Dinde kolaylık
var ne demek
Dinde zorluk yoktur
ne demektir? İbadetler zor gelirse yapmamalı demek midir? CEVAP Kur'an-ı kerimde buyuruluyor
ki: (Allahü teâlâ, dinde size hiçbir zorluk yüklemedi.) [Hac 78] Bu, size güç gelen ibadetleri yapmayın, onları istediğiz gibi değiştirin demek değildir. Zamana, yere ve şahısların durumuna göre bazı ruhsatlar tanınmıştır. Birkaç misal: 1- Su yoksa veya
su varken kullanılması zararlı ise teyemmüm eder. 2- Hasta ve aciz
olan, namazı ayakta kılamazsa oturarak, oturamazsa, yatarak ima ile
kılar. 3- Ramazan ayında,
müslümanlara oruç tutmak farzdır. Fakat, bir kimse hasta olsa veya üç
günlükten daha uzak bir yere sefere çıksa, oruç tutmak farzı üzerinden
muvakkaten kalkar. Daha sonra, müsait bir vaktinde tutamadığı oruçlarını
kaza eder. 4- Seferi uzaklıktaki
yolculuklarda 4 rekat farzları iki rekat olarak kılarlar. Seferde oruç
tutmak güç gelirse tutmayıp mukim olunca kaza ederler. 5- Dinde zorluk
yoktur demenin başka bir manâsı da, her gün oruç tutmak, gece uyumayıp
sabaha kadar ibadet etmek, evlenmemek diye bir şey yoktur. Allahü teâlânın kullarına olan ihsânları ve teklifleri herkese eşit değildir. Mesela, bazı müminlere zenginlik verir, ona hac yapmasını emreder. Bazılarına da fakirlik verip, ona hac yapmasını emretmez. Kimine güç, kuvvet ve sıhhat verip, oruç tutmasını emreder. Sağlığı müsait olmayanların da sonra tutmalarına izin verir. Kimine nisab miktarı mal ihsân edip, zekat vermelerini ve fakir olan akrabalarının nafakalarına yardım etmelerini emreder. Kimine de fakirlik verip, zekat almaya müstehak kılar. Kimine çok ihsân eder. Onlar da nimete şükredip, şükredenler derecesine kavuşurlar. Kimine de, az ihsân eder. Onlar da sabrederler, sabredenler derecesine ulaşırlar. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Allah, hiç kimseye gücünden fazlasını emretmez.) [Nesai] İnsan, gücü nispetinde ibadet etmeli, ruhsatlardan da yeri gelince istifade etmeli, zorluk çıkarmamalı, hiç kimseyi dinden soğutmamalıdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Kolaylaştırın, güçleştirmeyin, müjdeleyin, sevdirin, nefret
ettirmeyin! Birbirinizle iyi geçinin, ihtilafa düşmeyin!) [Buhari] Dinimizde ifrat ve tefritin
yani aşırılığın yeri yoktur. Dinimiz orta yolda olmayı emreder. Hadis-i
şerifte buyuruldu ki: (İşlerin hayırlısı vasat olanıdır.) [Beyheki] [Vasat, ifrat ve tefritten uzak orta yol demektir.
İfrat, normalden fazla, tefrit,
normalden az demektir. Mesela çok uyumak ifrat, çok az uyumak tefrittir.
Çok yiyip içmek ifrat, çok az yemek ise tefrittir.] İfrata kaçarak gücünün yetmediği şekilde ibadet etmeye çalışmak, mesela geceleri hiç uyumadan namaz kılmak, gündüzleri hep oruç tutmak, hanımından uzak kalmak, et, süt, tatlı gibi şeyleri, hiç yememek, iyi müslüman olmak demek değildir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Kolay bir din ile gönderildim. Dinimizde ruhbanlık yoktur.
Et yiyin, hanımlarınızla mübaşeret edin! [Nafile]
oruç da tutun! Tutmadığınız günler
de olsun! [Nafile] namaz
da kılın! Uyuyun da! Ben bunlarla emrolundum.)
[Taberani] Yiyip içmeden, uyumadan
ibadet etmek zordur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Din kolaylıktır. Dinde aşırı gideni, din mağlup eder.) [Nesai] Günümüzde tefrite gidip,
(Dinde kolaylık var) diyerek dini bozanlar çoktur. Reformcuların kitapları
böyle yanlışlıklarla doludur. Şimdi birkaç misal verelim. Ayaklardaki mestin üstüne
mesh edilir diye tırnaklara oje sürüp üstüne mesh caiz olmaz. Yahut
naylon çoraplara mesh kolaylık ise de, dinin emri değişmiş olur, ibadet
sahih olmaz. Su bulunmazsa teyemmüm
edilir. Fakat reformcuların dediği gibi sular kesilince hemen teyemmüm
edin demek, dinde kolaylık değil, dini değiştirmektir. Ramazan yaza gelince
tutmayıp, kışa tehir etmek veya namazları vaktinde kılmayıp, hepsini
gece yatarken kılmak da dini değiştirmek olur. Hanefide gusülde ağzın içini yıkamak farz ise de, diğer iki mezhepte
farz değil diye ağzın içini yıkamamak mezhepsizlik olur. Dinde zorluk yok, kolaylık
var demek, (Dinimizin verdiği ruhsatlardan faydalanın) demektir. Yoksa,
(Herkes hoşuna giden şeyleri yapsın, hoşlanmadığı şeyleri yapmasın,
ibadetleri keyfine göre değiştirsin) demek değildir. Dinde ufak bir
değişiklik yapmak dinsizlik olur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Dinimizde olmayan bir şey çıkarılırsa, o şey, merduddur.) [Buhari]
Âyet-i kerimede de (Dinlerini oyuncak ve eğlence edinenleri bırak!)
buyuruldu. (Enam 70) Her ihtiyaç zaruret değildir. Mecellede diyor ki:
Zaruretler, memnu olanı
mubah kılar. Yani yasak olan şeylerin, zaruret devam ettiği müddetçe
yasaklığı kalkar. (Madde 21) Bazı kimseler, Mecellenin
bu maddesini gerekçe gösterip, (Her ihtiyaç zarurettir. Zaruret karşısında
da haramlar mubah olur) diyerek haramları mubah gibi işliyorlar. Zaruret
nedir, ne değildir? Zaruret: Kendinin
veya nafakasını vermesi gerekenlerin, aç, susuz, çıplak veya sokakta
kalarak hasta olması demektir. (Eşbah) Zaruret, zor ile, başka
şey yapmaya imkan olmadığı hallerde olur. (Kamus tercümesi) Görüldüğü gibi, insanı
bir şey yapmaya zorlayan, insanın elinde olmayan semavi sebebe zaruret
denir. Kısacası, dinimizin emrettiği veya yasakladığı bir işte, başka
bir şey yapamama mecburiyeti zarurettir. Zarureti birkaç misal
ile açıklayalım: Bir günlük yiyeceği
olanın dilenmesi haramdır. Çalışmaktan aciz olup açlıktan ölecek kimse,
ödünç arar. Ödünç veren olmazsa dilenir. Dilendiği halde, kimse bir
şey vermezse, leş yiyebilir. 24 saat yemek yemeyen
kimse açtır. Bu açlığı ihtiyaçtır. Çünkü ölecek bir durum yoktur. Böyle
bir kimsenin leş yemesi haram olur. Burada görüldüğü gibi, zaruret,
bütün kapıların kapanması halinde yapılacak son çaredir. Kullanılmadığı zaman
helake sebep olan yasak şeyi kullanmak zaruret olur. Kullanılmaması
sıkıntıya, meşakkate sebep olursa, ihtiyaç denir. Mesela günlerce aç
kalıp yiyecek bir şey bulamayanın ölmeyecek kadar leş yemesi zarurettir.
(Uyun-ül-Besair s.119) Ölmeyecek kadar yemek
zaruret; fakat doyuncaya kadar yemek zaruret değildir. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: (İhtiyaç başka, zaruret
başkadır. Zaruret halinde caiz olan şey, ihtiyaç olunca caiz olmaz.
(İhtiyacı olana faiz haram olmaz) demek, Kur'an-ı kerimin emrini değiştirmek
olur. Maide suresinin 3.
âyet-i kerimesinde (femenidturra
fi mahmasatin) buyuruluyor. [Mahmasa, açlıktan ölme
halidir. Muztar,
sıkışık, zaruret halinde olan çaresizliktir.] Âyet-i kerimenin meali,
(ölüme sebep olan sıkışık hâle
düşen) demek olur. Bu âyet-i kerime, zaruret
halinde haramdan affolunacak özrü beyan buyurmaktadır. Faiz ile ödünç
almak için her ihtiyaç özür olsaydı, faizin haram edilmesinin sebebi
kalmazdı. Çünkü faiz ödemeyi ancak ihtiyacı olan kabul eder. İhtiyacı
olmayan, açıktan para vermek istemez. Allahü teâlânın bu yasak emri,
yersiz lüzumsuz olurdu. Allahü teâlânın kitabına böyle iftira edilemez.
Helale haram, harama helal diyen kâfir olur. Her ihtiyaç zaruret sayılırsa,
faizin haram olacağı yer kalmaz. Faizin haram edilmesi, abes, lüzumsuz
bir emir olur. Hatta oruç kefaretini, yemin kefaretini ödemek niyetiyle,
fakirleri doyurmak için faiz almak da caiz değildir.) [Müjdeci
Mektublar 202] Öldürmek için silah
çekene karşı kendini korumak, meşru müdafaa olur. (Mecelle şerhi) Saldırıya uğrayanın,
kendisini korumak için, meşru savunmaya geçip, saldırganı zararsız hâle
getirmesi caizdir. Ancak bir kimse, sırf korkutmak için (seni öldürürüm)
derse, hemen onu öldürmeye kalkması caiz olmaz. |
Anasayfaya dön | Konulara dön |
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri |