Çeşitli sual cevaplar Bir
kimsenin emr-i maruf ve nehy-i münker yapmaya gücü yetse, buna hiçbir
mani de bulunmasa, bu kimsenin hakkı, doğruyu bildirmemesi günah olur
mu? Bu hususta sizin görüşünüz nedir? CEVAP
Önce
şunu bildirelim! Okuyucularımızın bir kısmı, (Bu hususta sizin görüşünüz
nedir?) gibi sualler soruyorlar. Dini hususlarda bizim gibilerin görüşü
olmaz. Görüş sahibi yalnız müctehid âlimlerdir. Mukallidlerin görüşleri
ile karıştırmamak için müctehidlerin görüşlerine (İctihad) denir. Bu
bakımdan sual soran kimse, (Görüşünüz ne?) yerine, (Dinimizin bu husustaki
hükmü ne?) yahut (Hanefi mezhebinde bu husus caiz midir?) gibi sual
sormalıdır. Din konusunda şunun bunun görüşü olmaz. Fakat (İstanbul
boğazına üçüncü bir köprüye ihtiyaç var mıdır? Bu husustaki görüşünüz
nedir?) şeklinde sorulabilir. Din hususunda böyle bir görüş bildirmek
caiz olmaz. (Bana göre helaldir) veya (Bana göre helal değildir) demek
yahut (Bana göre uygundur) gibi sözlerin hiç kıymeti olmaz. Şimdi
sualinizi cevaplandıralım! Emr-i
maruf farz-ı kifayedir. Bir yerde emr-i maruf yapılmazsa, gücü yeten
herkes mesul olur. Emr-i maruf çok mühimdir. Emr-i maruf yapan olmazsa,
ilim yok olur. Cehalet ve sapıklık yayılır. Fitne her tarafı kaplar.
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Fitne ve fesat
yayıldığı, müslümanlar aldatıldığı zaman, doğruyu bilenler, herkese
anlatsın! Anlatmazsa, Allahü teâlânın, meleklerin ve insanların laneti
onun üzerine olsun!) [Ebu
Nuaym] (Ortalık karışır,
yalanlar yazılır, âdetler ibadetlere karıştırılır ve Eshabıma dil uzatılırsa,
doğruyu bilenler herkese bildirsin! Allahü teâlânın, meleklerin ve bütün
insanların laneti, doğruyu bilip de, gücü yettiği halde bildirmeyene
olsun! Allah, böyle âlimlerin, ne farzlarını, ne de başka ibadetlerini
kabul etmez.)
[Ebu Nuaym] (Bid'atler yayılıp, sonra gelenler, öncekilere lanet ettiği
zaman, doğruyu bilenler herkese söylesin! Eğer söylemeyip gizlerse,
Allah’ın Muhammed aleyhisselama indirdiği Kur'an-ı kerimi gizlemiş olur.) [İbni Asakir] (Bid'atler zuhur edip, Eshabıma kötü sözler söylendiği zaman,
doğruyu bilen, herkese söylesin! Söylemezse Allahü teâlâ böyle âlime
lanet eder.) [Deylemi] (Allahü teâlânın
yeryüzünde şehitlerden üstün mücahidleri vardır. Bunlar, emr-i bil maruf
ve nehy-i anil münker yapanlardır.) [İ. Gazali] (Bir yerde bir
kötülük zuhur edince, o kötülük men edilmezse, Allahü teâlâ azabını
o kavmin hepsine birden indirir.) [Hakim] Bir
hayra, bir iyiliğe sebep olanın onu yapmış gibi sevap alacağını yazdınız.
Kötülüğe sebep olan da onu işlemiş gibi günah kazanır mı? CEVAP
Evet,
iyiliğe sebep olan o iyiliği yapmış gibi sevap kazanır. Kötülüğe sebep
olan da o kötülüğü yapmış gibi günah kazanır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu
ki: (Kötülüğe delalet
eden (yol gösteren) onu yapan gibidir.) [Deylemi] İbni
Mesud hazretleri, "Bir günah işlendiğini duyduğu vakit, o günahın
işlendiğine sevinirse, aynı günahı işlemiş gibi olur" buyurdu.
Hadis-i şerifte de (Doğuda bir
adam öldürülür de, batıda olan buna razı olursa, onu öldürme günahına
ortak olur) buyuruldu. (İ. Gazali] Arkadaşımın dinle alakalı kusurlarını söylemem uygun olur mu? CEVAP Onu incitmeden söylemek gerekir. Kendi iyiliği için söylendiğini bilmelidir! Yardımcı olmamak arkadaşlığa yakışmaz. Hadis-i şerifte buyruldu ki: (Mümin, müminin kardeşidir. Her halükârda ona nasihati terk etmemelidir!) [İbni Neccar] Önceleri
namaz kılarken, uzun süre namazı terk eden eski arkadaşlarımız var.
Üzülüyoruz, hiçbir şekilde mescitte veya başka bir yerde namaz kılarken
görmüyoruz. Bu şekilde düşünmek su-i zan olur mu? Bunlarla ilişkilerimiz
nasıl olmalıdır? CEVAP
Namaz kılmıyor galiba diye düşünmek
insanın elinde değildir. Zannını tasdik etmek ve o zanna göre karar
verip hareket etmek günah olur. Namaz kılmadığı kesin tespit edilince,
diğer insanlar gibi ilişkimiz olur. Başka namaz kılmayan insanlarla
nasıl ilişkimiz oluyorsa bunlarla da öyle olur. Tanıdık olduğu için
ilgilenmek elbette iyi olur. Onları üzmeyecek şekilde ilgilenmek, nasihat
etmek, gazete vermek, kitap vermek, e-mail göndermek, ilgiyi devam ettirmek
iyi olur. Laf söylemekle kimse kolay kolay
yola gelmez. Bu nasip meselesidir. Ama e-mail falan gönderilir. Güzel
bir yazı ise, ondan etkilenebilir, siz de bu işe sebep olmuş olursunuz.
Mesela namazın önemi gönderilebilir, namaz kılmayanlar için bildirilen
tehditler yazılabilir. Özel göndermek yerine umuma gönderiyormuş gibi
yapılır. Maksat bir nevi gizlenmiş olur. Sitemizi de tavsiye edebilirsiniz.
Yazılarınızı
ilgiyle okuyorum ve bilmediklerimin okyanusunda birer kum tanesi kadarlık kısım aydınlanıyor. Kendimi çok yetersiz hissediyorum
bu hem dinim konusunda hem de diğer ilimlerde. Allah inşallah bu yolda
doğru olanları öğrenmeyi ve uygulayabilmeyi nasip eyler. Şimdi
üniversitedeyim. İzmir'de oturuyorum. Etrafımda oruç tutmayan, bundan
geçtim tutana saygı duymayan, içki içtiğinden gururla bahseden insanlar
gördükçe onlardan uzaklaşmalıyım diye düşündüm. Ama
şimdi bunların insanı değerlendirmek için kesin ölçüler olmadığını anladım.
Çünkü ben çok şanslıyım, benim ailem bana en değerli hazineyi, Allah
sevgisini içime koydular. Ya böyle bir aileye sahip olamayanlar? Bu
onların suçu değil elbette. İşte benim böyle birçok arkadaşım var. Onlar
benim inançlarıma bağlı olduğumu biliyorlar ve ben de onların inançları
umursamadığını. Bu duruma ilk başta, tedirgin olarak yaklaşmıştım, ama
şimdi tedirginliğim daha da arttı. Çünkü kendimi onlara karşı sorumlu hissediyorum
ve her yanlarında "Allah" deyişimde içlerine küçücük de olsa
bir kıvılcım koymak istiyorum. Bütün
bu istediklerimi yapabilmek için kültürümü artırmam gerekiyor. Yani
çevremdekilere örnek teşkil edebilmek için. Bana bu yolda tavsiye edebileceğiniz
müstesna fikirlerinize ihtiyacım olduğunu hissediyorum ve öğrettiklerinizin
her kelimesi için ayrı ayrı Allah razı olsun
diyorum. CEVAP Ben
bu bilgilerimi Tam İlmihal Seadeti-i Ebediyye
kitabından alıp yazıyorum. Bu kitabı okursanız yeterli dini bilgiye
sahip olursunuz. Ne din düşmanlarına aldanır, ne de din adına insanlara
kötülük edersiniz. Severek okumanızı tavsiye ederiz. Ehl-i sünnet âlimlerinin
kıymetli eserlerinden tercüme edilerek hazırlanmış bir kitaptır. Bu
kitabı internetten de okuyabilirsiniz: www.hakikatkitabevi.com "Okuldaki
arkadaşlarımdan bazıları dini konularda bilgi sahibi olmalarına rağmen
yaklaşık ayda bir kere içki içiyorlar. Namazı da uzun zamandır terk
etmiş durumdalar. Ben onlara bazen nasihat ediyor bazen de kızıp bağırarak
içki içmekten ve namaz kılmamaktan vazgeçirmeye çalışıyorum. Şimdi ben
bunlarla hiç görüşmezsem onları iyice felaketle baş başa bırakmış mı
olurum? Yoksa onları ikaz etmek maksadıyla görüşmeye devam etmem mi
daha uygun olur? Kısaca nasıl hareket edeyim? CEVAP Bağırıp
çağırmakla insanlar yola gelmez. Hele aynı yaştaki akran kimseler birbirinin
sözünü dinlemez. Yapılacak iş, onlara doğru kitap, mesela Tam İlmihal
Seadet-i Ebediyye kitabını vermektir. Bu kıymetli eser yüzlerce İslam
âliminin kitaplarından tercüme edilip derlenerek hazırlanmıştır. Ehl-i
sünnet âlimlerinin sözleri olduğu için severek okuyana faydalı olmaktadır.
Evliyanın sözünde rabbani tesir vardır. Nasibi olanlar, bu yazıların
etkisiyle kötülüklerden uzak durabilir. Onları bu kötülüğe kötü arkadaşları
sürüklemektedir. Kötü arkadaşlardan uzak durmak lazımdır. Din
hakkında konuşmamak mı gerekiyor? Ya siz ne yapıyorsunuz? CEVAP
Bizim
yaptığımız gibi ehl-i sünnet âlimlerinin yazılarını, bildirdiklerini
nakletmek din hakkında konuşmak değildir. Şu kitapta şöyle diyor demekte
mahzur yoktur. Biz sadece ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarından naklederiz.
Kendi görüşümüzü din gibi ortaya koymayız. Bence, bana göre böyle demeyiz.
Diyenlere de itibar etmeyiz. Dini
meselelerde insanların yanlışları olduğu zaman onları uyarmak istiyorum
fakat bu işi devamlı yapmakta uygun olmuyor, bunun ölçüsü nedir? CEVAP Ölçüsü
onları üzmeden söyleyebilmektir. Mesela en kolay yolu doğru kitap vermektir. İnsanlara
yanlışlarını söylemeli mi? Söylemezsek iki yüzlü olur muyuz? CEVAP Eğer
söylediğimizi kabul edecekse ona yanlışlarını söyleriz, kabul etmeyecekse
söylemeyiz. Söylemeyince iki yüzlü olmayız. Güzel öğütlerle çağır! Müslüman
iken dinsizlerin etkisinde kalan bazı kimseler, dine düşman olmuşlardır.
Bunlara dinimizi yeniden izah etmekte fayda var mıdır? CEVAP
Bunlara
büyük bir sabır ve sebat ile İslam dininin esaslarını onların anlayacağı
bir tarzda telkin etmelidir! Kur'an-ı kerimde mealen buyuruldu ki: (Rabbinin yoluna
hikmet ile, güzel öğütlerle çağır! Onlarla en güzel şekilde tartış!
Doğrusu Rabbin, yolundan sapanları daha iyi bilir.) [Nahl 125] Bildiğimiz
iyi ve doğru şeyleri bilmeyenlere en güzel tarzda öğretmek, üzerimize
farzdır, Allahü teâlânın kat’i emridir. Bu
vazifeye, Emr-i maruf denir. Bu bir ibadettir. İlmin zekatı,
bilmeyenlere ilmi öğretmekle ödenir. Bu, çok hayırlı bir iştir. Dinimiz,
âlimin mürekkebini, şehidin kanından efdal tutmakta, hayırlı iş görmeyi,
nafile ibadetten üstün saymaktadır. Öğüt
dinlemek Hak
bir söz, güzel bir öğüt kimden gelirse gelsin, güzel karşılamalı, böyle
güzel bir sözü duyurduğu için Allahü teâlâya şükretmeli, söyleyene değil
söyletene bakmalıdır! Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Bir kimse dini
hakkında bir öğüt duysa, bu Allah’ın ona ihsan ettiği bir nimettir.
Buna şükretmesi ne iyidir. Şükretmezse, günahı artar, Allah’ın gazabına
sebep olur.) [İbni Asakir] İslamiyetin
güzel ahlakını göstermek için, kâfirlere karşı da iyi huylu olmak ve
onları incitmemek gerekmez mi? CEVAPMüslümanların
kâfirlere karşı da iyi huylu olmaları, onları incitmemeleri gerekir.
Böylece İslam dininin, iyi huylu olmayı, kardeşçe yaşamayı, çalışmayı
emrettiği onlara da gösterilmiş olur. Böylece iyiliği seven insanlar,
seve seve müslüman olurlar. Cihad etmek farzdır.
Cihadı devlet topla, silahla yapacağı gibi, soğuk harp ile, propaganda,
neşriyat ile de yapar. Her müslüman da, iyi huyları ile, iyilik yapmakla
cihad yapar. Çünkü cihad etmek, insanları müslüman yapmaya davet etmek
demektir. Görülüyor ki, kâfirlere karşı da, iyi huylu olmak, onları
incitmemek, cihad etmek oluyor. Cihad ise her müslümana gücü nispetinde
farzdır. |
Anasayfaya dön | Konulara dön |
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri |