Âmire itaat dinin emridir Şirketimizde genç bir delikanlı müdür oldu. Dini açıdan ona
itaat etmemiz gerekir mi? CEVAP Bu çok yanlış bir düşünce. Çünkü Peygamber efendimiz buyuruyor
ki: (Habeşli
siyah bir köle de olsa, âmirinize itaat edin!) [Buhari] (Elleri kesik,
sakat bir köle de olsa, âmirinize itaat edin!) [Müslim] (Sırtına
vurup malını alsa da, âmirine itaat et!) [Buhari] Demek ki âmir, zenci de olsa, sakat da olsa, köle de olsa,
cahil de olsa, kayıtsız şartsız itaat etmek gerekiyor. İsyan etmek ise
kesinlikle yasaklanıyor. Kur’an-ı kerimde de mealen buyuruluyor ki: (Allah’a,
Peygambere ve sizden olan âmirlere itaat edin!) [Nisa 59] Habeşi [zenci] cariye olan Ümmi Eymenin
oğlu Üsame bin Zeyd, 18
yaşında iken, bir birliğe kumandan olmuştu, Babası Zeyd bin Harise de, köle idi. Hicretin 8. yılında, Şam civarında Mute denilen yerde Rum ordusu ile savaşırken İslam ordusunun
komutanı olmuştu. Kur’an-ı kerimde ismi geçen tek sahabi budur. Hz. Ebu Bekir, halife iken, Eshab-ı kirama, (Resulullah, sizi Üsame’nin
emrinde savaşa göndermişti. Şimdi yine savaşa hazır olun) dedi.
O zaman Üsame 22 yaşında idi. Bazıları, (Asiler Medine’ye gelip halifeyi
öldürebilirler. Üsame’yi değiştirseniz nasıl
olur?) dediler. Hz. Ebu Bekir, (Resulullahın
beğendiği komutanı değiştiremem) dedi. Üsame
at üzerinde, halife ve Eshab yürüyerek, Medine’den dışarı çıktılar.
Halife, Eshaba veda ederken (Size
birinci nasihatim, Üsame’ye itaat etmenizdir) buyurdu. Hz. Üsame, Huzaa
kabilesine gidip, mürtedleri öldürdü. Kırk
gün sonra, zafer ile Medine’ye döndü. Demek ki âmir genç de olsa, köle de olsa ona itaat şarttır.
Yoksa, zahiren ona gösterilen itimatsızlık ve itaatsizlik, aslında onu
vekil edene yapılmış olur. Bu işi beceremedi demenin, emaneti ehline
veremedi demenin başka şeklidir. Emir önce gelir Bir yere
girerken, benden yaşlı veya mevki bakımından daha büyük olan kapıyı
açıyor, buyur diyor. Ben de olur mu hiç önce siz buyurun diyorum. Benim
böyle yapmam uygun mudur? CEVAP Uygun değildir.
Geç deniyorsa geçilir, itiraz edilmez. İkincisi,
El emrü fevkal edeb = emre uymak, saygı göstermekten önce gelir kaidesine
de aykırı hareket etmiş oluyorsunuz. Bize buyurun
diyene, siz buyurun demek, tevazu olmaz, emir
vermek olur, edepsizlik olur. Âmire itaat gerekir Âmirlerimizden adaletsiz ve yanlış iş yapanlar oluyor. Uğraşmamıza rağmen hakkımızı alamazsak, yanlışlıkları düzeltemezsek âmirlerimizi bir üst makama şikayet etmemizde bir mahzur olur mu? CEVAP Âmirlerle münakaşa edilmez.
Onların yaptığı işler ulu orta tenkit edilmez. Onlara itiraz, onları
tayin eden âmire itiraz olur. Bizim yanlış sandığımız şey doğru olabilir.
Hakkımız sandığımız şey, hakkımız olmayabilir. Hakkımız olsa bile, hakkı
kendi elimizle almaya kalkmamız anarşiye sebep olur. Âmirlere itaat gerekir.
Çünkü Peygamber efendimiz buyuruyor ki: (Elleri kesik, sakat bir köle de olsa, âmirinize itaat edin!)
[Müslim] (Sırtına vurup malını alsa da, âmirine itaat et!) [Buhari] Kur’an-ı kerimde de
mealen buyuruluyor ki: (Allah’a, Peygambere ve sizden olan âmirlere itaat edin!) [Nisa 59] Ortada ihanet gibi bir
durum varsa, uygun kimselerle istişare edilip durum, usul-i dairesinde
bir üst makama bildirilebilir. Eshab-ı kiramdan Avf bin Malik el-Eşca'i hazretleri
anlatır: Mûte gazasına çıkmıştım. Sadece bir kılıcı olan Yemenli bir asker
de yanımdaydı. Orada kesilen bir devenin derisinden bir kalkan yaptı.
Giderken bir Rum birliğiyle
karşılaştık. Silahı da, atının eğeri de altın işlemeli bir Rum, Müslümanlara
şiddetle saldırıyordu. Yemenli de bir kayanın arkasında saklanıp onu
takibe başladı. Rum yaklaşınca Yemenli
kılıcıyla atın ayaklarını kırıp Rum’u yere düşürdü. Hemen üstüne atılıp
kılıcı ile onu öldürdü. Atını da, silahını da aldı. Ben sana demedim mi? Allahü teâlâ Müslümanlara
zafer müyesser edince, Emirleri Halid bin
Velid, Yemenlinin öldürdüğü Rum’dan kalan
eşyalardan bazısını aldı. Hâlid'e, Resulullahın,
(Kim savaşta birini öldürürse, öldürdüğü kimsenin
bütün malları öldürene verilir) hadis-i şerifini duymadın mı, diyerek
aldığı ganimetleri geri vermesini söyledim. Halid,
"Evet biliyorum. Ama bu kadar ganimet ona çok" dedi. Ben de
"Bunu Yemenliye geri vermezsen, durumu Resulullaha iletirim"
dedim. Buna rağmen Halid ganimetleri geri
vermedi. Ben de Medine’ye gelince
durumu Resulullaha anlattım. Resulullah, Halide durumu sordu, o da dediklerimi
doğruladı. Resulullah, (Aldıklarının
hepsini geri ver) buyurdu. Ben de, "Ya Halid,
ben sana dememiş miydim, Yemenlinin hakkını sende bırakmam” diye. Resulullah bunu duyup
işin aslını sordu. Ben olduğu gibi anlattım. O zaman öfkelenip, “Ya Halid, ganimetleri
verme! Siz emirlerime [kumandanlarıma] nasıl itiraz edersiniz. İşlerin temizi size, bulanığı emirleredir”
buyurup beni azarladı. (Müslim,
Ebu Davud) İmam Nevevi, son cümleyi şöyle açıklıyor: İşlerin iyi yürümesi
âmirlerden sorulur, memurlardan sorulmaz. Bu hadisten anlaşılıyor ki,
Emir, mücahidden aldığı ganimeti, bir başka mücahide verebilir. |
Anasayfaya dön | Konulara dön |
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri |