Her resul nebidir; fakat her nebi resul değildir. Hadis-i şeriflerde
buyuruldu ki: (Nübüvvet ve risalet sona erdi. Benden sonra nebi de, resul
de yoktur.) [Tirmizi] Kur’an-ı kerimde
ise buyuruluyor ki: (Bugün size dininizi ikmal ettim, üzerinize nimetimi tamamladım
ve sizin için din olarak İslamı beğendim.)
[Maide 3]
Allahü teâlâ,
son peygamberini gönderip dinini tamamladığına ve dinde noksan kalmadığına
göre artık başka din ve başka peygamber aramak, Kur’an-ı kerimi inkâr
olur. Peygamberlere ve onlara gönderilen kitaplara inanmak, imanın şartlarındandır.
Kitap gönderilen peygamberlere Resul denir. Yeni din getirmeyip, insanları,
önceki dine davet eden peygamberlere Nebi denir. Peygamber Farsçadır,
resul veya nebi anlamında kullanılır.
Nisa suresinin,
(Kıssalarını sana bildirmediğimiz
resuller de gönderdik) mealindeki 64. âyeti, Peygamber sayısının
Kur’an-ı kerimde bildirilmediğini göstermektedir. Hadis-i şerifte buyuruluyor
ki: (Nebiler 124 bin, resuller ise 313’tür.)
[Hakim]
Kur’an-ı kerimde
bir resul için, o bir nebi idi denmesi onun resul olmadığını göstermez.
Resulullah olan Peygamber efendimizin de nebi olduğu birçok âyette geçiyor.
Ankebut suresinin, (İshak ve
Yakub’u ona bağışladık. Nebiliği ve kitapları, onun soyundan gelenlere
verdik) mealindeki 27. âyetinde, İbrahim aleyhisselamın soyundan
gelenlere nebilik verildiği gibi kitap verilenler yani resuller de vardır.
Kendilerine kitap
verilen resullerden bazıları şunlardır: Hz. Nuh resul
ve nebi idi. (Şuara 107, Araf 61) Hz. İbrahim,
resul ve nebi idi. (A. İmran 84, Meryem 41) Hz. Musa, resul
ve nebi idi. (Meryem 51, Araf 104, Zuhruf 46) Hz. İsa, resul
ve nebi idi. (Nisa 157, Maide 75) Hz. Hud, Hz.
Salih, Hz. Lut, Hz. Şuayb resul idi (Şuara 125, 143, 162, 178)
Nebilere örnek: Hz. Harun nebi
idi. (Nisa 163, Meryem 53) [Hz. Musa zamanında ona nebilik verildi,
Museviliği tebliğ etti.] Hz. Yahya nebi
idi (A. İmran 39) [ Hz. İsa zamanında İseviliği tebliğ etti.]
Resul, elçi,
haberci anlamında da kullanılır. Melekten veya peygamber olmayan insanlardan
da resul olur. Kur’an-ı kerimde buyuruluyor ki: (Allah meleklerden de resuller=elçiler seçer, insanlardan da.) [Hac 75] (Gizli konuşmalarını işitmediğimizi mi sanıyorlar? Hayır, öyle
değil; yanlarındaki resullerimiz=elçilerimiz [hafaza
melekleri de] yazmaktadır.)
[Zuhruf 80]
(Birinize ölüm gelince, resullerimiz=elçilerimiz
[görevli melekler] onun canını
alır.) [Enam 61] (Melekler dediler ki: Ey Lut, Biz Rabbinin resulleriyiz=elçileriyiz.) [Hud 81]
(O , Kur’an, itibarlı bir resulün=elçinin
[Cebrail’in] getirdiği sözdür.)
[Tekvir 19] (Melikin elçisi Yusuf’a geldiği zaman...)
[Yusuf 50] ([Melike Belkıs dedi
ki] hediyelerle gönderdiğim mürseller=elçiler
ne ile dönecek.) [Neml 35] |