Avrupa’daki müslümanlar 

 

Buraya çeşitli islam ülkelerinden gelen bazı müslümanlar, "Avrupa gayrı müslim diyarıdır. Avrupa’da kanunlara uymamak günah olmaz" diyorlar. Avrupa’da müslümanların hareketleri nasıl olmalıdır?

CEVAP

İbni Abidin hazretleri buyuruyor ki:

(Gayrı müslim ülkelerde, onların kanunlarına itaat etmek [karşı gelmemek] zarureti vardır. Mallarına, canlarına, ırzlarına saldırmak asla caiz değildir) [Redd-ül Muhtar kadılık bahsi]

 

Abdülgani Nablusi hazretleri buyuruyor ki:

(Hükümet mubah bir işi yasak ederse, bu emre itaat vacip olur. Kendini tehlikeye atmak caiz olmaz.) [Hadika s.143]

 

Muhammed Hadimi hazretleri buyuruyor ki:

(Hükümetin emrettiği her mubahı yapmak millete vacip olur.) [Berika s.91]

 

Bu üç eserde de görüldüğü gibi, müslüman, dünyanın neresinde olursa olsun, ister müslüman ülkelerde, ister gayr-i müslimlerin bulunduğu yerlerde, onların kanunlarına karşı gelmemeli, güzel ahlakı ile herkese örnek olmalıdır.

 
Avrupa’da suç ve günah

Almanya’da otomobille yolun sağından, İngiltere’de ise yolun solundan gitmek mecburiyeti vardır. (Avrupa’da kanunlara uymamak günah olmaz) diyerek, Almanya’da yolun solundan, İngiltere’de ise yolun sağından giderek kaza yapıp, insanların ve kendisinin ölümüne sebep olan kimse, büyük günaha girer. Avrupa’da kanunlara karşı geldiği için değil, topluma ve kendine zarar verdiği için günaha girmiştir. Bu bakımdan gayr-i müslimlerin kanunlarına karşı gelmemek vaciptir. Karşı gelmek ise günahtır.

 

Yabancı bir ilim adamı, İslamiyeti inceleyip müslüman olduktan sonra, Arap ülkelerine gidince, oralardaki müslümanların yanlış hareketlerini görüyor. (Sizlerin hayatını inceleseydim, müslüman olmazdım) diyor. Ne kadar mühim bir teşhis. Hiçbir müslümanın, yanlış hareketlerle noksansız olan İslamiyete gölge düşürmeye hakkı yoktur.

 

Müslüman, İslamın güzel ahlakı ile süslenmeli, kimseye zarar vermemeli, isyankar olmamalı, anarşi çıkarmamalı, kötü kimselere aldanmamalı, kısacası, Allah’a karşı günah, kanunlara karşı suç işlemekten sakınmalıdır.

 

Görüldüğü gibi, Avrupa’daki müslümanların işlenen kötülükleri el ile düzeltmeye kalkmaları fitne olur. Fitne ise büyük günahtır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Fitneden sakının, söz ile çıkarılan fitne, kılıç ile çıkarılan fitne gibidir.) [İ Mace]

 

(Kıyamet yaklaştıkça fitneler çoğalır. Gece başlarken karanlığın artması gibi olur. Sabah evinden mümin çıkan, akşam evine kâfir olarak döner. Akşam mümin iken, gece safalarında imanları gider, kâfir olarak sabaha çıkarlar. Böyle zamanlarda kenarda kalan, ileri atılandan, oturan ayakta olandan, ayakta olan, yürüyenden, yürüyen de, koşandan hayırlı olduğu için evinizde oturun, fitneye karışmayın!) [Ebu Davud]

 

(Malı ve canı ile cihad eden, ortalığın karışık olduğu zaman bir kenara çekilip ibadetini yapan ve kimseye zararı olmayan insan, mümin-i kâmildir.) [Hakim]

 

(Fitne zamanında evinizde oturun, günahlarınıza tevbe edin, dilinizi tutun, kendi işinize bakın, başkalarının işine karışmayın!) [Nesai, Ebu Davud]

 

(Ne mutlu fitneye karışmayana, ne mutlu fitneye maruz kalıp da sabredene!) [Ebu Davud]

(Hadiseler, fitneler, tefrika ve ihtilaflar zuhur edince, katil [öldüren] olmaktan kurtulup, maktül [öldürülen] olabilirsen ol!) [Ebu Nuaym]

 

(Fitne zamanı evinize girdikleri zaman, Âdem aleyhisselamın, [Maide suresinin 28. âyetinde bildirildiği gibi] "Beni öldürmek için sen bana elini uzatırsan da, seni öldürmek için ben sana elimi uzatmam" diyen oğlu [Habil] gibi ol!) [Ebu Davud, Tirmizi]

 

(Fitne zamanı evlerinizden ayrılmayın! Oklarınızı kırın, yaylarınızı kesin! Âdem aleyhisselamın oğlu [Habil] gibi olun!) [Ebu Davud, Tirmizi]

 
İtaat ve isyan

Avrupa’daki gayrı müslimlerin kanunlarına karşı gelmek başka şey, onlara itaat etmemek başka şeydir. Avrupa’daki âmirler, patronlar, müslüman işçilere içki, kumar gibi haram şeyleri yapmalarını emrederlerse, müslümanlar, bunları yapmaz. Çünkü (Halıka isyan olan işte, mahluka itaat olmaz) hadis-i şerifi vardır. Ancak, gayrı meşru emre itaat edilmez diye isyan etmek caiz olmaz. Ana-baba da haramı, küfrü emretse, onlara da itaat edilmez. Fakat isyan edip onları üzmek doğru olmaz.

 

(Hakim)in bildirdiği hadis-i şerifte emir [âmir, başkan] (Ya müslümanlığı bırakırsın veya öldürürüm) derse, (Müslümanlığı bırakmamalı, boynunu uzatmalı) buyuruluyor. Kâfir olmaya zorlayan bir emire bile isyan etmeyi dinimiz caiz görmüyor. Halbuki kâfir olmayan bir emir, müslümanı kâfir olmaya zorlamaz. Dünyanın neresinde olursa olsun, fitneden kaçmalıdır!

 

Ahmaklığı şeref sayanlar 

Bekara suresinin 195. âyet-i kerimesindeki (Kendinizi tehlikeye atmayın) emrine rağmen, kanunlara söverek hapse düşmeyi cihad kabul eden ahmaklar, Hz.Yusufa da iftira ediyorlar. Kur'an-ı kerimi değiştirmeye yelteniyorlar. İsyan ederek hapse girmek Hz.Yusufun sünneti diyorlar. Ahmakların yalanına bakın. Hz.Yusuf, isyandan değil, iftira yüzünden zindana atıldı. (Yusuf 35)

Allah’ın kelamını değiştirmekten çekinmeyen ahmaklara ne söylense faydasızdır.

 

İmam-ı a'zam hazretleri de, halifeye veya nizama isyan etmemiştir. (Kadılık yapamam) dediği için hapse atılmış, zulmen öldürülmüştür. Yalan söylüyorsun denildiğinde, (Sözüm yalan ise, yalancıdan kadı olmaz, doğru ise, yapamadığım için kadı olamam) buyurduğu meşhurdur. Diğer imamlardan hapse düşenler de, isyan ettikleri için değil, iftiraya uğradıkları için mahkum olmuşlardır.

 

Mezhepsiz bazı ahmaklar, hapse girmeyi şeref, hapse girmemeyi ise korkaklık kabul ediyorlar.

Kur'an-ı kerimde, Allahü teâlânın (Yalnız benden korkun) [Bekara 40, Nahl 51], (Eğer iman etmişseniz, onlardan değil benden korkun) [A.İmran 175] ve (İnsanlardan korkmayın, benden korkun!) [Maide 44] mealindeki âyetleri delil göstererek, Hz. Musa’nın kıptiyi öldürüp kaçmasını, Hz.Zekeriyya’nın yahudilerden kaçıp ağaca saklanmasını, Hz.Yunusun kavminden kaçıp gemiye binmesini, Resulullahın hicret etmesini ve Hendek harbinde hendek kazıp siperlenmesini korkaklık kabul ediyorlar. Halbuki Peygamberler, (Tehlikeden kaçın) emrine uyarak hareket etmişlerdir. Hicret de Allah’ın emri ile olmuştur.

 

Daha önceki bir yazıda, (Hapse girmeyi istemek ahmaklıktır) demiştik. Bir yazar, bu ifadeyi Hapse girmek ahmaklıktır) diye tahrif etmiş, ondan sonra da, utanmadan (Hz. Yusuf’a, İmam-ı a'zama ahmak deniyor. Cehenneme girmek değil, hapse girmek tehlike sayılıyor) iftirasını yapmıştır. O yazımız meydandadır. (Hapse girmeyi istemek bir müslüman için şeref değildir) demiştik. Hapse girmek ayrı şey, girmeyi istemek ayrı şeydir. Hiçbir İslam âlimi hapse girmeyi tavsiye etmemiştir. Hz.Yusuf gibi, istemeyerek hapse girmeye kim ne diyebilir? Hapse girmek şeref olsaydı, Hz.Yusuf, hapse girmişken daha çok kalmak isterdi. Fakat bir an önce çıkmak isteyip, (Beni efendinin yanında an, belki beni zindandan çıkarır) dediği, Yusuf suresinin 42. âyetinde bildirilmektedir. Zindanda kalmak şeref olsaydı, Yusuf aleyhisselam böyle demezdi.

 

Demek ki, Hz.Yusuf’un sünneti, zindana girmeyi istemek değil, zindandan çıkmayı istemektir. Hapse isteyerek girmek şeref ise, birkaçı hariç bu ahmaklar niçin serbest dolaşıyor ki?

Anasayfaya dön Konulara dön
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri