Kocakarı gibi
inanmak Akla ve araştırmaya
çok önem veren genç bir arkadaş, (Şu neden farz, şu neden günah? Bunların
hikmetini, sebebini bilmeden kabul etmem. Ben görmediğim Allah’a, koca
karı gibi körü körüne inanmam) diyor. Dinimiz görmeden iman etmeyi bildirmiyor
mu? CEVAP Bu genç gibi söylemek
çok tehlikelidir. İlahi emrin hikmeti anlaşılmasa da Allah’ın emri olduğu
için, hiç tereddütsüz kabul etmek şarttır. İslam âlimlerinin en büyüklerinden
olan Hüccet-ül-İslam unvanına sahip imam-ı Gazali hazretlerinin İhya’da ve İmam-ı
Süyuti hazretlerinin Cami-us-sagîr’de
bildirdiği hadis-i şerifte buyuruluyor ki: (Ahir zamanda değişik inançlar çıkınca, koca karılar gibi inanın.)
[Deylemi] Bu hadis-i şerif koca
karı gibi bâtıl şeylere körü körüne inan demek değildir. Allah ve resulünün
bildirdiklerine aklın almasa da, ispat edemesen de, inanın demektir.
Cennet, Cehennem, Sırat köprüsü ve ahiret hayatı akıl ile mantık ile
ispat edilemez. Mutezile aklı almadığı için sırat köprüsünü, miracı
ve benzeri olayları inkâr etmiştir. Şimdi bir çok Müslüman inanamayıp
mürted olurken, müşrikler, bu bir çılgınlık derken, Hz. Ebu Bekir, (O
söylediyse doğrudur) diyerek imanın zirvesine çıkmıştır. Görmeden, aklını kullanmadan,
bir anda Miraca gidip geldiğine inanarak Resulullahı tasdik etmesi imanını
yükseltmiştir. Güneşten daha parlak olan imanından dolayı Peygamber
efendimiz, (Ebu Bekrin imanı,
bütün insanların imanları toplamı ile tartılsa, Ebu Bekrin imanı daha
ağır gelir) buyurmuştur. Lüzumlu fıkıh bilgilerini
öğrenmek farz-ı ayn iken, bu farzı terk edip, (İmanı araştırıyorum)
diyerek ağaçların, çiçeklerin, insan ve hayvanların anatomisini incelemekle
devamlı meşgul olmak caiz değildir. İman esasları tahkik edilmez, yani
araştırılmaz. Peygamber efendimiz, gayba imanı, kocakarı gibi inanmayı
emretmiştir. İspat ile delil ile iman olmaz. İman, görmeden inanmaktır.
Kur’an-ı kerimde, salihler övülürken,
(O müttekîler ki, gayba inanırlar) buyuruluyor. (Bekara 3) Demek ki gayba inanmak,
müttekilerin vasfıdır. Resulullah ne bildirmişse doğrudur diyerek inananlar
kurtulmuştur. İman, araştırarak, akıl yürüterek elde edilen bir şey
değildir. İslam âlimleri imanı şöyle tarif etmişlerdir: İman, Muhammed aleyhisselâmın,
peygamber olarak bildirdiği şeyleri, tahkik etmeden, akla, tecrübeye
ve felsefeye uygun olup olmadığına bakmadan, tasdiktir. Akla uygun olduğu
için tasdik etmek, aklı tasdik etmek olur, Resulü tasdik etmek olmaz.
Yahut Resulü ve aklı birlikte tasdik etmek olur ki, o zaman Peygambere
itimat tam olmaz. İtimat tam olmayınca, iman olmaz. Çünkü iman parçalanmaz.
Hadis-i şerifte buyuruluyor ki: (Dini aklı ile ölçen kadar zararlı kimse yoktur.) [Taberani] Selim akıl çok kıymetlidir.
Hadis-i şerifte, (Akıl, hak ile
bâtılı birbirinden ayıran bir nurdur) buyuruluyor. Allahü teâlâ,
insana, hakkı bâtıldan, iyiyi kötüden ayırabilmesi için aklı verdi.
Akıl bir ölçü aletidir. Allahü teâlâya ait bilgilerde ölçü olmaz. Mahluklara
ait bilgilerde ölçü olur. Akıl, insandan insana değiştiği için, bazı
insanlar mahluklara ait bilgilerde isabet ettiği halde, bazıları yanılabilir.
İnsan, bir yol gösterici olmadan aklı ile Allah’ın bildirdiği doğru
yolu bulamadı. Tarih incelendiğinde, kendi başlarına giden insanların
yanlış yollara saptıkları görülür. O halde Resulullaha inanmak şarttır. |
Anasayfaya dön | Konulara dön |
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri |