Hicri takvimle müslümanlığın
ilgisi yokmuş! Din düşmanı bir yazar, dini ticarete alet edenleri tenkit ederken,
din hakkında yanlış bilgi vererek diyor ki: 1- Hicri takvimin
İslamla bir ilgisi yoktur. 2- İslamın dili Arapça olmadığı için her millet ezanı kendi dili
ile okur ve namazı da öyle kılar. Çünkü Selman-ı
Farisi, Fatihayı Farsçaya çevirmiştir. 3- Evlenip
çoğalmayı teşvik İslamda yoktur. CEVAP
1- Bilindiği
gibi hicri kameri bir takvim vardır. Müslümanlar, ibadetlerini bu takvime,
yani kameri aylara göre yaptıkları gibi, oruçlarını da bu takvime göre
tutar. Her yıl, on gün önce gelerek Ramazan, her sene değişmekte, yaza,
kışa, bahara da gelmektedir. Kefaret orucu tutanlar da bu takvime göre
tutar. Mübarek gün ve geceler, bayramlar hep bu takvime göredir. Yazarın,
kameri takvimle müslümanlığın ilgisi yok demesi, kendi bilgisizliğini göstermektedir. 2- İslamın dili arabidir. Ezanı başka
bir dil ile okumak, namazı başka bir dil ile kılmak caiz değildir. Orucu,
Ramazan ayında tutmak Allah’ın emri olduğu gibi, namazda kıraati arabi okumak da Allah’ın emridir. Selman-i Farisi hazretleri, Fatihanın tercümesini
değil, tefsirini yaptı. Kur'an-ı kerimi tercüme etmek başka, yapılan
tercümeyi Kur'an yerine koymak başkadır. Kur'an-ı kerimin tercümesini, Kur'an hükmünde tutmak ve namazda
okumak asla caiz değildir. Allahü teâlâ Kur'an-ı kerimde,
(Benim kitabım Arabidir), (Bu Kur'anı Arabi lisanı
ile indirdim) buyuruyor. Allahü teâlânın melek ile indirdiği kelimelerin, harflerin
ve manâların toplamı Kur'an-ı kerimdir. Kur'an-ı kerim Arabiye
bile çevrilse, yine Kur'an olmaz. Kur'an-ı kerimin açıklaması olur.
Manâsı bozulmadan da, bir harfi bile değişince, Kur'an-ı kerim olmaz.
Hatta hiçbir harfi değişmeden okunmasında ufak değişiklik yapılırsa
Kur'an-ı kerim denmez. Fetava-i fıkhiyyede
buyuruluyor ki: (Kur'an-ı kerimi Arabiden başka harf ile yazmak ve başka dile tercüme edip, Kur'an-ı kerim yerine bunu okumak sözbirliği ile haramdır. Kur'an-ı kerimin tercümesi namazda okunamaz.) Namaz haricinde, her milletin kendi diliyle dua etmesi caizdir.
Vaaz ve nasihati kendi lisanıyle yapması gerekir.
Din için yapılacak diğer bütün hizmetler de böyledir. 3- (Sizin
çokluğunuzla, diğer ümmetlere karşı iftihar ederim) ve (Velud
[doğurgan] kadınla evlenin)
hadis-i şerifi, evlenmeyi teşvik etmektedir. Gerekli islami
terbiye verilemediğinden gençler, namaz kılmamakta, dinden uzaklaşmakta,
hatta bir kısmı anarşist olmaktadır. Peygamber efendimiz elbette, böyle
gençlikle övünmez. (İki yüz yılından
sonra en iyiniz, hanımı ve çocuğu olmayandır) hadis-i şerifi ortam
müsait olmayınca, evlenmemenin daha iyi olduğunu göstermektedir. Tekasür suresinin başında (Çoklukla
övünmek sizi o kadar oyaladı ki, kabirleri de ziyaret ederek, ölülerinizin
çokluğunu da hesaba kattınız) buyuruluyor. Dinimizde övünmek uygun
değildir. İbadetle bile övünmek iyi değildir. Çok ibadet iyidir, fakat
çok ibadet yaptığı için övünmek iyi değildir. Müslümanların çoğalması
çok iyidir. Fakat çoğunlukla övünmek iyi değildir. Sebe suresinin 35. âyet-i kerimesinde de (Biz malca ve evlatça daha çoğuz, biz azaba uğratılacak da değiliz)
diyerek büyüklenenler kötülenmektedir. Çoklukla büyüklenmek, övünmek
başka, çoğunluk olmayı istemek başkadır. Bu ikisi birbirine karıştırılarak
müslümanların çoğalmasına engel olunmak istenmektedir. |
Anasayfaya dön | Konulara dön |
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri |